SEVGİLİ EFKAN HOCAM NAÇİZANE FAKİRİNİZ HAKKINDAKİ Yazı dizisine ŞÖYLE DEVAM ETMİŞ... Allah razı olsun hocam... Bazen diyorum bunları ben mi yazmışım.
Bu yazılar bana Rabbimin ikramıdır.
Bendenizi kalem gibi kullanmakla şereflendiren Allah'a binlerce hamdolsun.
http://blog.milliyet.com.tr/her-seye-ragmen-yasamak-cok-guzel-14/Blog/?BlogNo=458761
Her şeye rağmen yaşamak çok güzel-14
Celal ÇELİK’in hayata dair, ahlaki, dini ve felsefi düşünce ve yorumlarını beğeniyle sunmaya devam ediyorum
Mutluluk
Mutlu olmak güzel bir araba/iş/eş demek değildir. Bunların hepsine sahip olsak bile gerçek mutluluk karşısındaki insanın gülmesine vesile olabilmektir.
Yeniden Bahar ve Ahiret Benzetmesi
Bahar, çocukluk gibidir. Baharın sonunda ağaçlar çiçek açar ve meyve verir. Yani o çocuk genç kız olur, gelinlik giyer ve çocuğu olur.
Yaz mevsimi gençliğe benzer. Sonbahar ihtiyarlık gibidir. Ve nihayet kış: ölüme benzer. Kışın kar, kefene benzer...
Kışın iskelet gibi olan ağaçlar, yeni gelen baharla yeniden dirilir. Allah bize bu yeniden dirilme ve sonraki hayatımızı her sene ispat ediyor ve düşünmemizi ve aklımızı kullanmamızı istiyor.... Ta ki ahirette yeniden dirilişimizde itiraz hakkımız kalmasın...
Bunları görüyoruz ama düşünmüyoruz hayret !
Allah imanımızı artırsın...
Yeterince şükretmiyoruz.
Şeytanın en büyük oyunu insanların şükretmemelerini sağlamaktır. Rabbimiz Kuran’da Şeytanın bu hilesini haber vererek bizi uyarıyor. Ama yine de bu uyarıyı unutup aldanıyoruz.
Halbuki her an Allah’a şükür için “Elhamdülillah” demeliyiz. Nasılsın denildiğinde iyiyim hamdolsun demeliyiz. Diyoruz demesine de kalpten şükür hisleriyle dolmuyoruz. Öyle bir gafletteyiz ki sahip olduğumuz şeyleri düşünmüyoruz.
Yürümenin ne büyük bir mucize ve nimet olduğunu ve her an şükretmeniz gerektiğini en iyi biz engelliler biliriz. Bazen bakıyorum insanların nasıl yürüdüklerine şaşırıyorum. Önce bir ayağını kaldırıp öne atıyor. Ağırlık öbür ayağına biniyor. Dengeyi bozmadan böyle devam ediyor.
Hele bazen maçlarda saygı duruşunu izliyorum. İnsan kıpırdamadan dimdik ayakta duruyor. Acaba bir sopayı dimdik ayakta durdurmak için kaç dayanağa ihtiyaç olurdu. İnsanın ağaç gibi yeraltında kökleri yok. Ey yürüyebilen insanlar her ayağa kalktığınızda şükredin.
Ama bu mucizeye şükretmeyi Melun Şeytan bize unutturuyor. Çünkü bir şey sürekli olunca alışıyoruz ve böylece gaflete dalıp şükretmiyoruz. Hergün yediğimiz ekmeğin değerini ramazanda anlıyoruz. Aslında Rabbimizin orucu emretmesinin bir hikmeti de nimetlerin kıymetini anlamamızdır.
Sahip olduğumuz nimetlerin değerini anlayıp şükretmemizin bir yolu da hastane ziyaretidir. Ben emekli olduğumdan beri, pek çok kez hastanede yattım. Hastanede öyle hastalar gördüm ki halime şükrettim. Belki de bazıları da beni tekerlekli sandalyede görünce şükretmişlerdir.
Şikayete hakkımız yok. Bizim sahip olduklarımızı hayallerinde yaşatan nice insanlar vardır... Gözlerimin görmesine, konuşmaya ve müzik dinlemenin şükrünü nasıl yapsam?
Ben yürüyemediğim için üzülürken annesinin yüzünü görmeyi ve sesini duymayı hayal kuran binlerce genç var.
Halimize şükür …
Efkan Vural
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder