NİMETİN KADRİ
Şeyh Sa'dî-i Şîrâzî ”rahmetullahi aleyh” hazretleri Gülistân isimli eserinde aşağıdaki hikâyeyi naklediyor:
Bir pâdişâhın acemi bir kölesi vardı. Bir gün bu köle ile gemiye binmişti. Köle o zamana kadar hiç gemiye binmemiş ve deniz de görmemişti.
Gemi yolculuğunun bir takım sıkıntıları ve zorlukları vardı. Köle, gemi limandan ayrıldığı andan îtibaren titremeye başladı. Ne yaptılarsa köleyi sâkinleştiremediler.
Gemide âlim bir kişi vardı. Hükümdâra;
-“Müsâde ederseniz ben onu susturayım" dedi.
Hükümdar da o zâta izin verdi. O zât, köleyi denize attırdı. Köle bir kaç kere suya battı, çıktı. Geminin bir tarafına, can havliyle tutundu. Onu saçından tutup, gemiye aldılar. Bu olaydan sonra köle, köşesinde sessiz ve sâkin oturdu.
Hükümdar âlimden bu işin hikmetini sordu. O da;
-“Köle suya girmeden evvel, gemideki selâmetin kadrini ve kıymetini bilmiyordu. İşte huzûrla, saâdet ve Sıhhât de böyledir. Huzûr içinde yaşıyan, mesûd olan bir felâkete uğramadıkça, o huzûr ve saâdetin kıymetini bilmez. İnsan hasta olmadıkça da, sağlığının kıymetini bilmez!” dedi.
Fârisî beyt tercümesi:
Bir belâya ve felâkete uğradığında mahzûn olma!
Cenâb-ı Hakkın nice gizli lütufları vardır onda...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder