7 Eylül 2017 Perşembe

İslam’ın Temeli Kelime-İ Şehadet

İslam’ın Temeli Kelime-İ Şehadet
 
شْهَدُ اَنْ لاَ اِلهَ اِلاَّ اللهُ وَاَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ
 
Kelime i Şehadet Arapça bir ifade olup tevhidi ve Hz Muhammed’in (sav) peygamberliğini ifade etmektedir. ‘Şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur ve yine şehadet ederim ki Hz Muhammed O’nun kulu ve elçisidir.’ anlamına gelmektedir.
 
Kelime i şehadet ile insan İslamiyet’i kabul etmiş olmaktadır. Bu doğrultuda ise Kur’an’ı bütünüyle benimsemiş,  Allah’ın Peygamberimize bildirmiş olduğu ve Onun insanlara tebliğ ettiği her şeyi tamamen kabul etmiş olmaktadır.
 
İslam Dinine giriş sözleşmesi olarak kabul edeceğimiz kelime-i şehadetle bir insan birtakım maddi manevi taahhütte bulunmuş olmakta bazı sorumluluklar üstlenmiş olmaktadır. Aynı zamanda bu sözleşme ile Müslümana, Müslüman olmanın ve İslam toplumunun bir üyesi olmanın kazanımlarını sağlamış olmaktadır. Bunların da ötesinde kişi kelime i şehadet ile imanın tadını tatmıştır. Mehmet Akif’in şiirinde ifade ettiği gibi;
 
İmandır o cevher ki ilahi ne büyüktür.
İmansız olan paslı yürek sinede yüktür.
 
İman sahibi olmak kişinin sahip olduğu en büyük kazanımlardandır. İman kişinin iç dünyasının aydınlanmasında huzura ermesine bir vesiledir. İmanın vermiş olduğu bu huzur insanı öyle bir konuma getirir ki; o imanın nuruyla kişi günahlardan ve kötülüklerden uzak durma iradesini gösterir.
 
Kuran-ı Kerim’de Allah Teala:
اَلَمْ تَرَ كَيْفَ ضَرَبَ اللّٰهُ مَثَلًا كَلِمَةً طَيِّبَةً كَشَجَرَةٍ طَيِّبَةٍ اَصْلُهَا ثَابِتٌ وَفَرْعُهَا فِي السَّمَآءِۙ ﴿24﴾ تُؤْت۪يٓ اُكُلَهَا كُلَّ ح۪ينٍ بِاِذْنِ رَبِّهَاۜ وَيَضْرِبُ اللّٰهُ الْاَمْثَالَ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ ﴿25﴾ وَمَثَلُ كَلِمَةٍ خَب۪يثَةٍ كَشَجَرَةٍ خَب۪يثَةٍۨ اجْتُثَّتْ مِنْ فَوْقِ الْاَرْضِ مَا لَهَا مِنْ قَرَارٍ ﴿26﴾
 
 
“Görmedin mi? Allah nasıl bir misal verdi. Güzel bir söz, kökü (yerde) sabit, dalları gökte olan güzel bir ağaç gibidir. (O ağaç) Rabbinin izniyle her zaman meyve verir. Öğüt alsınlar diye Allah insanlara böyle misaller verir. Kötü sözün durumu da, yerden koparılmış, kökü olmayan kötü bir ağaca benzer.”[1]  buyurmaktadır.
 
Kelime i Şehadet bu ayette ifade edilen ‘güzel söz’e benzetilebilir. Bu noktada imanın insan hayatına olan kazanımlarını kökleri güçlü herhangi bir olumsuz rüzgârdan, fırtınadan etkilenmeyen; dalları ise gökte olan ve meyve veren bir ağaç misalinde görebiliriz.  Böyle bir iman Müslümanı şeytanın vesveselerine karşı koruduğu gibi Allah’ın emirlerini yapmakta da motive edici bir durum arz edecektir.
 
Güçlü bir imana sahip olan Müslüman dinini doğru bir şekilde öğrenme çabası içerisinde olacaktır. Bu da ibadetler ve ahlak ile imanının güçlenmesine vesile olacaktır. Aksi halde iman ettikten sonra imanın gereklerini yerine getirmemek çelişki olur. Çelişkili bir hayat ise huzurdan mahrumdur. Huzurlu bir hayat için çelişkilerden kurtulmak gerekmektedir.
 
Değerli müminler,
       
Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz, ihlâsla söylenmiş bir kelime-i şehâdet’in, âhirette mü’minin terazisinin sağ kefesini nasıl yükselteceğini şöyle anlatmışlardır:
 
        “Aziz ve Celil Allah Teâlâ kıyamet günü, ümmetimden bir adamı halkın içerisinden alır ve onun için doksan dokuz adet büyük defter açar. Her defter, gözün alabildiği kadar büyüktür. Allah Teâlâ adama sorar:
 
         — Bu defterlerde yazılı olanları inkâr ediyor musun? Muhafız kâtiplerim (olmadık şeyler yazarak sana) zulmetmişler mi?
 
         Kul:
 
         — Hayır, ey Rabbim, (hepsi doğrudur!) der.
 
         Allah Teâlâ sorar:
 
         —Bunları işlemenden dolayı açıklamak istediğin) bir özrün var mı?
 
         Kul:
         —Beyan edecek bir özrüm yok, ey Rabbim, der.
 
         Aziz ve Celil olan Allah Teâlâ:
         — Evet, senin bizim yanımızda (büyük ve makbul) bir de hasenen (iyiliğin) var. Biz bugün sana zulmetmeyeceğiz! Buyurur. Hemen bir kağıt çıkarılır. Üzerinde, 
 
شْهَدُ اَنْ لاَ اِلهَ اِلاَّ اللهُ وَاَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُه
Yazılıdır. Sonra Allah Teâlâ buyurur:
 
         - Ağırlığını (yani ibadetlerini ve salih amellerini) hazırla!
 
         Kul sorar:
         - Ey Rabb’im! Bu defterlerin yanındaki şu kart da ne?
 
         Allah Teâlâ ona (tekrar):
         - Sana zulmedilmeyecektir! buyurur.
 
         Hemen defterler mîzânın bir kefesine konulur, kağıt da diğer kefesine… Tartılırlar. Neticede defterler hafif kalır, kağıt ağır basar. Esasen Allah’ın ismi yanında hiçbir şey ağır olamaz!” [2] Hadisten de öğrendiğimiz üzere kelime i şehadeti söyleyen ve bunun gereklerini hem ibadet hem ahlak boyutuyla hayatına aktaran bir Müslümanın ahirette mahzun olmayacağını görmekteyiz. Çünkü kelime i şehadet getirmenin sorumluluğunun bilincinde olan kimse Kuran’da şu ayetle ifadesini bulmaktadır:
 
“Rabbinden sana indirilenin gerçek olduğunu bilen kimse, (onu bilemeyen) kör gibi olur mu? (Bunu) ancak akıl sahipleri anlar. Onlar, Allah’a verdikleri sözü yerine getiren ve sözleşmeyi bozmayanlardır. Onlar, Allah’ın riâyet edilmesini emrettiği haklara riâyet eden, Rablerine saygı besleyen ve kötü hesaptan korkanlardır. Onlar, Rablerinin rızasına ermek için sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli olarak ve açıktan Allah için harcayan ve kötülüğü iyilikle ortadan kaldıranlardır. İşte bunlar için dünya yurdunun iyi sonucu vardır. Bu sonuç da Adn cennetleridir. Atalarından, eşlerinden ve çocuklarından iyi olanlarla beraber oraya girerler. Melekler de her bir kapıdan yanlarına girerler (ve şöyle derler): ‘Sabretmenize karşılık selam sizlere. Dünya yurdunun sonucu (olan cennet) ne güzeldir!’ Allah’a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden sonra bozanlar, Allah’ın korunmasını emrettiği şeyleri (akrabalık bağlarını) koparanlar ve yeryüzünde fesat çıkaranlar var ya; işte lânet onlara, yurdun kötüsü (cehennem) de onlaradır.” [3]
 
Dolayısıyla bir Müslümanın her hareketinin her davranışının Allah’ın rızasına uygun olması gerekmektedir. Böyle olduğu zaman ise yaptığı her meşru Allah katında ibadet hükmünde karşılık bulacaktır.
 
Hz Peygamber (sav) şöyle buyurdular: “Bir kul İslam’a girer ve bunda samimi olursa daha önce yaptığı bütün hayırları Allah lehinde yazar, işlemiş olduğu bütün şerleri de affeder. Müslüman olduktan sonra da yaptıkları şu şekilde muamele görür: Yaptığı her hayır için en az on misli olmak üzere yedi yüz misline kadar sevap yazılır. İşlediği her bir şer için de –Allah affetmediği taktirde- bir günah yazılır.”[4]
 
Sonuç olarak Kelime i şehadet İslam’ı bir bütün olarak kabullenme ve yaşama sözleşmesidir. Bu sözleşmeyi yapan kişi bir taraftan maddi ve manevi pek çok kazanımlar elde ederken diğer taraftan da kişisel ve toplumsal olarak bir takım sorumluluklar üstlenmiş olmaktadır. Müslümandan beklenen de bu sözleşmenin gereklerini yerine getirmesi ve dünyada ahiret yurdu cenneti kazanmaya çalışmasıdır.

 

[1] İbrahim: 14/24-26.
[2] Tirmizî, İman, 17, 2641.
[3] Ra’d, 13/ 19-25.
[4] Buhari, İman: 31; Nesai, İman: 10.
 
 
 
BU YAZI AŞAĞIDAKİ SİTEDEN ALINMIŞTIR:
 

--


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder