Hikaye: Çakmak ateşi
Trende yan yana oturduğumuz adam. Karşımızdaki delikanlıya nutuk çekiyor ve;
- Sigara efkâr dağıtır, diyordu. Yak bi tane.
Çocuk, adamın kendisine uzattığı sigarayı kibarca reddederek:
- Sağ olun, diye cevap verdi. Kullanmıyorum.
- Amma yaptın ha, dedi adam. Yoksa annen mi kızar?
Bu lâflar, çevremizdeki yolcuların gülüşmelerine yol açmış. benimse fena halde canımı sıkmıştı. Uyumak niyetiyle kapattığım gözlerimi aralayarak delikanlıya baktım.
20-22 yaşlarında olmalıydı. Son derece temiz bir ifadeye sahip olan yüzü adamın söylediklerinden sonra hafifçe kızarmıştı.
Adam:
- Herhalde sen aslan sütü de kullanmazsın, diye devam etti. Kullanmazsın değil mi? Delikanlı, onun içkiden bahsettiğini anlamıştı. Bu sefer susmayıp
- İçki haramdır, dedi. Elbette kullanmıyorum.
Konuşmaları, benim olduğu kadar, ayakta seyahat eden yolcuların da dikkatini çekmiş olmalıydı. Herkes kulak kesilmiş, onları dinliyordu.
Adam:
- Peki, dedi. Ya Milli piyangoya ne dersin? Hani şu televizyonda reklâmları olan.
- O da aynı şey, dedi delikanlı. Yâni o da bütün kumarlar gibi haram.
Adam, alaycı bir ifadeyle:
- Amma tutucu bir insansın be kardeşim, dedi. O haram, bu haram. Milli Piyangonun Milli Takımdan ne farkı var ki?
Çocuk yine susmayı tercih etti. Ancak sıkıldığı her halinden belli oluyordu. Adam ise, aklı sıra onu köşeye kıstırmış ve perişan etmişti. Bir kahraman edasıyla, sigarasının dumanını çocuğa doğru üflerken.
- Cehennem korkusundan dünyanın bütün zevklerinden mahrum kalıyorsunuz, dedi. İş mi sizin yaptığınız ?
Dayandığım yerden doğrularak adama baktım. Bu sefer bana dönerek,
- Ne dersin dostum dedi. Haklı değil miyim? Hepimiz az çok yanmayacak mıyız? Üstelik hep beraber olduktan sonra, ne var korkacak? Sinirlerim iyice tepeme çıktı.
- Gerçekten cesur bir insanmışsınız, dedim. Sahi yanmaktan korkmuyor musunuz?
- Korktuğumu söyleyemem, dedi. Elle gelen düğün bayram değil mi?
Böyle diyerek koltuğuna biraz daha gömüldü ve cam kenarındaki sigarasına doğru uzandı. Paketin yanında duran çakmağı ondan önce alarak ateşledim ve,
- Buyurun, dedim. Yakın. Paketten büyük bir pozla çıkarttığı sigarasını, çakmaktan âdeta fışkıran aleve doğru uzatırken,
- Hayır, dedim, sigaranızı değil, parmağınızı uzatın.
- Anlayamadım, dedi. Neden parmağımı uzatacakmışım?
- Cehennemde yanmaktan korkmadığınızı, bundan daha iyi nasıl gösterebilirsiniz, dedim. Doğrusu hepimiz merak ettik.
Adam ne diyeceğini şaşırmış ve bir saattir işleyen çenesi, âdeta tutulmuştu. Yerinde bir müddet kıvrandıktan sonra,
- İneceğim istasyona geldim. diyerek ayağa kalktı ve kalabalığı yararak gözden kayboldu.
Çakmağın bende kaldığını adam gittikten biraz sonra fark ettim. Bunu, karşımdaki delikanlı da görmüş ve gülmeye başlamıştı.
Çakmağı ona doğru uzatırken.
- Sigara içmiyorsun ama çakmak sende kalsın, dedim. Artık onu nerede kullanacağını biliyorsun.
Cüneyd Suavi
Trende yan yana oturduğumuz adam. Karşımızdaki delikanlıya nutuk çekiyor ve;
- Sigara efkâr dağıtır, diyordu. Yak bi tane.
Çocuk, adamın kendisine uzattığı sigarayı kibarca reddederek:
- Sağ olun, diye cevap verdi. Kullanmıyorum.
- Amma yaptın ha, dedi adam. Yoksa annen mi kızar?
Bu lâflar, çevremizdeki yolcuların gülüşmelerine yol açmış. benimse fena halde canımı sıkmıştı. Uyumak niyetiyle kapattığım gözlerimi aralayarak delikanlıya baktım.
20-22 yaşlarında olmalıydı. Son derece temiz bir ifadeye sahip olan yüzü adamın söylediklerinden sonra hafifçe kızarmıştı.
Adam:
- Herhalde sen aslan sütü de kullanmazsın, diye devam etti. Kullanmazsın değil mi? Delikanlı, onun içkiden bahsettiğini anlamıştı. Bu sefer susmayıp
- İçki haramdır, dedi. Elbette kullanmıyorum.
Konuşmaları, benim olduğu kadar, ayakta seyahat eden yolcuların da dikkatini çekmiş olmalıydı. Herkes kulak kesilmiş, onları dinliyordu.
Adam:
- Peki, dedi. Ya Milli piyangoya ne dersin? Hani şu televizyonda reklâmları olan.
- O da aynı şey, dedi delikanlı. Yâni o da bütün kumarlar gibi haram.
Adam, alaycı bir ifadeyle:
- Amma tutucu bir insansın be kardeşim, dedi. O haram, bu haram. Milli Piyangonun Milli Takımdan ne farkı var ki?
Çocuk yine susmayı tercih etti. Ancak sıkıldığı her halinden belli oluyordu. Adam ise, aklı sıra onu köşeye kıstırmış ve perişan etmişti. Bir kahraman edasıyla, sigarasının dumanını çocuğa doğru üflerken.
- Cehennem korkusundan dünyanın bütün zevklerinden mahrum kalıyorsunuz, dedi. İş mi sizin yaptığınız ?
Dayandığım yerden doğrularak adama baktım. Bu sefer bana dönerek,
- Ne dersin dostum dedi. Haklı değil miyim? Hepimiz az çok yanmayacak mıyız? Üstelik hep beraber olduktan sonra, ne var korkacak? Sinirlerim iyice tepeme çıktı.
- Gerçekten cesur bir insanmışsınız, dedim. Sahi yanmaktan korkmuyor musunuz?
- Korktuğumu söyleyemem, dedi. Elle gelen düğün bayram değil mi?
Böyle diyerek koltuğuna biraz daha gömüldü ve cam kenarındaki sigarasına doğru uzandı. Paketin yanında duran çakmağı ondan önce alarak ateşledim ve,
- Buyurun, dedim. Yakın. Paketten büyük bir pozla çıkarttığı sigarasını, çakmaktan âdeta fışkıran aleve doğru uzatırken,
- Hayır, dedim, sigaranızı değil, parmağınızı uzatın.
- Anlayamadım, dedi. Neden parmağımı uzatacakmışım?
- Cehennemde yanmaktan korkmadığınızı, bundan daha iyi nasıl gösterebilirsiniz, dedim. Doğrusu hepimiz merak ettik.
Adam ne diyeceğini şaşırmış ve bir saattir işleyen çenesi, âdeta tutulmuştu. Yerinde bir müddet kıvrandıktan sonra,
- İneceğim istasyona geldim. diyerek ayağa kalktı ve kalabalığı yararak gözden kayboldu.
Çakmağın bende kaldığını adam gittikten biraz sonra fark ettim. Bunu, karşımdaki delikanlı da görmüş ve gülmeye başlamıştı.
Çakmağı ona doğru uzatırken.
- Sigara içmiyorsun ama çakmak sende kalsın, dedim. Artık onu nerede kullanacağını biliyorsun.
Cüneyd Suavi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder