SEVGİLİ EFKAN HOCAM NAÇİZANE FAKİRİNİZ HAKKINDAKİ Milliyet Blog'daki Yazı dizisine ŞÖYLE DEVAM ETMİŞ... Allah razı olsun hocam...
Sizi çok seviyorum canım hocam...
http://blog.milliyet.com.tr/her-seye-ragmen-yasamak-cok-guzel-31/Blog/?BlogNo=465786
Her şeye rağmen yaşamak çok güzel-31
Celal ÇELİK’in hayata dair, ahlaki, dini ve felsefi düşünce ve yorumlarını beğeniyle sunmaya devam ediyorum. Bugün sizlerle Celal ÇELİK’in ilginç yorumlarından birini kendi diliyle paylaşıyorum.
Neden yeniden dirileceğiz?
Bu kısacık dünya hayatında ölüm var, yaşlılık, hastalık, musibetler var. Burada o sonsuz kerem sahibi Rabbimizin nimetlerinin çok minik bir kısmını, o da sadece kısa bir süre 60-70 yıl görüyoruz. Adeta bu kısacık dünya hayatında sadece tadıyoruz.
İşte ALLAH, o sonsuz cömertlik ve merhametini göstereceği bir cennet yurdunu yaratması gerek. Bunun için de bizi yeniden diriltmesi ve sonsuz bir hayat vermesi gerekir.
Şu dünyanın gidişatına bakıyoruz, en zayıf, en aciz canlıdan, ta en büyük ve güçlü canlıya sürekli, en uygun rızık verilmesi Allah’ın merhametli olduğunu gösterir.
Karıncaya, kelebeğe, böceklere, çiçeğe, ağaçlara, serçeye uygun rızık verilirken, ineğe ot, aslana et, balinaya, yılana, file de uygun rızık veriliyor.
En zayıf, en aciz mahluka en iyi rızkın verilmesi -bebekler ve elma kurtlarıgibi- O’nun kerem sahibi olduğunu gösterir.
Allah’ın öyle büyük bir izzet ve azameti var ki, güneşten, aydan ta en küçük mahluka kadar zerrece taviz vermeden büyük bir itaatle vazifelerine devam ediyorlar.
Güneş saniye atlamadan her sabah doğuyor. Ben artık bal yapmam diyen arı yok. Sütünüzü kendiniz yapın diyen inek yok. Hepsi büyük itaatle vazifelerine devam ediyorlar. İnsanın da asıl vazifesi Allah’ı tanıyıp kulluk etmektir.
Evet sonuç olarak diyoruz ki, kainattaki Allah’ın tasarrufunu düşündükçe Onun sonsuz sıfatlarını tanıyoruz. Allah bizi böyle ballarla, sütlerle, muzlarla, baklavalarla, kebaplarla beslesin de, sonra da bizi öldürüp çukura atsın, yok etsin. Akıl bunu kabul etmiyor.
Mesela, çok merhametli, çok şerefli pekçok çocuğu olan bir baba var ; evlatlarının hiçbirini ayırmadan hepsine yıllarca, binlerce iyilik yapsa günün birinde asi, nankör, hayırsız evlatlarına, yeter be nankörler deyip çok kızmaz mı?
Evet bu dünyada imtihandayız. Ve bu dünyada kazandığımız sevap ve günahlarımızın karşılığını bulacağı bir alemin mutlaka olması lazım.
Kuran’da Allah Adl’dir deniyor. Mutlak Adaletin olacağı yeni bir dünya kurulması gerekir.
Hem, Kuran ayetlerinin üçte biri, Peygamber Efendimizin SAV pekçok Hadis-i Şerifleri, öldükten sonra yeniden diriliş ve ahiret hayatından bahseder.
Evet bu dünyada imtihandayız. Akıl ve mantığımızla anladık ki ölümden sonra yeniden dirileceğiz. Dünyanın ölümü olan kıyametten sonra dirileceğiz.
Hayat sevilince sevince güzel
Yıllar geçtikçe, insan yaşlandıkça sevgiye daha çok ihtiyaç duyuyor. Sevgi bir gıdadır. Aynen yemek gibi...
Nasıl ki yemek yemeyen çocuk büyüyemezse, yeterince sevgi gıdasını almayan insanlarda ruhen büyümezler.
Diyor ki: Mevlana’nın oğlu Sultan Veled, iman aşktır, demiş. Deriz ya, imansız kılınan namaz da, oruçta kabul olmaz, yani samimi olarak Allah rızası için yapılmayan ibadetler, aşksız ibadetler kabul olmaz, iman eşittir AŞK’tır, dedi.
Hani bir büyük der ya: “Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen de hayatından lezzet alır.“
İman, nasıl cennete girebilmenin, vazgeçilmez şartı ise, mü'minleri sevmek de tam ve kamil bir imana sahip olabilmenin biricik şartıdır. Mü'min, kendisiyle aynı imanı paylaşan herkesi, ırkına, rengine, yurduna ve diline bakmaksızın sevecek, onlara karşı muhabbet ve sorumluluk duyacaktır. Çünkü imana sınır, yine imanın kendisiyle çizilebilir.
Müslümanlar selam ile tanışır, anlaşır ve birleşirler. Onları aynı inanç çizgisinde birleştiren, bir anda kalbî duygularla birbirlerine bağlı olduklarını hissettiren sihirli kelime selamdır.
Efkan Vural
(Devamı 30/06/2014 Pazartesi)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder