Ahmed Şahin
a.sahin@zaman.com.tr
AİLE-SAĞLIK
İslâm kardeşliği muvakkat değil müebbed’dir!
Evet İslam kardeşliği, Allah’ın inanmış insanlar arasına koyduğu ebedi ve kudsi kopmaz bir bağdır ki, kurtarıcı etkisi sadece dünyada değil ebedi hayatta da devam eder. Müslüman toplumun dünyada da ahirette de huzur ve saâdeti, bu kardeşlik bağının aralıksız sürdürülmesiyle mümkün olur.
Bundan dolayı Rabb’imiz ayetlerinde, “Mü’minler kardeştirler!” buyurarak, kardeşlik bağını tartışılmaz ve ara verilmez kudsi bir bağ olarak tespit ve tescil eylemiştir.
Efendimiz (sas) Hazretleri de, “Mü’min mü’minin kardeşidir, ona zulmetmez, zulmedilmesine de rıza göstermez!” uyarısında bulunarak kardeşliğin karşılıklı mükellefiyetini, ömür boyu devam ettirmek gerektiğine işarette bulunmuştur.
Nitekim “Müslüman’ın, Müslüman kardeşiyle üç günden fazla küs durması helal olmaz!” hadisi de, bu kardeşliğin aralıksız sürdürülmesi gereğine dikkatimizi çekmiştir.
Bu sebeplerle, fertler arasında bazen oluşan küslük ve kırgınlıklardan sonra dahi ilk defa özür dileyip “Kusura bakma kardeşim, hakkını helal et..” diyerek el uzatan kimseye, birlik beraberliği koruma kahramanı gibi bakılmıştır İslam’da.
Nitekim Efendimiz (sas) Hazretleri, “Birbirine küsen iki kişiden hangisi önce selam verirse o en hayırlı kardeş olarak muamele görür Allah yanında.” buyurmuştur.
Evet, iki küs kardeşten hangisi önce elini uzatıp da kusura bakma kardeşim özür dilerim deme tevazuu gösterirse bilsin ki o kimseyi Rabb’imiz en barışçı kardeş olarak kabul etmektedir mahşerde.
Hatta Müslüman’ın Müslüman kardeşini ziyaret edip kardeşlik duygusunu kuvvetlendirmesi dahi Allah yanında çok değerli bir amel olarak kabul edilmiştir. Buhari’de bu kardeş ziyareti olayı şöyle nakledilmiştir:
- Bir Müslüman başka bir yerdeki Müslüman kardeşini ziyâret etmek için yola çıkmıştı. Allah Teâlâ, ziyaretçinin yolu üzerine (insan görüntüsünde) bir melek gönderdi. Kardeşini ziyarete giden adama melek sordu: Nereye gidiyorsun böyle?
– Şurada bir din kardeşim var, onu ziyarete gidiyorum, cevâbını alınca da:
– O kardeşinden bir alıp vereceğin mi var ki onun ayağına gidiyorsun dedi? Adam da:
– Hayır, bir alıp vereceğim yoktur. Sadece o dürüst, vefalı bir din kardeşimdir. Onu bu yüzden seviyor, din kardeşimdir diye ziyaretine gidiyorum, başkaca bir dünyevi maksadım loktur, dedi.
Bunun üzerine melek ona şöyle dedi:
– “Sen o kardeşini nasıl seviyorsan Allah da seni öyle seviyor. Bunu böyle bil. Ben sana bu müjdeyi vermek için Allah Teâlâ’nın gönderdiği meleğim. Haydi ziyaretin mübarek olsun, sevinerek mutlulukla git kardeş ziyaretine, dedi.” (Müslim)
Evet, Rabb’imiz din kardeşlerinin birbirlerini ziyarete gitmelerini dahi böylesine sevimli bir davranış olarak görmüş ki bir melek göndererek bu kardeş ziyaretinin tüm inanmış insanlara örnek olarak duyurulmasını istemiştir.
Kaldı ki, Casiye Sûresi’ndeki uyarılarında Rabb’imiz farklı görüş ve inançta olanları dahi kaynaştırıp birleştiren emrini şöyle vermiştir:
- “Kim iyi düşünce ve salih amel içinde olursa kendi lehinedir. Kim de kötü düşünce ve davranış içinde olursa o da kendi aleyhinedir. Her ikisinin de hesabını ahirette Allah görecektir. Burada kimse kimsenin hesabını görmekle görevli değildir! Farklı düşüncelerinden dolayı birbirinizi düşman gibi görüp de ayrılık gayrılık fitnesine düşmenize hiç gerek yoktur!..” (14-15)
Evet, farklı inançta olanlarla dahi iyi geçinmeyi emreden Rabb’imiz, aynı inançta olan kardeşlerimizle arayı açmayı kabul eder mi, mazur görür mü? Kardeşleriyle geçimsizleşip ilgisini kesenler bunun vebalini göze alabilirler mi? Mazeret geçerli mi?
- Fatebiru ya ülil elbab! Düşünün ey akıl sahipleri!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder