Her Şeyde Bir Hayır Vardır!
Bir zamanlar yoksul adam varmış. Dağlardan odun kesip şehirde satarak geçimini sağlarmış. Bu adamın tek varlığı bir eşeği ile köpeğinden ibaretmiş. Eşeğinin sırtına odunları yükleyip taşırmış. Köpeği de onu dağlarda dolaşırken kurtların saldırısından korurmuş.
Issız bir yerde bulunan evlerinin kapısında oturup, bekçilik edermiş.
Bir gün adamın köpeği ölüvermiş. Adamın karısı bunu görünce çok üzülmüş.
- Çok yazık oldu! Ne kadar akıllı ve sadık bir köpekti. Şimdi ne yapacağız? Demiş.
Adam:
- Evet, gerçekten de köpeğim çok akıllıydı, onu severdim. Ama ne yapalım ki takdir böyleymiş. Allah'ın her işi güzeldir. Belki de bunda da bilmediğimiz bir sır gizlidir, demiş.
Aradan biraz zaman geçmiş. Bu sefer de adamın eşeği ölmez mi? Hanımı dizlerini dövmeye başlamış.
- Ne yapacağız şimdi! O eşek bizim tek varlığımızdı. Onunla odun taşıyordun. Şimdi ne yapacaksın?
Yoksul adam da üzülmüş ama fazla umutsuzluğa kapılmamış.
- Hanım, her şeyde bir hayır vardır. Ben Allah'ın takdirinde muhakkak bir hayır gizli olduğuna inanıyorum. Bu yüzden fazla üzülmüyorum, demiş.
Odun küfesini omzuna alıp dağa tek başına odun toplamaya çıkmış. Gücü yettiği kadar odun toplamış, satmaya götürmüş. Eve ancak geç saatlerde dönmüş. Elinde de sadece ekmek varmış ama yemek yapacak hiçbir şey alamamış. Ama yoksul karı koca ekmeklerini suyla yemiş, hallerine şükretmişler. Başlarına gelen bu musibetlere sabır göstermiş, hiç isyan etmemişler.
O gece ülkenin en azılı haramileri, hapisten kaçmışlar. Peşlerindeki askerlerden kaça kaça bu dağın yamacına gelen haramiler, gecenin karanlığında sesleri takip ederek ilerliyorlarmış. Nerede bir köpek havlaması veya eşek anırması duyuluyorsa orada bir ev olduğunu anlayıp, giren haramiler, ev sahibini öldürüp, evde karınlarını doyuracak yiyecek, binek hayvanı, silah, para namına ne varsa alıp gidiyorlarmış.
Bizim yoksul adamın evinde ne köpek, ne de eşek olmadığı ve ateş de yanmadığı için onları fark etmeden geçip gitmişler.
Ertesi sabah yoksul adamın kapısını o haramileri takip eden askerler çalmış.
- Buradan geçip giden haramiler nasıl oldu da sizi fark etmedi? Halbuki yolları üzerindeki bütün evlere saldırıyorlardı, diye şaşkınlıkla sormuşlar. Yoksul adam başına gelenleri anlatmış. Askerler:
- Sen Allah'ın sevgili bir kuluymuşsun. Allah senin köpeğini ve eşeğini almakla seni onların kötülüğünden korumuş. Demişler.
Yoksul adamın karısı bu olup bitenleri görünce haline şükretmiş.
- Bundan sonra başımıza gelen musibetlere üzülmeyeceğim. Demek ki onlarda bilmediğimiz hikmetler varmış, demiş.
O akşam askerler haramileri dağın tepesinde kıstırıp çembere almışlar. Bir süre sonra da hepsini teker teker yakalamış, cezalandırmaya götürmüşler.
Yoksul adam yine sırtına küfesini alıp tek başına odun toplamaya gittiğinde ne görsün? Haramilerin elinden kaçan bir köpekle bir eşek karınları acıkmış, dolanıp durmuyorlar mı?
Issız bir yerde bulunan evlerinin kapısında oturup, bekçilik edermiş.
Bir gün adamın köpeği ölüvermiş. Adamın karısı bunu görünce çok üzülmüş.
- Çok yazık oldu! Ne kadar akıllı ve sadık bir köpekti. Şimdi ne yapacağız? Demiş.
Adam:
- Evet, gerçekten de köpeğim çok akıllıydı, onu severdim. Ama ne yapalım ki takdir böyleymiş. Allah'ın her işi güzeldir. Belki de bunda da bilmediğimiz bir sır gizlidir, demiş.
Aradan biraz zaman geçmiş. Bu sefer de adamın eşeği ölmez mi? Hanımı dizlerini dövmeye başlamış.
- Ne yapacağız şimdi! O eşek bizim tek varlığımızdı. Onunla odun taşıyordun. Şimdi ne yapacaksın?
Yoksul adam da üzülmüş ama fazla umutsuzluğa kapılmamış.
- Hanım, her şeyde bir hayır vardır. Ben Allah'ın takdirinde muhakkak bir hayır gizli olduğuna inanıyorum. Bu yüzden fazla üzülmüyorum, demiş.
Odun küfesini omzuna alıp dağa tek başına odun toplamaya çıkmış. Gücü yettiği kadar odun toplamış, satmaya götürmüş. Eve ancak geç saatlerde dönmüş. Elinde de sadece ekmek varmış ama yemek yapacak hiçbir şey alamamış. Ama yoksul karı koca ekmeklerini suyla yemiş, hallerine şükretmişler. Başlarına gelen bu musibetlere sabır göstermiş, hiç isyan etmemişler.
O gece ülkenin en azılı haramileri, hapisten kaçmışlar. Peşlerindeki askerlerden kaça kaça bu dağın yamacına gelen haramiler, gecenin karanlığında sesleri takip ederek ilerliyorlarmış. Nerede bir köpek havlaması veya eşek anırması duyuluyorsa orada bir ev olduğunu anlayıp, giren haramiler, ev sahibini öldürüp, evde karınlarını doyuracak yiyecek, binek hayvanı, silah, para namına ne varsa alıp gidiyorlarmış.
Bizim yoksul adamın evinde ne köpek, ne de eşek olmadığı ve ateş de yanmadığı için onları fark etmeden geçip gitmişler.
Ertesi sabah yoksul adamın kapısını o haramileri takip eden askerler çalmış.
- Buradan geçip giden haramiler nasıl oldu da sizi fark etmedi? Halbuki yolları üzerindeki bütün evlere saldırıyorlardı, diye şaşkınlıkla sormuşlar. Yoksul adam başına gelenleri anlatmış. Askerler:
- Sen Allah'ın sevgili bir kuluymuşsun. Allah senin köpeğini ve eşeğini almakla seni onların kötülüğünden korumuş. Demişler.
Yoksul adamın karısı bu olup bitenleri görünce haline şükretmiş.
- Bundan sonra başımıza gelen musibetlere üzülmeyeceğim. Demek ki onlarda bilmediğimiz hikmetler varmış, demiş.
O akşam askerler haramileri dağın tepesinde kıstırıp çembere almışlar. Bir süre sonra da hepsini teker teker yakalamış, cezalandırmaya götürmüşler.
Yoksul adam yine sırtına küfesini alıp tek başına odun toplamaya gittiğinde ne görsün? Haramilerin elinden kaçan bir köpekle bir eşek karınları acıkmış, dolanıp durmuyorlar mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder