25 Eylül 2017 Pazartesi

Kalb Temizliği; Kalb-i Selim-1

Kalb Temizliği; Kalb-i Selim-1

İslam'da kalbin ne kadar merkezi bir mahiyeti bulunduğunu Rasulullah (s.a.) Efendimizin çok bilinen şu hadis-i şerifi çok net olarak bildirir. Şöyle buyurur Rasulullah:


أَلاَ وإِنَّ في الجسَدِ مُضغَةً إذا صلَحَت صَلَحَ الجسَدُ كُلُّهُ ، وَإِذا فَسَدَتْ فَسدَ الجَسَدُ كُلُّهُ : أَلاَ وَهِي القَلْبُ

“Şunu iyi bilin ki, insan vücudunda küçücük bir et parçası vardır. Eğer bu et parçası iyi olursa, bütün vücut iyi olur. Eğer o bozulursa, bütün vücut bozulur. İşte bu et parçası kalbdir.”[1]
 

Kalbin merkezi bir mahiyeti vardır,  çünkü Müslümanlık çerçevesinde yapılan her davranışın muhteva değerlendirmesi kalble ilgilidir.
 

Rasulullah (s.a.)'ın bildirdiğine göre
إنَّما الأَعمالُ بالنِّيَّات

 “Ameller – davranışlar niyetlere göredir”[2] ve niyetin oluştuğu yer kalbdir.
 

Davranışların makbul oluşu, içinde taşıdığı “ihlas” yani “sadece Allah'a has kılınması” iledir, “ihlas”ın vatan edindiği yer de kalbtir.
Rasulullah (s.a.)'ın bildirdiğine göre
إِنَّ الله لا يَنْظُرُ إِلى أَجْسامِكْم ، وَلا إِلى صُوَرِكُمْ ، وَلَكِنْ يَنْظُرُ إِلَى قُلُوبِكُمْ وَأَعمالِكُمْ

“Allah Teâlâ sizin bedenlerinize ve yüzlerinize değil, kalblerinize bakar.”[3] ,yani kalb nazargah-ı ilahidir.
 

Günah ve sevap gibi insan davranışlarının nitelik tayininde sanki kalbte gizli bir miyar vardır. Çünkü Rasulullah bildirir ki,
وَالإِثمُ ما حاكَ في نفْسِكَ ، وكَرِهْتَ أَنْ يَطَّلَعَ عَلَيْهِ النَّاسُ

“Günah ise kalbini tırmalayıp durduğu halde insanların bilmesini istemediğin şeydir.”[4], buna karşılık
البِرُّ : ما اطْمَأَنَّتْ إِلَيْهِ النَّفْسُ ، واطْمَأَنَّ إِلَيْهِ القَلْبُ

 “İyilik, nefsin uygun gördüğü ve yapılmasını kalbin onayladığı şeydir.”[5]
 

Peygamber Efendimiz, mübarek parmaklarıyla sahabiden Vabisa'nın göğsüne vurarak ısrarla
اسْتَفْتِ قَلْبَكَ

“Gönlüne sor, kalbine danış” der. Ayrıca bizzat kendi göğsüne işaret ederek
التَّقْوَى هَهُنَا، التَّقْوَى هَهُنَا، التّقْوَى هَهُنَا،

 “Takva işte şuradadır”[6] buyurur. 

Bütün bunlardan yola çıkarak İslam akaidi, “Amentü”nün ancak “kalbi tasdik”le gerçeklik kazanacağına hükmeder.
 

Müslümanlığımız açısından böylesine hayati fonksiyonu bulunan ve mahiyeti gereği  evrilip çevrilebilen kalbin kazanacağı vasıf, onu insana bahşeden kudret tarafından en ince ayrıntılarına kadar tayin edilmiştir.
“Padişah girmez saraya hane mamur olmadan” denilmiştir.
Öğleyse, “Allah'ın nazar kılacağı bir dünya...” nın nasıl olması gerekir?
 

Sırf “Allah'ın nazar kılacağı bir dünya...”  niyetiyle yola çıkıp bir kalbi kıvam arasak, herhalde arı duru, pırıl- pırıl, tertemiz, pürüzsüz bir dünya arardık.
İşte kalple ilgili o kıvamın çerçevesi çiziliyor Rabbimizin Kitabında... Önce olmaması gerekenler:
 

      Kararmış olmasın!
 

      Hastalıklı olmasın!
 

      Katılaşmış olmasın!
 

      Kılıflara bürünmüş olmasın!
 

      Kilitli olmasın!
 

      Mühürlü olmasın! Yani nifak, küfür ve inkar içinde olmasın!
Peki, nasıl olsun?
 

      Kuş kalbi gibi yufka bir kalb olsun!
      Allah adı anılınca ürperen bir kalb olsun!
      Mütevazı olsun!
      Selim olsun!
      Mutmain olsun! Yani mü'min kalbi olsun.[7]
 

Rabbin huzuruna giderken
اِلاَّ مَنْ اَتَى اللهَ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ

“Ancak Allah’a küfür ve şirkten temizlenmiş bir kalple gelenler kurtulurlar”[8] YaniSelim bir kalble gitmek gerekiyor. Öyle isteniyor, orada onun geçerli olduğu bildiriliyor.
 

Selim bir kalb, arınmış, temiz bir kalb, huzura, doyuma ulaşmış, ihtiyaçlardan - çırpıntılardan kurtulmuş bir kalb...
 

Tüm bunlar, aynı kıvam ölçüsünü işaretleyen emek verilmiş kalblerdir.
 

Allah'ın kitabı, bir yandan “nefsin tezkiyesi”nden, diğer yandan “kalbin kirlenmesi” ve “tasfiyesi - arındırılması”ndan bahsederek, insanın önüne sürekli bir cehd - mücadele alanı, sürekli bir şahsiyeti inşa misyonu koyuyor.
قَدْ اَفْلَحَ مَنْ تَزَكَّى

“Muhakkak temizlenen felah buldu, kurtuluşa erdi.”[9]
قَدْ اَفْلَحَ مَنْ زَكَّيهَا

 “O nefsi temizleyen kimse gerçek kurtuluşu buldu.”[10]
 

Rabbin ölçülerinde kurtuluş kalb temizliğine bağlı iken, kirlenmenin akıbeti ise karanlık:
وَقَدْ خَابَ مَنْ دَسَّيهَا

“Onu korumayıp günahlarla alçaltarak gömen hileci kimseler ise gerçekten zarar edip hüsrana uğradı.”[11]
 

Kirlenme ve temizlik, her ikisi de manevi bir odak olan  kalb ve nefsin cidarları ile sınırlı bir hadise değil. Orada başlayıp orada bitmiyor.
 

Kalbde başlayan dışa, insanı hayat içinde var kılan davranışlara yansıyor, buna karşılık insanın davranışları da kalbin ve nefsin deruni kıvamını tayin ediyor.
 

Kirlenme bir sonuç, temizleme de bu sonucu yok etme iradesinin gerçekleşmesi...
 

Rasulullah Efendimiz (s.a.) kirlenme ameliyesinin gelişmesini şöyle koyuyor insanın önüne.
إنَّ الْعَبْدَ إذَا أخْطَأ خَطِيئَةً نُكِتَتْ في قَلْبِهِ نَكْتَةٌ. فَإذَا هُوَ نَزَعَ وَاسْتَغْفَرَ وَتَابَ صُقِلَ قَلْبُهُ، وَإنْ عَادَ زِيدَ فيهَا حَتَّى تَعْلُوَ قَلْبَهُ. وَهُوَ الرَّانُ الذِى ذَكَرَ اللّهُ تَعَالىكَلاَّ بَلْ رَانَ عَلَى قُلُوبِهِمْ مَا كَانُوا يَكْسِبُونَ

“Mü'min bir günah işlediği zaman kalbinde siyah bir nokta meydana gelir. Eğer o günahı hemen bırakıp tövbe ve istiğfar ederse, kalbi eski parlaklığına kavuşur. Günah işlemeye devam ederse, siyah noktalar gittikçe çoğalır ve kalbini büsbütün kaplar. Bu siyah noktalar, Allah Teala'nın 'Hayır hayır, onların işlediği günahlar kalplerini paslandırıp körletmiştir.'(Mutaffifin, 14) diye belirttiği pastır.” [12]
 

Günahlar, insanın kural dışı davranışlarından oluşuyor. Kuralı Allah Teala belirliyor. “Hududullah – Allah'ın belirlediği sınırlar” aşılınca günah vadisine giriliyor. Ve her günahın kalbe kara – kir halinde bir yansıması var. İnsan günah işledikçe kalbte kir yoğunlaşması oluşuyor. Sonunda kalb istila ediliyor.
 

Demek ki günahlar içinde yüzerken, kalbin temiz kalması zorlaşıyor. Temiz olmayan bir kalble de, uzun vadede davranışlarda güzelliği sürdürme imkanı bulunmuyor.

12-Ibn Mace, Zühd, 29

YAZAR: Kadir Hatipoglu

BU YAZI AŞAĞIDAKİ SİTEDEN ALINMIŞTIR:

http://www.islamdahayat.com/news.php?readmore=451
 

[1] Buhari, Iman 39, Müslim, Müsakat, 107, 108

 [2] Buhârî, Bed’ü’l-vahy 1, Îmân 41

 [3] Müslim, Birr 33. Ayrıca bk. İbni Mâce, Zühd 9

 [4] Müslim, Birr 14, 15. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 52

 [5] Ahmed b, Hanbel, Müsned, IV, 227-228

 [6] Müslim, Birr, 32

 [7]Kalbin farklı nitelikleri için bkz. Kalbi Hayat, Dr. Adem Ergül, Erkam Yay.

 [8] Şuara Suresi, 89

 [9] A'la Suresi, 14

 [10] Şems suresi, 9

 [11] Şems Suresi, 10

  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder