Yaratılmışlar arasında hesabın görülmesi ve yargının sonuçlanmasına Allah’ın izin vermesiyle, bu konuda ilk hesaba çağrılacak olanlar peygamberlerdir. Peygamberlere, aldıkları görevin gereğini yapıp yapmadıkları, vazifelerini yerine getirip getirmedikleri sorulacaktır. Nitekim yüce Allah şöyle buyuruyor:
“Elbette kendilerine peygamber gönderilen kimseleri de, gönderilen peygamberleri de sorguya çekeceğiz.” (Araf, 7/6)
Peygamberler, biz, Rabbimizden aldığımız mesajları kendi kavimlerimize ilettik, ancak onlar bizi yalanladırlar –ki Allah zaten bu gerçeği bilmektedir- diye haber verdiklerinde, hemen ümmetler hesaba çekilmek üzere çağrılır. Bu konuda davet olunacak ilk ümmet de Peygamberimizin (as) ümmeti olacaktır. Yüce Allah şöyle buyuruyor:
“Rabbin hakkı için, mutlaka onların hepsini yaptıklarından dolayı sorguya çekeceğiz.” (Hicr, 15/92–93)
Mümin olan kişi inancını açıklayacak, inkârcı kâfir de inkârını, münafıkların da ikiyüzlülüğünü ortaya koyacaktır. İşte diğer ümmetler de bu şekilde hesaba çekileceklerdir. Allah katında Genel anlamdaki bu hesap görme ve arz olayından sonra bu defa insanların işledikleri ameller konusunda yapıp ettiklerinin tartışılması ve hesapların görülmesi için birer birer hesaba çekileceklerdir. Nitekim yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:
“Şüphesiz onların dönüşü sadece bizedir. Sonra onların sorguya çekilmesi de bize aittir.” (Ğaşiye, 88/25–26)
Ebu Hureyre’den (ra) Tirmizi rivayet ediyor, Ebu Hureyre demiş ki, Allah Resulü (as) şöyle buyurdu:
“Kıyamet gününde insanlar hesap görmek üzere üç defa huzura, mahkemeye çıkarılırlar. Bunlardan iki tanesi karşılıkla tartışma ve mazeretler ileri sürme gibi bahanelerle geçecektir. İşte bu sırada amel defterleri ellerde dağıtılır, kimisi defterini sağ tarafından alırken, kimisi de sol tarafından alacaklardır.”[1][1]
İşte ümmetler hesapları görülmek üzere böylece Allah’ın huzuruna arz olunurlar. İnsanların hesapları amelleri doğrultusunda oldukça farklı farklı olacaktır. Bunlardan kiminin hesabı gayet kolay geçecek, kiminin hesabı oldukça zor geçecek, kimisinin hesabı gizli olarak görülecek ve kimisinin de hesabı açıktan görülecektir. Kimisi Allah’ın dilemesiyle mağfiret olunacak, kimisi ise, Allah’ın dilemesiyle azap görecektir. Çünkü Allah her şeye kadirdir, her şeye gücü yetendir.
Kıyamet gününde ilk defa hesabı görülecek olan varlıklar hayvanlar arasında görülecektir. Onların hesaplarının bitiminden sonra, kendilerine “Toprak oluverin” denilecek ve onlar da hemen toprak olacaklardır. Kâfirler hayvanların bu durumunu gördüklerinde hayıflanarak: “Keşke biz de toprak oluverseydik” diyeceklerdir. Yani keşke bizler de insan değil de hayvanlar olsaydık, mutlaka biz de toprak olup kurtulurduk, anlamında söyleyecekler. Nitekim Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
“gün kişi önceden yaptıklarına bakacak ve inkârcı kişi: ‘Keşke toprak olsaydım!’ diyecektir.” (Nebe, 78/40)
Ebu Hureyre’den Müslim ve Tirmizi rivayet ediyor. Ebu Hureyre diyor ki; Allah Resulü (as) şöyle buyurdu:
“Kıyamet gününde mutlaka haklar hak sahiplerine ödenecektir. Öyle ki boynuzlu olan koyundan boynuzsuz koyunun hakkı, öcü alınacaktır.”[2][2]
Hayvanların kıyamet gününde diriltilmesi, mahşer yerine getirilmesindeki hikmet ve incelik bazı kimselere azap olsun içidir. Çünkü senin de bilip öğrendiğin gibi sahipleri onlardan gereken zekâtı vermemiştir. O hayvanları sahibinden haksız bir şekilde almıştır. Böylece bu hayvanları onların sırtına yükleyerek ve onlara taşıtarak mahşer yerine getirecektir. Yine de en iyisini yüce Allah bilir.
Kullar arasında ilk sorgulaması yapılacak olanlar, kan davasıdır. Buhari, Müslim ve başkaları İbn Mesud’dan (ra) rivayet ediyorlar. İbn Mesud demiş ki Allah Resulü (as) şöyle buyurdu:
“Kıyamet gününde insanlar arasında ilk başta bakılacak olan dava, kan davasıdır.”[3][3]
Öyle ki öldürülen kimse, kendisini öldürmüş olan kimsenin yakasına yapışarak der ki: “Rabbim! Beni öldüren bu adamdan hakkımı al.”
Kulun hesaba çekileceği amellerin ilki ve en başta geleni namazdır. Eğer namazını istenilen manada kılmış ve kabul edilmiş ise, gerçekten kurtulur ve felaha ulaşır. Eğer namazdan geçer not almaz ise, namazı da kabul edilmemişse, eli boş döner ve hüsrana uğrar.
Tirmizi ve Nesai Ebu Hureyre’den (ra) rivayet ediyorlar. Ebu Hureyre diyor ki Allah Resulünden (as) şöyle buyururken işittim:
“Kıyamet gününde kulun ameli bakımından hesaba çekileceği ilk ameli nanmazıdır. Eğer namazını tüm esaslarına göre kılıp eda etmişse, felah bulur ve kurtuluşa erer. Eğer namazını gereği gibi yerine getirmemişse, kılmamışsa, geçer not almamışsa, boşa çıkar ve hüsrana uğrar. Eğer farz namazlarından bir eksikliği varsa, rahmet ve bereketi bol olan yüce Allah buyurur ki: ‘Hele bir araştırın bakalım, bu kulumun hiç nafile namazı yok mudur? Böylece bulunan nafile namazı ile eksiği tamamlanır. Daha sonra diğer amellere gelir. Şüphesiz Allah kulunu hesaba çeker ve ona dört şeyden hesap sorar; Ömründen, ilminden, malından ve bedeninden dolayı hesaba çeker.”[4][4]
Tirmizi Ebu Berze’den (ra) rivayet ediyor. Ebu Berze diyor ki:
“Allah Resulü (as) şöyle buyurdu: “Kıyamet gününde kul, dört şeyden hesaba çekilmedikçe hesap yerinden ayrılamaz. Ömrünü nerelerde çürüttü, diye ömründen, ne gibi bir işledi, diye amelinden, nereden kazandı ve nereye harcadı diye malından ve bedeninin nerelerde çürüttü, diye bedeninden sorguya çekilecektir.”[5][5]
Allah her kuluna bu dört şeyi soracak ve onları bundan dolayı yargılayacaktır.
Ey kardeşim! Bir düşün hele. Kıyamet gününde bekleme yerinde Allah’ın huzurunda hesap vermektesin. Rabbin sana ömründen, hayatından soru sormaktadır. Şu anda her geçen dakika ve saniyeler senin aleyhinde geçip gitmektedir ve sen bu ömürden ötürü sorgulanacaksın. Bunu bir düşün! Sen bu ömrünü Allah’a itaat yolunda mı geçirdin, yoksa ona isyan ile mi?
Allah’ın san öğrettiği ilimden ve bilgiden ötürü de hesaba çekileceksin, kısaca dinin ve dünyan ile alakalı olarak her ne öğrendiysen bütün bunlardan hesaba çekileceksin. Çünkü tüm bu öğrendiklerin ilim adı altında değerlendirilecektir. Acaba sen öğrendiklerinin gereğini olumlu manada yerine getirdin mi, yoksa olumsuz manada mı uyguladın, ilminle amel ettin mi, etmedin mi?
Toplayıp biriktirdiğin ve sonra da harcadığın malından da hesaba çekileceksin. Sen bu malı nereden kazandın, helal olarak mı kazandın, yoksa haramdan mı elde ettin? Bunu nerelere harcadın, Allah yolunda mı, yoksa Allah’a isyan yolunda mı? Kısaca kazandığın her bir kuruş ve her bir paranın hesabını vereceksin, bunlardan ötürü sorgulanacaksın. Bu kazancının kaynağı ne idi ve nelere harcandın, diye sorulacaktır.
Sonra bedeninden, Allah’ın sana bahşeylediği göz, kulak, konuşma ve akıl gibi duyu organlarından ve benzeri şeylerden sorgulanacaktır. Yani bu şeyleri Allah’ın rızasını kazanma yolunda mı, yoksa Allah’a masiyet uğrunda mı çürüttü, diye sorulacaktır.
O halde sorulara cevap hazırla! Çünkü seni hesaba çeken zat, her şeyi biliyor, görüp gözetliyor. Hesaba çekecek olan o yüce zat, her şeyden haberdardır. Ona hiçbir gizli şey asla gizli kalmaz. Allah gözlerin haince bakışını da bilir, sinelerde saklı ve gizli olarak tutulanı da bilir.
[1][1] Tirmizi, Sıfatul Kıyame, h:2425
[2][2] Müslim, Birr ve Sıla, h:2582
[3][3] Buhari, Rikak, 8/138
[4][4] Nesai, Salât, 466; Tirmizi, Salât, 413. Tirmizi bu hadis Hasen gariptir, demiştir.
[5][5] Tirmizi, Kıyamet, h: 217. Tirmizi, bu hadis Hasen, sahihtir, demiştir.
BU YAZI AŞAĞIDAKİ SİTEDEN ALINMIŞTIR:
--
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder