Ahmed Şahin
a.sahin@zaman.com.tr
AİLE-SAĞLIK
Hayatınızın ilk ve son altın fırsatının farkında mısınız?
Her tatil devresinde tekrarlama ihtiyacı duyduğum bu önemli konuya geriye dönüp de bakınca yine iki büyük altın fırsatın kaçırılmakta olduğunu görmekteyim. Biri hayatın başlarında, ikincisi de hayatın sonlarında.
Hayatın başlarındaki altın fırsat, çocukluk yıllarında okulların tatil olduğu devrelerdeki boş tatil fırsatı. Hayatın sonundaki fırsat da, emeklilik devresindeki boşluk devresi fırsatı.
Bana öyle gelir ki, bu iki devredeki fırsatlar, hayatın geri getirilmesi mümkün olmayan iki altın fırsatları.
- Neden hayatın altın fırsatları bu iki devre?..
Çünkü her iki devrede de ebedi hayatın kazanılması söz konusu da ondan... Mesela çocuklar ömür boyu kılacakları namazlarını, okuyacakları Kur’an’larını, hatta uygulayacakları temel İslami bilgilerini.. hep bu tatil devrelerindeki eğitim ve öğretimlerinden alırlar.
Hatta yaşlılar dahi yaşadıkları dini hayatlarını çocukluk devresinde aldıkları bu eğitim ve öğretime borçlu olduklarını anlatırlar: “İyi ki tatillerde Kur’an kursuna gitmişiz, namazlıklarımızı ezberleme fırsatını kaçırmamışız...” diyerek, hayatın başındaki altın fırsatı değerlendirmiş olmanın sevincini yaşarlar...
Bu bakımdan gençlik için tatildeki fırsatlar hayatın altın fırsatı olduğu gibi, emekliler için de emeklilik devresi hayatın son altın fırsatıdır. Çünkü artık ununu eleyip eleğini duvara asmış bulunan emekli insan, eline kalemi kâğıdı alıp meşguliyetinin çokluğu günlerinde kılamadığı namazlarını, yerine getirmediği dini görevlerini, varsa üzerindeki kul haklarını yazıp tespit eder...
Her gün birkaç vakit namaz kaza etmeye başlayarak ibadet borcunu bu devrede ödemeyi hedef alır, belki öğrenmediği Kur’an’ı dahi öğrenebilir, okumadığı dini kitapları okur... Derken emeklilik devresi, ebedi hayatını kazandıran tam bir altın devresi olup çıkar...
Böylece hayatı boyunca kaybettiğini, emeklilik devresinde kazanmış olmak gibi eşsiz bir fırsat değerlendirmesi de söz konusu olur emeklide...
Bu durumda bazılarının çöküş devresi dedikleri emeklilik devresini hayatının en verimli altın devresi haline getirmiş olur emekli kimse... Çünkü insan hayatında ebedi hayatını kazandıran devreden daha kıymetli bir devre olamaz... Yeter ki bu şuur gösterilsin, son altın fırsat da böylece israf edilmeden değerlendirilmiş olunsun...
Burada mühim bir noktaya daha dikkat çekmek isterim.
Yaşlılık devresindeki son fırsatı böyle değerlendiren emekliler, ebedi hayatlarını kurtarmış olabilecekleri gibi, tatildeki boşluk fırsatını değerlendiren genç yavrular da, hem kendilerini hem de ana babalarını kurtarmış olabilirler.
Bu nasıl olur? Onu da kabir azabı çeken babanın maruz kaldığı azabın din dersi alan yavrusu sebebiyle kaldırılması misaliyle açıklayabiliriz...
Yasin tefsirinde ifade edildiği üzere İsa (Aleyhisselam) bir mezarlığın yanından geçerken mevtanın birinin kabrinde azap çektiğini keşfeder, adama acıyarak yoluna devam eder. Dönüşte ise kabir sahibinden azabın kaldırıldığını anlar ve buna çok sevinir, ellerini açıp dua ederek sorar: Rabb’im hangi halinden dolayı kaldırdın bu kulunun azabını?
Rabb’imiz azabı kaldırma sebebini şöyle açıklar Peygamber’ine:
- Bu kulumun bir yavrusu dünyada din dersi almaya başladı, benim ismimi ezberleyip besmele çekti. Çocuğu yer üstünde benim ismimi ezberleyen babaya yer altında ben azap etmem! Din dersi alan çocuğunun hatırına babasından azabı kaldırdım!..
Demek ki, çocuğun öğrendiği din bilgisi, okuduğu Allah kelamı, kendi hayatını kurtardığı gibi ana babasının kabir azabından kurtulmasına da sebep olabilmektedir.
Öyle ise çocukların tatilde din dersi almaları önemsenmeli, geçmişlerinden azabın kaldırılmasına sebep olabilecekleri dahi düşünülmeli, tek cümle ile tatilde ve yaşlılıkta bu altın fırsatlar değerlendirilmeli, kaçırılmamalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder