Allah’ın insanlara verdiği sayısız nimetlerden biri de dildir. Dil, Kur’an okumak, Allah’a zikir ve duada bulunmak, iyiliği emredip kötülükten sakındırmak, hayır söylemek, dünya ve ahiret için faydalı söz söylemek, insanlarla anlaşmak üzere verilmiştir. Dil, Allah’ın emrettiği şekilde kullanılırsa insanı saadete götürür. Nefsin ve şeytanın arzu ettiği şekilde kullanılırsa felakete götürür. Allah, Kur’an’da şöyle buyuruyor:
“Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur.” (İSRA SURESİ – 36. AYET)
“And olsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız. İki melek (insanın) sağında ve solunda oturarak yaptıklarını yazmaktadırlar. İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın.” (KAF SURESİ – 16/18. AYETLER)
“Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler.” (MÜMİNUN SURESİ – 3. AYET)
Öyleyse diline sahip çıkmak, onu dünya ve ahirete yarayan işlerde kullanmak, kötü söz söylememek, boş sözlerden uzak durmak her Müslüman’ın imanî bir görevidir. Müslüman, diline sahip çıkan insandır.
Hz Peygamber (SAV), Müslüman’ı şöyle tarif eder:
“Müslüman, elinden ve dilinden diğer insanların salim olduğu insandır.”
Dile sahip olanın anahtarı; az konuşmak, çok dinlemektir. Konuştuğu zaman da hayrı söylemektir. Sözünün hayırlı olup olmadığını kestiremeyen kişiye susmak düşer.
Hz Peygamber (SAV) şöyle buyuruyor:
“Kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa, ya hayır söylesin ya da sussun.”
“Her kim dilini ve tenasül uzvunu şerden korumayı bana temin ederse, ben de ona cenneti tekeffül ederim.”
“Bir insan düşünmeden bir söz söyleyiverir ki, o yüzden cehennemin şark ile garp arasındaki mesafeden daha uzak bir yerine düşer.”
“Âdemoğlu sabahladığı zaman uzuvları lisana baş eğerler ve derler ki: “Aramızda Allah’tan kork. Biz ancak senden sadır olacak şeylerle cezalandırılırız. Sana tabiyiz. Eğer sen doğru olursa, biz de doğru oluruz. Eğer eğrilir, itidalden ayrılırsa, biz de öyle oluruz.”
O halde Müslüman, dilini şu beş husustan koruyacaktır:
A-) MÜSLÜMAN, DİLİNİ YALANDAN KORUYACAKTIR: Yalan, büyük bir günah ve çirkin bir sözdür. Müslüman, dilini yalan için kullanamaz. Allah şöyle emrediyor:
“Durum böyle. Her kim, Allah'ın emir ve yasaklarına saygı gösterirse, bu, Rabbinin katında kendisi için daha hayırlıdır. (Haram olduğu) size okunanların dışında kalan hayvanlar size helâl kılındı. O halde, pislikten, putlardan sakının; yalan sözden sakının.” (HACC SURESİ – 30. AYET)
Hz Peygamber (SAV) de şöyle buyuruyor:
“Yalan kötülüğe, kötülük te cehenneme götürür. İnsan yalancılık yapa yapa Allah katında yalancılar defterine yazılır.”
Hz Peygamber (SAV) gördüğü rüyaları Ashabına anlatırdı. Semûre b. Cündüp (RA) rivayetinde, Hz Peygamber (SAV),rüyasını şöyle anlatıyor:
“Dün gece rüyamda yanıma iki melek geldi ve bana yürü yürü dediler. Yürüdük, sırt üstü yatan bir adamın yanına geldik. Başucunda demirden yapılmış bir kanca ile başka bir adam duruyor ve Yatan adamın yüzünün bir tarafına gelip kancayla ağzının, burnunun ve gözünün bir kısmını ta kafasına kadar yarıyor, sonra yüzünün öbür tarafına dönüp orasını da bu şekilde tahrip ediyordu. Bu arada, bir tarafını tahrip edinceye kadar, daha önce tahrip edilen taraf iyi olup eski halini almış oluyor, sonra dönüp birinci defada yaptığı gibi yine aynı hareketi tekrarlayıp duruyordu. Sordum: “Sübhanallah! Bunlar nedir?” Yanımdaki melekler bana şöyle cevap verdiler: “Bu adam, evinden çıktığı zaman her tarafa ulaşacak yalanlar uyduran kimsedir. Bu kişi, kıyamet gününde böyle azap görecektir.”
O halde Müslüman, neticesi bu kadar korkunç olan yalandan kendisini koruyacaktır. Ancak dinimiz, cemiyetin ahengini korumak için bazen zaruret miktarı yalan söylemeye izin vermiştir. Bu konuda Hz Peygamber (SAV) şöyle buyuruyor:
“İnsanlar arasını ıslah için, diğerine hayırlı söz ulaştıran veya hayırlı söz söyleyen yalancı sayılmaz.”
Yalanın caiz olduğu yerleri Hz Peygamber (SAV) şöyle beyan buyuruyor:
“Harpte, insanların arasını ıslah hususunda, kadının kocasına, kocanın da karısına aile düzenliği için yalan söylemesi caizdir.”
B-) MÜSLÜMAN, DİLİNİ GIYBETTEN KORUYACAKTIR: Müslüman, büyük dava insanıdır, eşsiz bir şahsiyete sahiptir. İslamî bir şahsiyete bürünmüş bir insanın, gıybetle, dedikodu ile geçirecek vakti yoktur. Gıybet, toplumları sarsan, dostlukları yıkan, insanları birbirine düşüren bir felakettir. Kur’an, gıybeti ölü eti yemeye benzetir:
“Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.” (HUCURAT SURESİ – 12. AYET)
Ebu Hüreyre (RA) rivayetinde Peygamberimiz (SAV), şöyle buyuruyor:
“Gıybetin ne olduğunu bilir misiniz?” Ashap: “Allah ve Rasülü daha iyi bilendir.” dediler. Peygamber (SAV):“ Kardeşini hoşlanmayacağı bir şeyle anmandır.” buyurdular. Huzurunda olanlar tarafından: “Benim söylediğim şey kardeşimde mevcut olursa, gıybet olur mu? Görüşünüz nedir?” diye soruldu. Peygamberimiz (SAV): “Söylediğin şey onda olursa gıybet yapmış olursun. Şayet söylediğin şey onda bulunmazsa iftira etmiş olursun.” buyurdular.
Hz Peygamber (SAV) başka bir hadislerinde şöyle buyuruyor:
“Miraca çıktığım gece, bakırdan tırnaklarıyla yüzlerini ve göğüslerini tırmalayan bir grup kimseye rastladım. Cebrail’e: “Bunlar kimlerdir?” diye sordum. Cebrail (AS): “Bunlar halkın (ölü) etini yiyenler, birbirlerini gıybet edenler ve başkalarının namus ve şerefine dil uzatanlardır.” dedi.”
Öyleyse Müslüman dilini gıybetten ve her türlü kötü sözden koruyacaktır. Şayet gıybet yapmışsa tevbe edip hak sahibinden helallik alacaktır. Ancak azgın, zalim ve fasıkların şerrinden Müslümanları korumak onları anlatmak gıybet sayılmaz.
C-) MÜSLÜMAN, DİLİNİ GÜNAH OLAN SÖZLERDEN DE KORUYACAKTIR:
Dinimizin haram kıldığı çirkin sözleri söylemek ve günah olan işleri anlatmak, Müslümana yakışır bir hal değildir. Edep dışı söyleyen bir dil, Müslüman’ın dili olamaz. Olgun bir mümin, kimseyi zemmetmez (kötülemez), çirkin söz söylemez ve kimseyi yerip hayâsızlık etmez.
D-) MÜSLÜMAN, DİLİNİ BOŞ VE FAZLA KONUŞMAKTAN KORUYACAKTIR:
Şahsiyetli davranmak Müslüman’ın temel özelliğidir. Boş konuşmak Müslüman’ın şahsiyetini yaralayan ve zamanını öldüren bir felakettir. Dinimize göre; Allah’ın kitabı, Hz Peygamber (SAV)’in sünneti, hakkı ve sabrı tavsiye, kötülüğü önleme, dinimize ve dünyamıza yarayan sözler söyleme dışındaki konuşmalar, boş ve fazla konuşmalardır. Dinimizde, boş ve faydasız konuşmaktan sakınanlar övülmüş ve kurtuluşa erecekleri müjdelenmiştir. Allah, Kur’an’da şöyle buyuruyor:
“Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler.” (MÜMİNUN SURESİ – 3. AYET)
Hz Peygamber (SAV) de şöyle buyuruyor:
“Kişinin boş söz ve faydasız işleri terk etmesi, Müslümanlığının güzelliğindendir.”
“İlmiyle amel eden, malının fazlasını infak eden ve sözünün fazlasını tutan kimseye müjdeler olsun.”
Dinimiz söz getirip götürmeyi ve her türlü çekişmeyi haram kılmıştır. Müslüman, dilini Koğuculuk yapmakta kullanamayacağı gibi, kin ve düşmanlığı arttıran çekişme vasıtası olarak ta kullanamaz.
Hz Peygamber (SAV) şöyle buyurur:
“Koğuculuk yapan, söz getirip götüren kimse cennete giremez.”
“İnsanların en şerlisi, ikiyüzlü olanlardır. Bunlar bir tarafa bir yüz, öbür taraf diğer yüzle giderler.”
Öyleyse Müslüman, Allah’ın en büyük nimetlerinden birisi olan dilini kötü ve faydasız şeylerden koruyacaktır.
BU YAZI AŞAĞIDAKİ SİTEDEN ALINMIŞTIR:
http://www.vaazsitesi.net/?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder