25 Nisan 2014 Cuma

Efkan Vural - Her şeye rağmen yaşamak çok güzel-13

Efkan Vural - Her şeye rağmen yaşamak çok güzel-13


SEVGİLİ EFKAN HOCAM NAÇİZANE FAKİRİNİZ HAKKINDAKİ Yazı dizisine ŞÖYLE DEVAM ETMİŞ...  Allah razı olsun hocam... Bazen diyorum bunları ben mi yazmışım.

Bu yazılar bana Rabbimin ikramıdır.
Bendenizi kalem gibi kullanmakla şereflendiren Allah'a binlerce hamdolsun.

http://blog.milliyet.com.tr/her-seye-ragmen-yasamak-cok-guzel-13/Blog/?BlogNo=458413


Her şeye rağmen yaşamak çok güzel-13


Her şeye rağmen yaşamak çok güzel-13
 


Celal ÇELİK’in  hayata dair, ahlaki, dini ve felsefi düşünce ve yorumlarını beğeniyle  sunmaya devam ediyorum.

Düşünmek ibadettir

Geçenlerde biraz düşündüm. Düşündüklerimi paylaşmayı arzu ediyorum. İnşallah birlikte düşünelim ve tefekkür sevabı alalım.

Dünyayı geniş açıdan tefekkür ettim. Allah, her şeyi biz insanlar için yaratmış. Yılanın zehiri bile faydalı.

Antibiyotiklerde antiseptik olarak bir miktar zehir olduğunu biliyor muydunuz?

Hammaddesi su ve ot olan ineklerin karnındaki fabrikadan, insanın vücudunun ihtiyacı protein kaynağı süt üretiliyor.

Agaçlar çamurlu su içiyor, gübre yiyor, insana çeşit çeşit meyveler veriyor.

Allah denizde balıkları da insan için yaratmış.

Yaşama devam edebilmemiz için tatlı su kaynakları akarsuları akıtmış.

Yağmuru rahmet vesilesi kılmış.

Allah yağmur ve karı insan için tane tane yağdırıyor.

Yoksa, çığ şeklinde de yağdırabilirdi değil mi?

Tüm dünyayı nefes almamız için oksijenle doldurmuş.

Dünyaya ısı ve ışık kaynağı güneşi yaratmış. Milyonlarca yıldır yanmak maddesi bitmiyor.

Gece lambası yıldızları ve ayı yaratmış.

Dinlenmemiz için geceyi ve çalışmamız için gündüzü oluşturmak için, dünyayı kendi etrafında basket topu gibi döndürüyor.

Sıkılmayalım diye yazı, kışı, baharı yaratıyor.

Yeryüzünü bir sofra yapmış. Üzüm, kavun, portakal, elma, muz, hurma, şeftali.... Et, balık, tavuk, yumurta ...

Elsiz bir böcekle bize ipek giydiriyor... Zehirli bir böcekle bal sunuyor....

Tavuğun tornası yok, tezgahı yok, trak fabrika gibi fix yumurta çıkarıyor.

Daha bu liste çok uzar.

Bütün bunları düşünmeli ve Allah’a şükrederek ibadet etmeliyiz…


Meteorlar bize neyi anlatıyor?

Evrende her an hareket halinde olan irili ufaklı milyonlarca göktaşı (meteor)vardır. Bunların bir gezegen ya da yıldıza çarpması sonucunda oluşabilecek etkiyse, göktaşının büyüklüğüne göre değişmektedir. Bilim adamlarının araştırmalarına göre, her yıl bu göktaşlarından ortalama 50.000 tanesi Dünya’nın atmosferine girmektedir.

Yalnızca Dünya'ya özgü olan atmosfer tabakası, içerdiği oksijen sayesinde göktaşların sürtünmeyle alevlenmesini ve bu şekilde yere çarpıncaya kadar büyük kütle kayıplarına uğramasını sağlamaktadır. Bir başka deyişle atmosferin koruyucu etkisi sayesinde Dünya her gün yaşanması olası felaketlerden korunmaktadır.

Atmosferin bu koruyucu özelliği, yeryüzünde insanların ve diğer tüm canlıların yaşamını mümkün kılan çok hassas dengelere sahip yaratılış delillerinden biridir. Ancak bu koruyucu özellik, onu dev göktaşlarına karşı aşılmaz bir engel kılmamaktadır. Bu durum, aslında insanın ne denli aciz olduğunu ve Rabbimiz’in muazzam koruması olmasa Dünya üzerinde her an bir felaket yaşanabileceğini gözler önüne sermektedir.

Uzaydan gelebilecek çeşitli tehditlerle dolu böyle bir ortamda Dünya'nın göktaşlarından veya herhangi başka bir zarardan korunmuş olması da Allah ' ın ayetlerindendir. Bilindiği gibi gök cisimleri başka gezegenlere çarptığı takdirde, örneğin Ay'ın yüzeyine çarptığında dev kraterler açmaktadır. Oysa yalnızca Dünya'ya özgü olan atmosfer tabakası, içerdiği oksijen sayesinde göktaşların sürtünmeyle alevlenmesini ve bu şekilde yere çarpıncaya kadar büyük kütle kayıplarına uğramasını sağlamaktadır.


Dünya hayatı ve Cennet

Hepimiz biliriz ki, atamız Hz. Adem a.s. cennetten dünyaya indirildi. Ve eğer biz bu imtihanı kazanırsak yine asıl vatanımıza cennete döneceğiz. Bu yazdıklarımı arabada düşündüm. Nerden mi aklıma geldi?

Otobanda ilerlerken önümüzde tünel göründü. Tünele girerken 2963 metre yazıyordu. Neredeyse üç km. Tünele girdik, farlarımızı yaktık. Tünel içinde havalandırma boşlukları ve lambalar vardı. Üç km boyunca bu yazacağım şeyleri düşündüm.

Ben o tünelden geçerken, tüneli dünyaya benzettim. Bu dünya tüm genişliğiyle bir tünel, tünelden çıkınca geniş dünya ise cennet gibidir. Düşünün ki bu dünyada ki bir tünel ne kadar yer kaplar.
Dünya da cennetin yanında bir atom bile değildir. Aşık Veysel’in dediği gibi bu dünya, uzun ince bir yol, iki kapılı bir han… Tünelden çıkarken güneş ışığı gözümü kamaştırdı.
 
Gerçekten de o tüneldeki ışıkları dünyaya yani güneşe benzetirsek, tünelden çıkışa ise cennet diyebiliriz. Tünelin üstünü açsak, güneş ışığından tünelin ışıkları görünmez olur.
 
Dünyadaki bir çok insanın içindeki can sıkıntısı ise, tünelin darlığındandır. Tabi bu dünyayı ebedi sananları ben, tünelden çıkmayıp o tünele yerleşenlere benzetiyorum. Bu dünyanın geçici olduğuna inanıp ibadet eden müminler ise o boğucu tünelde havalandırma boşluklarında temiz hava alarak şarj olurlar ve can sıkıntısı yaşamazlar.
 
Önlerindeki far ışığında çıkışı bulurlar. Bu far ışığı Kuran-ı Kerim’dir. Ben de çoğumuz gibi Arapça Kuran okumayı bilmesem de, Kuran’ın Türkçe mealini defalarca sindire sindire okudum.
 
Efkan Vural
 
 
(Devamı 28/04/2014 Pazartesi)


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder