Şefaat hakkında
Dün gece telefondan Facebookta gördüğüm bir söz üzerine şefaati düşündüm.
Arkadaşlarıyla beraber lokantaya giden genç bütün hesabı kendisi ödüyor, dostlarını ceplerine attırmıyor...
Bu bana şefaat etmeyi hatırlattı....
Şefaat kelime olarak; birinden, başkası adına bir ricada bulunma, kusurlarının bağışlanmasını dileme, bir suçlu veya ihtiyaç sahibinin af ve iyiliğe kavuşması için diğeri tarafından vâsıtalık etme, kayırma, iltimas ve yardım isteme mânâlarına gelmektedir.
İslâmî ilimler ıstılâhında ise şefâat, buna ehil olan bir zâtın, Allah Teâlâ’dan, günahkâr bir mü’minin affını niyaz etmesi demektir.
Yani şefaat, Ahirette zengin olan birinin (sevapları çok olanın)
bir manada sevdiği dostlarına hesabı ödetmemesi...
cennete gitmeleri için Allah'a ricacı olmalarıdır...
ama bişey var ki şefaat edilenin de imanlı ve layık olması gereklidir.
Peygamberimizin SAV halası diyor ki:
Ya Resullallah bana ahirette şefaat eder misin?
Diyor ki, Elbette ederim halacım AMA çok namaz ve ibadet ederek bana yardımcı ol...
Bizde başta peygamberimiz SAV ve diğer salih kulların Allah dostlarının şefaatine nail olabilmek için,
çok namaz, oruç, sadaka ile Allah için sevmeliyiz..
Mü’minler, günahlarının affı, makamlarının-rütbelerinin, derece ve mevkilerinin yükselmesi ve daha bazı iyilik ve güzellikler için peygamberlerinden, Allah dostlarından, hayırlı ve sâlih zâtlardan şefaat talep edebilirler. Ancak müşrikler-kâfirler ve şefaati inkâr edenler için şefaat bahis mevzuu değildir.
Kur’ân-ı Kerim’de buyrulmuştur ki,
"Onlara şefaatçilerin şefaati fayda vermez. Böyle iken bunlara ne oluyor ki, âdeta arslandan ürküp kaçan yaban eşekleri gibi hâlâ nasihatten-öğütten yüz çeviriyorlar?"
Yani; ey kâfirler, siz öyle kötü ve zor durumdasınız ki, herkese faydası olan şefaatin bile size yararı olmaz, denilmek istenmiştir.
Allah'a emanet olun.
C. Çelik / Ankara ( Konya-Ereğli )
C. Çelik / Ankara ( Konya-Ereğli )
********************************************************************
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder