Öfke, bazı söz ve davranışlar karşısında insanın kendisine hâkim olamayıp hiddetlenmesi, kızmasıdır. Bu kızgınlık ve hiddet sebebiyle kalp kırması, kötü söz söylemesi ve bazen işi saldırıya kadar vardırmasıdır. Bu bakımdan İslam, insanı içten içe kemiren ve insanlar arasında huzuru bozan öfkeyi hoş görmemiş ve kötü bir huy olarak zikretmiştir.
Öfke, aklı ve şuuru zayıflatan bir davranıştır. Öfkelenen insan hak ve adaletten ayrılabilir. Hakkın ve adaletin olmadığı bir toplumda ise, huzur, güven ve sevgi olamaz. Öfke, şefkat ve merhamet duygularını öldüren şeytanî bir hareket ve insan için de alevli bir ateştir. Kur’an-ı Kerim öfkeyi yenmeyi, olgun müminlerin özellikleri arasında saymıştır:
“O takva sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever.” (ÂLİ-İMRÂN SURESİ – 134. AYET)
“Onlar, büyük günahlardan ve hayâsızlıktan kaçınırlar; kızdıkları zaman da kusurları bağışlarlar.” (ŞÛRÂ SURESİ – 37. AYET)
Ebu Hüreyre (RA) şöyle rivayet ediyor:
“Bir adam Hz Peygamber (SAV)’e gelerek şöyle dedi: “Ya Rasülallah, bana nasihat et.” Hz Peygamber (SAV) şöyle buyurdu: “Öfkelenme.” Adam isteğini birkaç defa tekrarladı. Hz Peygamber (SAV) her defasında şöyle buyurdu: “Öfkelenme.”
Öfkenin şeytanî bir hareket olduğunu, Hz Peygamber (SAV), şöyle beyan buyuruyor:
“Şüphesiz öfke, şeytanın vesvesesindendir. Şeytan ise, ateşten yaratılmıştır. Ateş ancak su ile söndürülür. Öyleyse, sizden biriniz öfkelendiği zaman abdest alsın.”
“Kuvvetli kimse, güreşte başkalarını yenen değildir. Ancak hiddet anında iradesine hâkim olandır.”
“Bir kimse öfkesinin icabını yapmaya muktedir olduğu halde öfkesini yenerse, Allah kıyamet günü halkın gözü önünde onu çağırır, huriler içinden istediğini seçmekte serbest kılar.”
Abdullah b. Mes’ud (RA) şöyle der:
“Sanki Rasülullah (SAV)’i gözümün önünde görür gibiyim: Peygamberlerden birini hikâye ediyordu. Kavmi onu dövüp kana bulamışlardı. O peygamber, eliyle yüzünden kanını siliyor ve: “Allah’ım, kavmimi yarlığa. Zira onlar bilmiyorlar.” Diyordu.”
Görülüyor ki dinimiz, öfkelenmeyi yasaklamıştır. Aynı şekilde münakaşa, alay, kin, kibir, düşmanlık ve dedikodu gibi öfkeyi tahrik eden huyları da yasaklamıştır. Müslüman, bu çirkin huylardan uzak durmalıdır. Öfkeyi teskin etmek, öfkenin zararlarından kurtulmak için hadis-i şeriflerde şunlar tavsiye edilmiştir:
1-) Öfkelenince, EUZU BİLLAHİ MİNEŞ ŞEYTANİR RACİM demek.
2-) Ayakta isek oturmak, oturuyorsak uzanmak.
3-) Abdest almak.
4-) Öfkelenince susmak.
5-) Yer değiştirmek.
Güzel söz, yumuşak davranış, düşmanları dahi dost edebilir. Bu bakımdan öfkelenmemek esastır. Ancak Müslüman, hakkı müdafaa etmek, zulmü önlemek, dinini-imanını korumak hususunda gerekirse öfkelenebilir, yine de İslam’ın izin vermediği söz ve davranışlarda bulunamaz.
Hz Aişe (RA) şöyle diyor:
“Hz Peygamber (SAV), cihat haricinde, ne kadın, ne hizmetçi, hiçbir şeye eliyle vurmadı. Kendisine isabet eden hiçbir şeyden dolayı suçludan intikam almadı. Meğer Allah’ın hürmeti ayakaltında çiğnenmiş olsun. O zaman Allah için ondan intikam alırdı.”
Öyleyse, Allah’ın hükümlerinin çiğnenmesi durumu hariç, öfkeden uzak durmak Müslüman’ın görevidir. Öfkelenmek, kahramanlık değildir, küçülmedir. Haksız öfkenin arkasında nefis ve şeytan vardır.
BU YAZI AŞAĞIDAKİ SİTEDEN ALINMIŞTIR:
http://www.vaazsitesi.net/?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder