KÜÇÜK YAŞTA ÇOCUĞA İŞ YAPTIRIN
Sorumluluk
Yaklaşık 4 yıl önce İngiltere’de çocuk eğitimi ile ilgili 25 kitabı best seller olan, öğretmenlerin kitabı okumadan mesleğe başlamadığı eğitimci Penny Tassoni ile uzun bir röportaj yapmıştım. Tassoni ile görüşmemizin ağırlıklı konusu, aile- çocuk ilişkisi idi.
27 yıldır birçok ülkede çocukla ilgili eğitim veren ve öğretmenleri eğiten Tassoni, çocuklara verilmesi gereken en önemli şeyin “kendine yetme” olduğunun altını çizmişti:
“Çocuklar her şeyi yapabilir. Çocuklarım 4 yaşında kendi başlarına kek yapabiliyordu. Ben 8 yaşında iken bütün elbisemi dikiş makinasını kullanarak kendim kestim, diktim. Biz, anne baba ve öğretmenler olarak çoğunlukla çocukların kendilerine yeteceklerini, kendi sorunlarını çözeceklerini düşünmeden, onların yerine her şeyi kendimiz yaparız”
Küçük Yaşta Çocuğa İş Yaptırın
Aslında Tassoni ne kadar haklı değil mi?
Sizi bilmem, ben Tassoni’nin söylediğinin tam tersini yaptım yıllarca. Hep korumacı, oğlumun yerine düşünen bir anne oldum. Ve itiraf ediyorum, oğlum 12 yaşına gelince ne kadar yanlış yaptığımı şimdi daha iyi anlıyorum. Çünkü, o zamanlar belki farkında değildim, belki de bunu görev sanıyordum, ama şimdi onun etrafını toplamaktan, onun yerine düşünmekten yoruldum. Odasını toplama kavgalarımız, yemeği yedikten sonra tabağın kirini atıp, makinaya koyma savaşımız, eşya düzeni konusundaki cebelleşmelerimiz sürüyor, anlaşılan sürmeye de devam edecek.
Oysa, Tassoni’nin dediği gibi daha küçük yaşta ona sorumluluk verip, güvenseydim bunların hiçbiri olmazdı. 4 yaşından itibaren ona yapabileceği şeyleri kontrollü şekilde yapmasına izin verseydim bugün kendi kendine yeten, bana pek ihtiyacı olmayan bir birey olacaktı.
Onun yerine bütün görevleri ben üstlenmeseydim, sabahları uyandırmak için çaba harcamaz, akşamları ödevlerini yapması için baskı yapmazdım. Yani şimdi pek eleştirdiğim sorumsuz çocuk yerine, sorumlu birini yetiştirmiş olurdum.
Çocuklara İş yaptırmak, Onları Ailenin Bir Parçası Olarak Hissettirir
Aman siz siz olun bu konuda duygularınıza, annelik güdülerinize, koruma kalkanına izin vermeyin. Alışverişe mi çıktınız, çantanızın içine onun için de küçük çanta koyun. Aldıklarınızı onunla paylaşın, taşıyabileceği şeyleri ona da taşıtın. Tabii bu arada bu yardımları için ona içtenlikle, gülümseyerek teşekkür etmeyi unutmayın.
Birlikte yemek yapın. Bırakın eviniz batsın, etraf kirlensin. Çünkü, oğlunuz ya da kızınız kekin istenince gelmediğini, emek ve zaman harcanarak önüne geldiğini görecek. O zaman bazı şeylerin değerini daha iyi anlayacak.
Unutmayın, çocuklara iş yaptırmak, onları ailenin bir parçası olarak hissettirir. Gelecekte 15 yaşında çocuğun başka insanları düşünmesini istiyorsak, 5 yaşında onun ellerindekilerini paylaştırmaya alıştırmalıyız. 15 yaşında parasını sürekli harcamasını istemiyorsak da, 5 yaşından itibaren para biriktirmesini öğretmeliyiz.
Geçtiğimiz günlerde dünyanın en zenginleri listesine giren ve Türkiye’nin en zengin işadamlarından biri olan Hüsnü Özyeğin ile buluştuğumuzda aklımda kalan en önemli şey şu oldu:
“Ben 6 yaşından itibaren dedemin manifaturacı dükkanında çalıştım. Kapı önünde oturup, içeriye müşteri çağırdım. 10 yaşında yatılı olarak Robert Kolej’e gittim. Amerika’ya gittiğimde de komilik bile yaptım. Oğlum şirketlerimde vezne yardımcısı olarak işe başladı. Para arabasında şoförün yanında Karaköy’e gitti, geldi. Başarının sırrı çocuğa küçük yaşta sorumluluk verip, çalıştırmaktır”
Özyeğin’i de profesyonellikten, patronluğa getiren, hatta dünyanın sayılı girişimcilerinden biri yapan kendisinin de söylediği gibi küçük yaşta iş yapıp, sorumluluk almasıdır. Siz siz olun çocuklara evde hizmet etmek yerine, birlikte bir şeyler yapın. Kız erkek demeden tozları aldırın, yatağını toplatın, çiçekleri sulatın, güvenli ise yakındaki bakkala gönderin. İş yapması için cesaretlendirin. Evde, okulda sorumluluk verin ki, ilerde yetişkin olunca duyarsız vatandaş olarak karşımıza çıkmasınlar.
Nuran Çakmakçı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder