6 Haziran 2014 Cuma

Evlatla imtihan

Evlatla imtihan



“Akşam vakti şehir merkezinin ara sokaklarında yürürken geçişmek üzere olduğumuz gür aksakalları göğsüne kadar inen bir dede ansızın bana mütebessim bir bakış fırlattı. ‘Sen o ekrandaki hoca değil misin? Seni ne kadar da çok izledim!’ Dedi. Harika bir tatlı tebessümle yaklaştı ve soğuğun soluğumuzu görünür kıldığı o sokağın ortasında kucaklaştık.

“Bana birkaç soru sordu. Konu uzayınca kendisini kenara çekip sordum: ‘Hayırdır dede, kucağında taşıdığın bu karton kutuya dizdiğin... kalemleri çakmakları bu şiddetli Ankara soğuğunda satmaya muhtaç mı düştün? Bir yerden emekli olamadın mı? Hayata tutunmuş yardımcı çocukların yok mu?’

Ekrandan hatırladığı unvanla hitap ederek, ‘Ah Muhammed hocam, 77 yaşındayım’ dedi. ’50 yılım çalışmakla geçti. Bir evim vardı; onu da oğlum kumarda yok etti.’ Sözün burasında durdu, yutkundu, titreyen gözlerinin içine bakıyordum. İnleyen bir mırıldamayla devam etti. ‘Ben evladımı çocukken her kötülükten sakındırırdım, ‘aman dinini imanını öğrensin, edepli olsun’ diye ne gayretler gösterirdim. Ama olmadı. Başaramadım. Emekli maaşımla kızlarıma yardım ediyorum. Yetmediği için de mecburen bu işi yapıyorum. Bakıyorum nice kötü ve duyarsız adamların melek gibi evlatları oluyor. Ben de kendime, ‘Nerede hata yaptım’ diye soruyorum. Benim imtihanım çok çetin, çok!’

Dedeyi rahatlatacağı ümidiyle bir şeyler geveledim. İşte, Hz. Nuh (as) peygamber olduğu halde oğlu Kenan ona isyan etti. Bir peygambere bile oğlunun kaderini belirlemek imkânı verilmemişse, sen kendini neden suçluyorsun? Üzülme, hayat fani. Ne yapalım.’

Dededen ayrılıp buz gibi soğukta titreyerek yürürken, kendimin ve çocuklarımın geleceğini düşündüm. ‘Sen kime akıl satıyorsun!’ dedim kendime. Sen ateşin düştüğü yeri nasıl yaktığını bilir misin? Sen son nefesine kadar ahlakını koruyacağından emin misin? Senin evlatlarının da birer edepsiz kumarbaz olmayacaklarının bir garantisi mi var?

Çocukların için şimdiden Rabbine yalvarıp yakarıyor musun? O dede, kurtarmaya çalıştığı halde evladını kaybetti. Bir ömürdür inşa ettiği binası çöktü. Peki sen kendinin ve evlatlarının ahiretlerinin kurtulması için yeterince çabalıyor musun? Gelecekte kötülüklere bulaşmayacaklarına dair bir garantin mi var? Neden bu kadar rahatsın?”

Dr. Muhammed Bozdağ


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder