Sevgili dostlarımız,
Allah'ın güzel isimlerinin önemi hakkında çeşitli yazılar ve haberler okuduk...
Aslında biz de namazlarımızdan sonra bu isimleri zikrederek dua ediyoruz...
Düşündük, önemine binaen her hafta perşembe, Allah'ın bir ismini hepberaber öğreneceğiz inşallah...
Ama önce şunu öğrenelim: ESMA'ÜL-HÜSNA Nedir?
Esmâ-i Husnâ, ALLAH'ın güzel isimleri demektir.
Bir âyet-i kerîmede:
"En güzel isimler O'nundur (ALLAH'ındır)" (el-Haşr, 24) buyurulmaktadır.
Diğer bir âyette de; en güzel isimlerin ALLAH'a ait olduğu belirtildikten sonra, bu isimlerle dua edilmesi tavsiye olunmaktadır (el-A'râf, 180).
ALLAH'ın isimleri tevkifîdir. Yâni, ALLAH hakkında ancak âyet ve hadîslerde zikri geçen ve söylenmesine izin verilmiş olan isimler kullanılabilir. Rastgele isim izafe edilemez.
Esmâ-i Husnâ ile ilgili olarak Buhârî ve Müslim'de:
"ALLAH'ın 99 ismi vardır. Kim bunları ezberlerse (îman eder ve ezbere sayarsa) Cennete girer" buyurulmuştur.
Tirmizî, İbn-i Hibban ve Hâkim'in bu konudaki rivâyeti ise, şöyledir:
"Kim bunları (Esmâ-i Husnâ'yı) mânâlarını anlayarak sayar, bunlarla ALLAH'ı zikrederse Cennete girer."
Bir mânası da, bu esmâ-i şerîfin mûcibince amel etmektir. Meselâ: Rezzâk ismini söylediği zaman, rızkı için asla endişe etmemeli. Mütekebbir ismini söyleyince, ALLAHü Teâlâ'nın azametini ve kibriyâsını düşünmelidir."
******************
Zehrin panzehiri, Esma’ül Hüsna
Her bir zikir ve ibadet, şüphesiz ki, birçok özellik ve hikmetlerle doludur. Bedende ve zihinde, öfke, nefret, eleştiri, hüzün, pişmanlık, kıskançlık, korku ve günah duygularından meydana gelen zehri temizleyen en etkili güç Allah’ın güzel isimlerinin yani Esma’ül Hüsna’nın zikredilmesidir.
Rahatsızlıklar, genelde, bedenin herhangi bir yerinde enerjinin işlevini yapmaması sonucunda ortaya çıkar. Öfkelendiğimizde, bedenimizde öldürücü bir zehir oluşur. İşte bu ve benzeri zehirlerin en etkili panzehiri Esma’ül Hüsna’yı zikrederek Allah’a yönelmektir.
***************************
İlk Esma'ül Hüsna: Allah
- Evet, bu kainatın sahibi ve bu alem sarayının sultanı ve bu mülkün maliki olan zatın adı Allah'tır. Ve o kitabında kendinden bahsederken “enellah” "ben Allah'ım" diyor.
Bu ismi diğer isimlerden ayıran bazı özellikleri vardır. Şimdi bunları anlamaya çalışalım:
- Kur'an'da ilk inen ayet besmeledir. Ve Allah ismi besmelede geçen üç isimden ilkidir. Demek Allah ismi Kur'an'da nazil olan ilk isimdir.
- Allah ismi, esmâ-i hüsnâ içinde asıldır; diğer isimler ise bu isme izafe edilir. Mesela, "Şafi, Allah'ın bir ismidir." denilir, ama "Allah, Şafi'nin bir ismidir." denilmez. Ya da "Rahman Allah'ın bir ismidir." denilir, ancak "Allah Rahman'ın bir ismidir." denilmez.
- Allah ismi ism-i alemdir, yani özel isimdir. Mecaz yoluyla da olsa başkası için söylenemez. Bu isim Allah'a has ve ancak ona işaret eden bir isimdir. İlahlık davasına kalkışan Firavun dahi “Ene rabbükümü-l a’la” “Ben sizin yüce rabbinizim." demiş fakat “Enellah” “Ben Allah'ım." diyememiştir. Allah'ın Rab ismini kullanırken, Allah ismini kullanmaya cüret edememiştir. Yine Mekke müşrikleri kabenin etrafını 360 putla doldurmuşlar, her birine farklı isimler vermişler, ama hiç birine Allah diyememişlerdir. Demek bu isim ancak Allah'a mahsus bir isimdir
- İmana girmek kelime-i şehadet ile mümkündür. İmanın temeli olan kelime-i şehadet ise ancak Allah ismi ile kabul olur. Mesela, bir gayri müslim, Müslüman olmak için “eşhedü en lâ ilâhe illallâh…” yerine “eşhedü en lâ ilâhe illerrahman” veya "eşhedü en lâ ilâhe illelmelik” dese, İslam'a girmiş olmaz. Çünkü Allah ismi tek ve ortaksız olarak Cenab-ı Hakk'ın zatını ifade eden has bir isimdir. Has isimlerde ortaklık manasını düşünmek mümkün değildir. Bunun için bu isimde hakiki bir tevhid vardır. Diğer isimlerde bu hakiki tevhid olmadığından ve onlar ile Allah'ın birliği ikrar edilmediğinden iman kabul edilmez.
Nasıl ki güneş dediğimizde yedi renk, ısı ve ışık gibi sıfatlara sahip olan bir ışık kaynağı aklımıza gelir ve bu sıfatları kendinde bulunduramayan güneş olamaz. Aynen bunun gibi “Allah” ismi denildiğinde, bütün kemal sıfatları ve isimleri kendinde bulunduran Zat-ı Akdes akla gelir. Bu isim ve sıfatları kendinde bulunduramayana Allah denilemez. O halde madem Allah'tır, bütün kemal sıfatlarla sıfatlanmıştır. Bunun içindir ki, bu manadaki topluluğu düşünerek Allah diyen bir kimse Cenab-ı Hakk'ı bütün isim ve sıfatlarıyla zikretmiş olur.
Allah’a Tanrı Denilir mi?
Bu bölümde Allah'a tanrı denilemeyeceğinin delillerini göreceğiz:
- Allah’ın isimleri Ehl-i sünnet itikadınca tevkifidir. Yani Allah hakkında, Allah'ın bildirdiği isimleri söylemek caiz olup, bunlardan başkalarını söylemek caiz değildir. Mesela Allah'a "Alim" denir, fakat aynı manada olan “fakih" denmez; yine Allah'a cömert manasında "Cevad" denir, ancak aynı manada olan "sahi" ismi denilmez. Çünkü Allah kendisini fakih ve sahi isimleriyle tanıtmamıştır. Bunun için Allah yerine Tanrı demek de caiz değildir. İmam Gazali der ki: "Bir insana bile kendimizden dilediğimiz gibi ad koyamazsak, nasıl olur da Allah hakkında bu cüreti gösterebiliriz."
- Tanrı ilah ve mabud demektir. Mesela, pek çok Hindunun tanrısı öküzdür, Mecusilerin tanrısı ateştir, denilmektedir. Başka dilerde de ilah ve mabud manasında farklı kelimeler kullanılmıştır. Allah ismi ise yabancı dillerde yapılan tercümelerde aynen kullanılmıştır. Çünkü bu ismin karşılığında hiçbir dilde hiçbir kelime yoktur.
- Allah ismi Kur'an'da 2806 defa geçmesine rağmen, bir defa bile tanrı kelimesi geçmemektedir. Hem Cenab-ı Hak Kur'an'da defalarca “Benim ismim Allah'tır, beni Allah diye çağırınız, bana Allah diyerek ibadet ediniz, Allah diyerek yalvarınız,.." demekte, ancak hiçbir ayette "ben tanrıyım, bana tanrı deyin" dememektedir. Hadis-i şeriflerde de tanrı ismi geçmemektedir. O halde Allah'a kendi istediği ismi söylemeyip de müşriklerin ona ortak koştukları, batıl mabudlarına verdikleri tanrı ismiyle onu çağırmanın ne kadar yanlış olduğu ortadadır.
Acaba bir hükümdar, emri altında bulunan kimselere "Benim adım Ahmed'dir. Beni Ahmed ismi ile çağırınız." dese, onlar da farzımuhal “Hayır Efendimiz, bizim canımız sana Ahmed demek istemiyor, biz sana Osman diyeceğiz; ikisi de altı üstü isim değil mi?" deseler ve öyle de çağırsalar, o padişah nasıl çok kızarsa, aynen öyle de Allah ismi yerine onun emretmediği, belki de sevmediği "tanrı" ismini söylemek ve o isimle ibadet etmek, gazabı ilahiyeye vesile olur.
Bu ismi diğer isimlerden ayıran bazı özellikleri vardır. Şimdi bunları anlamaya çalışalım:
- Kur'an'da ilk inen ayet besmeledir. Ve Allah ismi besmelede geçen üç isimden ilkidir. Demek Allah ismi Kur'an'da nazil olan ilk isimdir.
- Allah ismi, esmâ-i hüsnâ içinde asıldır; diğer isimler ise bu isme izafe edilir. Mesela, "Şafi, Allah'ın bir ismidir." denilir, ama "Allah, Şafi'nin bir ismidir." denilmez. Ya da "Rahman Allah'ın bir ismidir." denilir, ancak "Allah Rahman'ın bir ismidir." denilmez.
- Allah ismi ism-i alemdir, yani özel isimdir. Mecaz yoluyla da olsa başkası için söylenemez. Bu isim Allah'a has ve ancak ona işaret eden bir isimdir. İlahlık davasına kalkışan Firavun dahi “Ene rabbükümü-l a’la” “Ben sizin yüce rabbinizim." demiş fakat “Enellah” “Ben Allah'ım." diyememiştir. Allah'ın Rab ismini kullanırken, Allah ismini kullanmaya cüret edememiştir. Yine Mekke müşrikleri kabenin etrafını 360 putla doldurmuşlar, her birine farklı isimler vermişler, ama hiç birine Allah diyememişlerdir. Demek bu isim ancak Allah'a mahsus bir isimdir
- İmana girmek kelime-i şehadet ile mümkündür. İmanın temeli olan kelime-i şehadet ise ancak Allah ismi ile kabul olur. Mesela, bir gayri müslim, Müslüman olmak için “eşhedü en lâ ilâhe illallâh…” yerine “eşhedü en lâ ilâhe illerrahman” veya "eşhedü en lâ ilâhe illelmelik” dese, İslam'a girmiş olmaz. Çünkü Allah ismi tek ve ortaksız olarak Cenab-ı Hakk'ın zatını ifade eden has bir isimdir. Has isimlerde ortaklık manasını düşünmek mümkün değildir. Bunun için bu isimde hakiki bir tevhid vardır. Diğer isimlerde bu hakiki tevhid olmadığından ve onlar ile Allah'ın birliği ikrar edilmediğinden iman kabul edilmez.
Nasıl ki güneş dediğimizde yedi renk, ısı ve ışık gibi sıfatlara sahip olan bir ışık kaynağı aklımıza gelir ve bu sıfatları kendinde bulunduramayan güneş olamaz. Aynen bunun gibi “Allah” ismi denildiğinde, bütün kemal sıfatları ve isimleri kendinde bulunduran Zat-ı Akdes akla gelir. Bu isim ve sıfatları kendinde bulunduramayana Allah denilemez. O halde madem Allah'tır, bütün kemal sıfatlarla sıfatlanmıştır. Bunun içindir ki, bu manadaki topluluğu düşünerek Allah diyen bir kimse Cenab-ı Hakk'ı bütün isim ve sıfatlarıyla zikretmiş olur.
Allah’a Tanrı Denilir mi?
Bu bölümde Allah'a tanrı denilemeyeceğinin delillerini göreceğiz:
- Allah’ın isimleri Ehl-i sünnet itikadınca tevkifidir. Yani Allah hakkında, Allah'ın bildirdiği isimleri söylemek caiz olup, bunlardan başkalarını söylemek caiz değildir. Mesela Allah'a "Alim" denir, fakat aynı manada olan “fakih" denmez; yine Allah'a cömert manasında "Cevad" denir, ancak aynı manada olan "sahi" ismi denilmez. Çünkü Allah kendisini fakih ve sahi isimleriyle tanıtmamıştır. Bunun için Allah yerine Tanrı demek de caiz değildir. İmam Gazali der ki: "Bir insana bile kendimizden dilediğimiz gibi ad koyamazsak, nasıl olur da Allah hakkında bu cüreti gösterebiliriz."
- Tanrı ilah ve mabud demektir. Mesela, pek çok Hindunun tanrısı öküzdür, Mecusilerin tanrısı ateştir, denilmektedir. Başka dilerde de ilah ve mabud manasında farklı kelimeler kullanılmıştır. Allah ismi ise yabancı dillerde yapılan tercümelerde aynen kullanılmıştır. Çünkü bu ismin karşılığında hiçbir dilde hiçbir kelime yoktur.
- Allah ismi Kur'an'da 2806 defa geçmesine rağmen, bir defa bile tanrı kelimesi geçmemektedir. Hem Cenab-ı Hak Kur'an'da defalarca “Benim ismim Allah'tır, beni Allah diye çağırınız, bana Allah diyerek ibadet ediniz, Allah diyerek yalvarınız,.." demekte, ancak hiçbir ayette "ben tanrıyım, bana tanrı deyin" dememektedir. Hadis-i şeriflerde de tanrı ismi geçmemektedir. O halde Allah'a kendi istediği ismi söylemeyip de müşriklerin ona ortak koştukları, batıl mabudlarına verdikleri tanrı ismiyle onu çağırmanın ne kadar yanlış olduğu ortadadır.
Acaba bir hükümdar, emri altında bulunan kimselere "Benim adım Ahmed'dir. Beni Ahmed ismi ile çağırınız." dese, onlar da farzımuhal “Hayır Efendimiz, bizim canımız sana Ahmed demek istemiyor, biz sana Osman diyeceğiz; ikisi de altı üstü isim değil mi?" deseler ve öyle de çağırsalar, o padişah nasıl çok kızarsa, aynen öyle de Allah ismi yerine onun emretmediği, belki de sevmediği "tanrı" ismini söylemek ve o isimle ibadet etmek, gazabı ilahiyeye vesile olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder