16 Eylül 2017 Cumartesi

Allah-ı Tanımak ve Allah'a İman-1

Allah-ı Tanımak ve Allah'a İman-1
 
 
Bu haftaki sohbetimizi bizleri hiç yoktan yaratan, eşi, ortağı, dengi olmayan, doğmamış ve doğrulmamış olan Allah’ımızı tanımaya ayırmak istiyorum
 
O Allah ki; tüm kainatı emrimize amade kılmış, sanki bütün canlıları insanoğlunun hizmetkarı yaratmıştır Tüm bu nimetlerine karşılık ise bizden istediği iki şey var Birisi tüm bunlara bakarak Kendisini tanımamız, ikincisi, O’na hiçbir şeyi ortak koşmadan ibadet etmemiz.
 
Bize Allah’ı en iyi yine Allah tanıtabilir Bu bakımdan Kuranı Kerim’e dönüyor ve Ona kulak veriyoruz.
خَلَقَ السَّمَوَاتِ وَاْلاَرْضَ بِالْحَقِّ
 
 “Allah gökleri ve yeri hak ile yarattı” (39- Zümer /5)
اَللهُ خَالِقُ كُلِّ شَىْءٍ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَىْءٍ وَكِيلٌ
 
 “Allah her şeyin yaratıcısıdır…….” (39- Zümer /62)
اَلَّذِينَ كَفَرُوا وَصَدُّوا عَنْ سَبِيلِ اللهِ زِدْنَاهُمْ عَذَابًا فَوْقَ الْعَذَابِ بِمَا كَانُوا يُفْسِدُونَ
 
“Allah’a inandıkları halde insanları Allah’ın yolundan çevirenlere iki kat azap edilecektir” (16-Nahl/88)
وَمَنْ يَتَوَكَّلْ عَلَى اللهِ فَهُوَ حَسْبُهُ
 
“Allah’a güvenene Allah yeter”(65-Talak/3).
 
Allah’tan başkasını yalnız O’na tahsis edilmesi gereken bir sevgiyle sevmek, sadece yaratana verilecek sevgiyi yaratılana vermek olur ki bu sevgide şirktir. Kulunu çok seven Allah ondan bu sevginin karşılığını beklemektedir. Kul bu sevgiye karşılık ibadet, taat ve hasenatla Allah’a yöneleceği yerde O’ndan başka şeylere yönelirse, Allah sevgisini onun üzerinden çeker. Evet, aklı başında bir insan, Allah’ın azabı ve gazabından daha çok, sevmemesinden korkmalı. Çünkü O’nun sevmemesi azapların en korkuncu, kayıpların en büyüğüdür. Allah’tan umma ve korkma hali bulunmayan bir kimse iman etmiş olmaz. Keza Allah’tan başka bir kimseye sevabını umarak ve gazabından korkarak itaat eden kimse ona ibadet etmiş sayılır.
وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَتَّخِذُ مِنْ دُونِ اللهِ اَنْدَادًا يُحِبُّونَهُمْ كَحُبِّ اللهِ وَالَّذِينَ اَمَنُوآ اَشَدُّ حُبًّا لِلَّهِ وَلَوْ يَرَى الَّذِينَ ظَلَمُوآ اِذْ يَرَوْنَ الْعَذَابَ اَنَّ الْقُوَّةَ لِلَّهِ جَمِيعًا وَاَنَّ اللهَ شَدِيدُ الْعَذَابِ
 
“İnsanlardan kimi Allah’tan başka eşler tutar Allah’ı sever gibi onları severler”(2/165))
 
Sevgi, korku ve ümit üçü birden yalnız Allah için duyulur. Eğer bu üç his Allah’tan başkası için de duyulmuşsa, o şey Allah’a eş koşulmuş demektir )
وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لاَ يَحْتَسِبُ
 
 Allah’tan korkana Allah çıkış yeri yaratır ve onu ” ummadığı yerden rızıklandırır”.
وَمَنْ يَتَّقِ اللهَ يَجْعَلْ لَهُ مِنْ اَمْرِهِ يُسْرًا
 
“Allah’tan korkana Allah işinde kolaylık sağlar”
وَمَنْ يَتَّقِ اللهَ يُكَفِّرْ عَنْهُ سَيِّئَاتِهِ وَيُعْظِمْ لَهُ اَجْرًا
 
“Allah’tan korkanın Allah kötülüklerini örter ve ona büyük mükafat verir”(65/ Talâk 3-4-5)
 
Gerçekte insanların çoğu bir halifeyi, bir alimi, bir şeyhi yada bir idareciyi öylesine severler ki onu Allah’a eş koşarlar Her ne kadar o kimseyi Allah için sevdiğini iddia etse de işin aslı budur Her kim Resulden başkasını, Allah’ın ve Resulünün emirlerine ters olduğunu bile bile her emrettiği ve yasakladığı konuda itaat edilmesi gerekli birisi olarak bellerse, işte o kimseyi Allah’a ortak koşmuştur.
 
İçinde bulunduğumuz şu zamanda insanların bir bölümü yüce Allah’ın varlığını inkar etmeyen fakat O’nu yeryüzü egemenliğinden azlederek yalnız göklerdeki egemenliğini onaylayan böylece hayat düzeninde O’nun şeriatini uygulamayan ve insan hayatı için değişmez olduğunu buyurduğu değerleri geçerli saymayan havralarda, kiliselerde ve mescitlerde ibadet etmeyi insanlara serbest görürken; sosyal hayatta Allah’ın şeriatinin hükmetmesini istemeyi yasaklayan bir zihniyete sahiptirler Bu insanlar böylece Allah’ın yeryüzü üzerindeki hakimiyetini ya inkar etmekte veya askıya almaktadır.
وَهُوَ الَّذِى فِى السَّمَآءِ اِلَهٌ وَفِى اْلاَرْضِ اِلَهٌ وَهُوَ الْحَكِيمُ الْعَلِيمُ
 
 “Allah gökte de ilahtır, yerde de ilahtır”(43-Zuhruf/84)
وَلاَ تَايْئَسُوا مِنْ رَوْحِ اللهِ اِنَّهُ لاَ يَايْئَسُ مِنْ رَوْحِ اللهِ اِلاَّ الْقَوْمُ الكَافِرُونَ
 
“Allah’ın lütfundan ümit kesmeyin. Doğrusu kâfirlerden başkası Allah’ın rahmetinden ümit kesmez” (12/Yusuf-87)
 
Allah teala kulunun sadece kendisine ümit bağlamasını istiyor. Ancak kulun sarılması gerekli bir takım yükümlülükleri yerine getirdikten sonra, Hastalanan bir kul doğal olarak doktora görünecek, ilaç kullanacak, gerekirse istirahat edecek Ancak iyileştikten sonra falanca doktor olmasaydı iyileşmem zordu gibi şifanın gerçek kaynağı olan Allah’ı geri plana iten bir düşünce imanı zora sokan bir düşüncedir.
 
Şu unutulmamalıdır ki, gerçekte şifayı yaratan Allah’tır, kulun aldığı tüm tedbirler ise birer vesiledir, sebep konumundadır. Sebepler asıl yapılıp Allah’a şirk koşulmamalıdır. Kişi Allah’a tevekkül etmesini bilince Allah’ın yardımı mutlaka gelecektir. Allah nedenleri zikrederek vesilelere itimad edilmemesini, Allah’tan başka bir kimseden bir şey umulmamasını emrediyor.
وَتَوَكَّلْ عَلَى اللهِ وَكَفَى بِاللهِ وَكِيلاً
 
 “Allah’a tevekkül et, vekil olarak Allah yeter”(33-Ahzap/3)
وَمَنْ يُسْلِمْ وَجْهَهُ اِلَى اللهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَى وَاِلَى اللهِ عَاقِبَةُ اْلاُمُورِ
 
“Kim bütün benliğiyle Allah’a teslim olur, iyilik ve güzelliği de huy edinirse, cidden o en sağlam kulpa yapışmıştır. Ve işlerin sonu Allah’a varıp dayanır.”(31-Lokman/22)
فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِنْ بِاللهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَى لاَ انْفِصَامَ لَهَا وَاللهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
 
“Tağutu inkar edip Allah’a inanan kimse kopmak bilmeyen sağlam kulpa yapışmıştır” (2/Bakara-256)
 
Allah’u teala bu ayette de açık bir şekilde ifade ettiği gibi iman etmeden önce tağutun reddedilmesini istiyor.
 
Tağut Allah’ın hükümlerine ters olarak yeni hükümler ortaya koyan her şeydir Bu bir insan olabileceği gibi şeytan da olabilir. Kişi tağutu inkar etmekle لااله   “Lâ ilâhe”nin manasını yerine getirir Ondan sonra da Allah’a iman etmelidir ki bu da  الاالله “İllallah”ın manasıdır
 
(Devam edecek)
 
 
BU YAZI AŞAĞIDAKİ SİTEDEN ALINMIŞTIR:
 

--



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder