Gönlünde iman saltanatını kuran her Müslüman tevazu sahibidir. Tevazu, Müslüman’ı yücelten ve onun hayatını örnekleştiren en güzel huydur. Tevazu, büyüklerde büyüklük anlamındadır. Küçüklerde ise, küçüklüğün alameti de gurur ve kibirdir. Allah, tevazu sahiplerini hep yüceltmiştir. Kibirlenenleri, böbürlenenleri ise hep yerin dibine batırmıştır. Karun, Nemrut, Firavun ve onlar gibiler hep kibirleri sebebiyle perişan olmuşlardır.
Hz Peygamber (SAV) şöyle buyuruyor:
“Kim Allah için tevazu sahibi olursa, Allah onu yüceltir. Kim de büyüklenirse, Allah onu zelil eder.”
O halde olgunlaşmak isteyen her mümin, mütevazı olacaktır. Zira tevazu, Allah’ın yüceliği karşısında insanın kendi zayıflığını kabul etmesi, sahip olduğu mal, mülk, makam, mevki sebebiyle büyüklenmemesidir.
Tevazuun karşıtı kibirdir, gururdur, kendini diğer insanlardan üstün görmektir. Kendini bilen ve biraz düşünen insanın kibirlenmesi mümkün değildir. Çünkü bu dünyadan nice insanlar gelip geçmiştir. Servetine, güç ve kuvvetine güvenip kibirlenen nice insanlar topraklara serilmiştir. Nice servetler yok olmuş, nice zenginlikler kaybolmuş ve zaman nice zenginlerin belini kırmıştır. Nice koltuk sahipleri koltuklarının altlarından kayıp gidiverdiğini görmüşlerdir. Nice ilim erbabı bildiklerinin yanında bilmediklerinin derya olduğuna şahit olmuşlardır. Öyleyse gururlanmak ve kibirlenmek niyedir?
Allah, Kur’an’da şöyle buyuruyor:
“Sana uyan müminlere (merhamet) kanadını indir.” (ŞUARA SURESİ – 215. AYET)
“Rahman’ın(has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve kendini bilmez kimseler onlara laf attığında (incitmeksizin) “Selam!” derler (geçerler)” (FURKAN SURESİ – 63. AYET)
“Sakın onlardan bazı sınıflara verdiğimiz dünya malına göz dikme, onlardan dolayı üzülme ve müminlere alçak gönüllü ol.” (HİCR SURESİ – 88. AYET)
“İşte ahiret yurdu! Biz onu yeryüzünde böbürlenmeyi ve bozgunculuğu arzulamayan kimselere veririz. (En güzel) akıbet, takva sahiplerinindir.” (KASAS SURESİ – 83. AYET)
Hz Peygamber (SAV) de şöyle buyuruyor:
“Şüphesiz Allah bana mütevazı olmanızı vahyetti. Hiçbir kimse, diğerine karşı öğünüp böbürlenmesin. Hiçbir kimse diğerine zulüm ve azgınlıkta bulunmasın.”
Tevazuun zıddı olan kibirlenmeyi ve büyüklenmeyi yasaklayan bir ayet ve hadis vardır. Bunlardan bir kaçını aktaralım:
“Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma. Çünkü sen (ağırlık ve azametinle) ne yeri yarabilir ne de dağlarla ululuk yarışına girebilirsin.” (İSRA SURESİ – 37. AYET)
“Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez.” (LOKMAN SURESİ – 18. AYET)
Hz Peygamber (SAV) şöyle buyuruyor:
“Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse cennete giremez.”
“Cehennemlikleri size haber vereyim mi: Onlar katı yürekli, malını hayırdan esirgeyen, kibirli kimseledir.”
Kibir, imanı kemiren, insanı küçülten kötü bir huydur. Allah’ın verdiği nimetlerle, Allah’ın kullarına karşı kibirlenmek, nefis ve şeytanın insan tarlasına ektiği nifak tohumlarıdır. Müslüman böyle bir tohumu bünyesinde besleyemez. Yüzü asık, burnu havada, kibir ve gururla insanlara yüksekten bakmak, onları küçük görmek, bir Müslüman’ın özelliği değildir. Şeytan kibri sebebiyle Allah’ın huzurundan kovulmuştur.
Öyleyse İslam’ı bir hayat nizamı olarak yaşamak isteyen Müslüman’ın özelliği- mütevazı olmak olmalıdır. Müslüman, konuşmasında, giyinmesinde, oturup kalkmasında, yemesinde ve içmesinde daima ölçülü ve mütevazı olmalıdır. İnsanlara karşı daima güler yüzlü, tatlı dilli olmak, onlara nazik davranmak Müslüman olmanın gereğidir.
Müslüman o dur ki, zenginleştikçe mütevazılaşır. İlmî seviyesi yükseldikçe tevazuu artar. İslam’dan nasibini tam alamayanlar ise, paraları çoğaldıkça kibirleri çoğalır, tahsilleri arttıkça gururları artar, makam ve rütbeleri yükseldikçe böbürlenmeye giderler. Hâlbuki insanlık ufkunda hak ışıkları mütevazılıkla yakılır. Gönüller âlemine tevazu ile girilir. Allah’ın gönderdiği bütün peygamberler tevazu örneği olmuşlardır.
Hz Peygamber (SAV)’in hayat sayfalarını okuyanlar, Hz Peygamber (SAV)’in hayatının baştanbaşa mütevazılık olduğunu görürler. O (SAV), herkesle kibir ve gösterişten uzak olarak görüşürdü. Zengin-fakir, siyah-beyaz ayrımı yapmaz, herkesin hal ve hatırını sorardı. Bir topluluğa iştirak edince, kendisine hürmeten ayağa kalkmak isteyenlere mani olur, nereyi boş bulursa oraya otururdu. Çocuklarla, fakir ve kimsesizlerle sohbet eder, onlarla bir sofrada yemek yerdi. Öyleyse Hz Peygamber (SAV)’e ümmet olma şerefine eren her Müslüman, mütevazı olmak zorundadır. Tevazu, Müslüman’ın vasfıdır.
KAYNAK:http://www.vaazsitesi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder