Şimdi Dînin Allah’a has kılınmasını, yine Kur’an çerçevesinde biraz daha açıklığa kavuşturalım. Bunun için Zümer suresinin ilk üç ayetine yeniden dönmemiz gerekmektedir:
تَنْزِيلُ الْكِتَابِ مِنَ اللهِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
"Bu kitabın indirilmesi, Aziz ve hakim Allah katındandır."
اِنَّآ اَنْزَلْنَآ اِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ فَاعْبُدِ اللهَ مُخْلِصًا لَهُ الدِّينَ
"Elbette Kitab’ı sana hak olarak indirdik. Öyleyse sen de, dîni O’na has kılarak yalnızca Allah’a ibadet et."
اَلاَ لِلَّهِ الدِّينُ الْخَالِصُ وَالَّذِينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِهِ اَوْلِيَآءَ مَا نَعْبُدُهُمْ اِلاَّ لِيُقَرِّبُونَآ اِلَى اللهِ زُلْفَى اِنَّ اللهَ يَحْكُمُ بَيْنَهُمْ فِى مَا هُمْ فِيهِ يَخْتَلِفُونَ اِنَّ اللهَ لاَ يَهْدِى مَنْ هُوَ كَاذِبٌ كَفَّارٌ
"Bilmez misin, gerçek din (ed-Dînü’l-Halis) Allah’ındır. Allah’ın dışında birtakım dostlar (evliya) edinenler ise, ‘onlara, yalnızca bizi Allah’a yaklaştırsınlar diye tapıyoruz’ (kanısındadırlar). Oysa Allah, ihtilafta oldukları bu konularda aralarında hüküm verecektir. Elbette Allah, yalancı kafiri hidayete erdirmez."[4]
İkinci ayet, ‘Dîni Allah’a has kılma’ kavramını tefsir etmektedir. Çünkü, "Dîni O’na has kılarak yalnızca Allah’a ibadet et." buyrulmaktadır. Yani çok net olarak anlaşılmaktadır ki, ‘Dîni Allah’a has kılmak’, ibadeti sadece Allah’a tahsis etmek demektir. Tıpkı Fatiha suresinde اِيَّاكَ نَعْبُدُ
"Sadece Sana ibadet ederiz" buyrulduğu gibi.
Şimdi anlaşılmaktadır ki, ‘dîni Allah’a has kılmak’, tevhid demektir. Allah’ı birlemek, uluhiyyeti, rububiyyeti, din koyma yetkisini, hükmetme yetkisini sadece ve sadece Allah’a tanımak demektir.
Dîni Allah’a has kılmayanların hep ‘iyi niyetli’ oldukları gözden kaçırılmamalıdır. Çünkü Zümer suresinin üçüncü ayeti bunların, "bizi Allah’a daha da yaklaştırmaları için" gerekçelerine yer vermektedir. Bu gerçekten bir ‘iyi niyet’tir! Bakınız, niyetleri Allah’ı inkar etmek, Allah’ı yok saymak, Allah’a sövmek gibi bir amaca yönelik değildir. Allah’a daha yakın olmayı istemeleri oldukça masum, dindarâne değil midir? Hayır, değildir. Çünkü Allah’ın böyle aracılar edinmediğini bilmeleri gerekmektedir. Çünkü bunu Allah bildirmektedir.
İşte buradan anlaşılan odur ki, ‘dîni Allah’a has kılma’nın birinci şartı Allah’ın dışında hiçbir ilah edinmemektir. Allah’ın dışındaki bütün tanrısal nitelikli değerleri, Allah’ın rızası önüne geçmeye elverişli bütün hedefleri, faaliyetleri, araç ve amaçları, insan türünden ilahlaştırmaları terk etmektir. Aksi taktirde din Allah’a has kılınmamış olmaktadır. Dîn’e başka varlıklar ortak kılınmaktadır. Allah’ın yetkisi, otoritesi, uluhiyyeti ve rububiyyeti paylaştırılmış olmaktadır.
Zümer suresinin İlk üç ayetinde Peygamber’e dîni Allah’a has kılma emrini ileten bu surenin 11-15. ayetleri bu emre Peygamber’in cevabı niteliğindedir:
قُلْ اِنِّى اُمِرْتُ اَنْ اَعْبُدَ اللهَ مُخْلِصًا لَهُ الدِّينَ
وَاُمِرْتُ لاَنْ اَكُونَ اَوَّلَ الْمُسْلِمِينَ
"De ki, ben Dînimi O’na has kılıcı olarak Allah’a ibadet etmekle emrolundum. Yine, Müslümanların ilki olmakla da emrolundum.
قُلْ اِنِّى اَخَافُ اِنْ عَصَيْتُ رَبِّى عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ
قُلِ اللهَ اَعْبُدُ مُخْلِصًا لَهُ دِينِى
فَاعْبُدُوا مَا شِئْتُمْ مِنْ دُونِهِ
De ki, eğer Rabbime isyan edersem, büyük günün azabından korkarım. De ki, dînimi O’na has kılıcı olarak ben Allah’a ibadet ederim. Siz de O’nun dışında dilediğinize ibadet edin."[5].
Kur’an, insanların akide haritasını o kadar berrak bir şekilde çizmektedir ki, müşriklerin yalnızca Allah’a davet edildikleri zaman inkar ettiklerini, ama Allah’a şirk koşulduğunda ise inandıklarını bildirmektedir.[6]. Hemen akabinden bize dönerek Kur’an buyurmaktadır ki:
فَادْعُوا اللهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ
"Haydi siz, kafirlerin hoşlarına gitmese de, dîni Allah’a has kılıcılar olarak sadece Allah’a dua edin!" [7].
(Devam edecek)
..............................
[4] 39/Zümer, 1-3
[5] 39/Zümer, 11-15
[6] 40/Mü’min, 12
[7] 40/ Mü’min, 14
YAZAR: Kadir Hatipoglu -
BU YAZI AŞAĞIDAKİ SİTEDEN ALINMIŞTIR:
http://www.islamdahayat.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder