Lokman Hekim’in kim olduğunu, Lokman Hekim ile ilgili ayetleri ve hadisleri, Lokman Hekim’in hikmetli sözlerini yazımızda bulabilirsiniz.
Lokman kelimesinin İbrânîce veya Süryânîce olduğu belirtilmektedir (Fîrûzâbâdî, VI, 90; Âlûsî, XXI, 82). Kur’an’da Hazreti Lokman’la ilgili bilgiler, aynı adı taşıyan sûrede onun iki defa ismen zikredilmesinden ve oğluna verdiği bazı öğütlerin naklinden ibaretti. (Lokmân 31/12-19).
LOKMAN HEKÎM KİMDİR?
Hikmetli nasihatleriyle destanlaşan Hazret-i Lokman -aleyhisselâm-, zâhirî ve bâtınî hekimlerin pîridir. Rivâyetlere göre Eyyûb -aleyhisselâm- ile akrabâdır ve pek çok peygamberin hizmetinde bulunmuştur.
Buna karşılık Câhiliye şiirinde ve kısas-ı enbiyâ başta olmak üzere bazı İslâmî kaynaklarda Lokman’a dair çeşitli rivayetler yer almakta ve bu rivayetlerdeki bilgilerin aynı adı taşıyan veya benzer niteliklere sahip farklı kişilere ait olduğu ve bunların birbirine karıştırıldığı ifade edilmektedir.
Gerçekte biri Kur’an’da zikredilen ve kendisine hikmet verilmesi sebebiyle Lokmânü’l-hakîm (Lokman Hekim) diye mâruf olan, diğeri ise Arap şiirinde Lokmân b. Âd olarak geçen iki kişinin mevcudiyeti yanında (Cevâd Ali, I, 316-317) zaman içinde muhtelif kişilere ait çeşitli özellikler de bu isim etrafında toplanmıştır.
İslâm’dan önce Araplar arasında uzun ömrü, bilgeliği ve darbımeselleriyle temayüz eden Lokman, Câhiliye dönemi şiirlerinde Hz. Hûd’un kavmine adını veren Âd’a nisbetle Lokmân b. Âd olarak geçmekte, ancak İslâmî kaynaklarda bu zatın Kur’an’da zikredilen Lokman olmadığı belirtilmektedir (Câhiz, I, 126; Fîrûzâbâdî, VI, 90). Hz. Lokman’ın Kur’an’da örnek bir şahsiyet olarak takdim edilmesi onun Arap toplumunca bilindiğini göstermektedir.
Lokman Hekîm, bir peygamber veya velîdir. Fakat İslâm âlimlerinin çoğu, onun peygamber değil, hikmet ve takvâ sahibi, tefekkür ehli, sâlih bir zât olduğu kanaatindedir.
HZ. LOKMAN NE KADAR SÜRE YAŞAMIŞTIR?
Lokman’ın ne kadar yaşadığı konusunda farklı rivayetler vardır. Bu rivayetlere göre Lokman Allah’tan uzun ömür dilemiş, tercih kendisine bırakılınca Araplar’da uzun ömrün simgesi olan kartaldan hareketle yedi kartal ömrü kadar yaşamayı istemiştir (Taberî, Târîħ, I, 223). Lokman’ın beş yüz altmış, bin, üç bin, üç bin beş yüz veya dört bin yıl yaşadığı nakledilmektedir. Bu sebeple kendisine “Lokmânü’n-nüsûr” (kartallar kadar uzun yaşayan Lokman) denildiği gibi “el-Muammer” (uzun ömürlü) lakabıyla da anılmıştır (Nüveyrî, XIII, 60).
Ebû Hâtim es-Sicistânî uzun ömürlüler arasında Lokman’ı Hızır’dan sonra ikinci sırada zikreder (el-Mu’ammerûn, s. 4-5). Vefat ettiğinde Ahkāf’ta Hûd peygamberin kabrinin yakınına defnedildiği söylenir (Vehb b. Münebbih, s. 78-85). Yâkūt, onun mezarının Taberiye gölünün doğu tarafında veya Remle’de, bir rivayete göre de Yemen’de olduğunu nakletmektedir (Mu’cemü’l-büldân, IV, 19). (islamansiklopesi)
HİKMET NEDiR?
Lokman -aleyhisselâm-ʼın “hikmet” ehli olduğu, Kur’ân-ı Kerîm’de kendi adıyla anılan sûrede şöyle beyân edilmektedir:
“Andolsun ki Biz Lokmân’a; «Allâh’a şükret!» diyerek hikmet verdik…” (Lokman, 12)
Hikmet; eşyânın hakîkatini ve esrârını idrâk edebilmektir.
Hikmet; hakîkatleri idrâk husûsunda akla aczini kavratmaktır. Akılla kavranamayan nice sırlar, ancak hikmetle çözülür. Kâinattaki ilâhî tecellîler de hikmet nazarıyla okunabilir.
Zemahşerî, Lokmân Hekîm’in hikmetine misâl olarak şu hâdiseyi nakleder:
Birgün Dâvûd -aleyhisselâm-, Lokmân Hekîm’den bir koyun kesip en iyi yerinden iki parça getirmesini istedi. Lokmân Hekîm de ona, kestiği hayvanın dilini ve yüreğini getirdi. Aradan birkaç gün geçtikten sonra Dâvûd -aleyhisselâm-, bu defâ hayvanın en kötü yerinden iki parça et getirmesini taleb etti. Lokmân Hekîm, yine koyunun dil ve yüreğini getirdi. Hazret-i Dâvûd, ona bunun sebebini sorunca da şöyle dedi:
“–Bu ikisi iyi olursa, bunlardan daha iyisi; kötü olursa, bunlardan daha kötüsü olmaz!..” (Zemahşerî, Keşşâf, V, 18)
LOKMAN HEKİM VE HİKMET İLE İLGİLİ RİVAYETLER
Rivayete göre Lokman’dan nübüvvetle hikmetten birini seçmesi istenince hikmeti tercih etmiş, hilâfet Dâvûd’a verilmiş, Lokman da ona vezir olmuştur (Kurtubî, XIV, 60). İkrime el-Berberî ve Şa‘bî onun nebî olduğunu söylemekteyse de Katâde b. Diâme, Mücâhid b. Cebr gibi âlimlere göre nebî değil hakîmdir (Taberî, Câmi’u’l-beyân, XXI, 67).
Diğer bir yandan hakkında Lokman Hekim Efsanesi olarak geçen ve ölümsüzlük iksirini bulmasının konu olduğu bir hikayede yıllarca dilden dile kulaktan kulağa yayılarak günümüze kadar gelmiştir.
*****
Kur’ân-ı Kerîm’in Mekke’de nâzil olan 31. sûresi Lokmân adını taşımaktadır. Fakat bu sûrede Lokman’ın kimliğine dair bilgi bulunmadığı gibi Âd kavminden ve onlara gönderilen Hûd peygamberden bahseden diğer sûrelerde de onun adından söz edilmemektedir. Lokmân sûresinde (31/12-19) Lokman’a hikmet verildiği bildirilmekte ve oğluna hitaben iman, ibadet, ahlâk ve görgü kurallarına dair öğütleri aktarılmaktadır. Lokman’a verilen hikmetin ilim, üstün kavrama yeteneği, isabetli söz ve davranış, ilim-amel uygunluğu, din konusunda derin bilgi olduğu belirtilmektedir (a.g.e., XXI, 67; Fahreddin er-Râzî, XXV, 145). (islamansiklopedisi)
LOKMAN HEKİM HAKKINDA HADİSLER
Abdullâh bin Ömer -radıyallâhu anhümâ-’dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte şöyle buyrulur:
“Lokmân, peygamber olmayıp, ibâdet eden bir kuldu. Allâh Teâlâ, onu günahlardan korudu. Çok tefekkür ederdi. Îmânı kuvvetli idi. Allâh Teâlâ’yı sever, Allâh Teâlâ da onu severdi. Allâh Teâlâ, ona hikmet ihsân eyledi.” (Kurtubî, Tefsîr,XIV, 59-60)
İmâm Mâlik anlatıyor:
“Bana ulaştığına göre, Lokmân Hekîm’e:
«–Sende gördüğümüz bu (meziyetin mâhiyeti) nedir?» diye sormuşlardı. (Bununla onun fazîletlerini kastetmişlerdi.)
Şu cevâbı verdi:
«−Doğru sözlülük, emâneti yerine getirmek, beni ilgilendirmeyen şeyi terk etmek ve ahde vefâ göstermek.»” (Muvattâ, Kelâm, 17)
Ebû Ümâme -radıyallâhu anh-’ın rivâyetine göre Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
“Lokmân oğluna dedi ki:
«Âlimlerin meclislerinde bulun! Hekîmlerin sözlerini dinle! Çünkü Allâh, yağdırdığı bol yağmurla ölü toprağı dirilttiği gibi ölü kalbi de hikmet nûruyla diriltir.»” (Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, I, 125)
KUR’ÂN’DA LOKMAN HEKÎM’İN HİKMETLİ SÖZLERİ VE OĞLUNA NASİHATLERİ
Âyet-i Kerimeler’de buyrulur:
“Lokmân, oğluna nasihat ederek: «Yavrucuğum! Allâh’a ortak koşma! Doğrusu şirk, büyük bir zulümdür (karanlıktır).» dedi.” (Lokmân, 13)
“–Yavrucuğum! Yaptığın iş (iyilik veya kötülük), bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve bu, bir kayanın içinde veya göklerde, yahut yerin derinliklerinde bulunsa, yine de Allâh onu (senin karşına) getirir. Doğrusu Allâh, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdârdır.” (Lokmân, 16)
“Kim zerre miktarı hayır yapmışsa, onu görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse, onu görür.” (ez-Zilzâl, 7-8)
“–Yavrucuğum! Namazını dosdoğru kıl! İyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış! Başına gelenlere sabret! Doğrusu bunlar, azmedilmesi îcâb eden, (büyük bir azim ve kararlılık gerektiren) işlerdir.” (Lokmân, 17)
“Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Zîrâ Allâh, kendini beğenmiş, övünüp duran kimseleri aslâ sevmez!” (Lokmân, 18)
“Yürüyüşünde mûtedil ol! (Ne çok hızlı, ne de yavaş yürü! Sükûnet ve vakarını muhâfaza et!) Sesini alçalt! (Bağırıp çağırarak konuşma!) Unutma ki, seslerin en çirkini merkep sesidir.” (Lokmân, 19)
LOKMAN HEKÎM’İN NASİHATLERİ
Lokmân Hekîm’in mûteber kitaplarda nakledilen nasihatlerinden bazıları da şöyledir:
“Ey oğlum! Takvâyı kendin için âhiret sermâyesi edin! Çünkü takvâ, mal ve mülk ile olmayan bir ticârettir!”
“Ey oğlum! Cenâzede hazır bulun! Çünkü cenâze, sana âhireti hatırlatır. Haram ve günahlar ise, senin dünyâya karşı meylini artırır.”
“Ey oğlum! Yalan söyleyen kimsenin nûru gider. Kötü huylu olan kimsenin gam ve kederi çoğalır.”
“Ey oğlum! Anlayışsız kimseye bir meseleyi anlatmak, ağır bir kayayı yerinden oynatmaktan daha zordur.”
“Ey oğlum! Câhili bir yere elçi olarak gönderme! Eğer akıllı ve hikmet sâhibi birini bulamazsan, kendin git!”
“Ey oğlum! Dünyâ derin bir deniz gibidir. Çoğu insan orada boğulmuştur. Takvâ gemin, îman yükün, tevekkül hâlin, sâlih amel azığın olsun! Kurtulursan Allâh Teâlâ’nın rahmetiyle, boğulursan günâhın sebebiyledir.”
“Ey oğlum! Horoz senden daha akıllı olmasın! O her sabah, zikir ve tesbîh ediyor, sen ise uyuyorsun!”
“Mide dolarsa, tefekkür uykuya dalar. Âzâlar da ibâdetten geri kalır!”
“Ey oğlum! Öyle arkadaş seç ki, ayrıldığınız zaman, ne sen onları, ne de onlar seni dillerine dolasınlar!”
“Dostlarını koru! Yakınlarını ziyâret et!”
“Ey oğlum! Üç şey, üç şeyle bilinir: Hilim gazap ânında, şecâat harb meydanında, kardeşlik ise ihtiyaç ânında.”
“Günahlar dışında, arkadaşlarına muvâfakat eyle!”
“Ey oğlum! İnsanlar her gün ibâdet ve tâati ihmâl ettikleri hâlde nasıl olur da va’dolundukları azaptan korkmazlar!”
“Ey oğlum! Dünyâdan yetecek kadar al, ona kapılma, aksi hâlde bu, âhiretine zarar verir. Dünyâdan tamâmen de el-etek çekme, yoksa insanlara yük olursun. Oruç tut, bu, şehvetini kırar. Ancak seni namazdan alıkoyacak kadar da çok oruç tutma! Çünkü Allâh katında namaz, oruçtan daha büyüktür…”
“Ey oğlum! İyiliği, ondan anlayana yap. Nitekim koç ile kurt arasında dostluk olmadığı gibi, iyi ile kötü arasında da dostluk olmaz. Çekişmeyi seven, hakârete uğrar; kötülük olan yerlere giden, töhmet altında kalır; kötülüğe yaklaşan, kendini kurtaramaz ve dilini tutmayan pişmân olur.”
“İyilerin hizmetinde bulun; fakat kötülerle dostluk kurma!”
“Ey oğlum! Emîn bir kimse ol ki, zengin olasın. Kalbin günah lekeleriyle dolu olduğu hâlde insanlara, Allâh’tan korkuyormuş gibi görünme.”
“Kendini unutup da insanlara iyiliği emretme! Yoksa senin durumun, insanlara ışık verdiği hâlde kendisi yanarak tükenen muma benzer!”
“Ey oğlum! Küçükken edepli olursan, büyüdüğünde faydasını görürsün!”
“Küçük işleri umursamazlık etme! Çünkü küçük, yarın büyüğe dönüşür.”
“Ey oğlum! Gönlünü kederlerle ve üzüntülerle meşgul etme. Aç gözlülükten sakın. Takdîre rızâ göster. Allâh tarafından sana verilene kanâat et ki, hayâtın güzelleşsin, gönlün sürûrla dolsun ve hayattan zevk alasın.”
“Ey oğlum! Dünyâ hayâtı kısadır. Senin oradaki ömrün ise daha da kısadır. Bu kısa ömrün de az bir
kısmı kalmıştır.”
Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Lokmân Hekîm’den haber vererek şöyle buyurdu:
“Lokmân, oğluna: «Allâh Teâlâ, kendisine emânet edilen şeyi korur! Ben de seni, malını, dînini ve amelinin sonunu, Allâh Teâlâ’ya emânet ediyorum!» dedi.” (İbn-i Hanbel, II, 87)
“Pek çok enbiyâ -aleyhimüsselâm-’a hizmet ettim. Kelâmlarından sekiz sözü hulâsa olarak seçtim. Eğer dikkatli olur da, bu sekiz hasletle amel edersen, kurtuluşa erersin:
- Namazda iken kalbini,
- İnsanların arasında iken dilini,
- Sofrada elini,
- Başkasının evinde iken de gözünü muhâfaza et.
Diğer dört hasletin de ikisi dâimâ hatırlanması, ikisini ise unutulması îcâb eden şeylerdendir:
Her ahvâlde hatırlayacağın iki husustan birincisi, Allâh Teâlâ’dır ki, O’nu çokça zikret! İkincisi ise, ölümdür ki, onu da hiç unutma!
Unutacağın iki şeyden biri, başkasına yapmış olduğun iyiliklerdir ki, hemen unut! Bir de, başkalarının sana yapmış olduğu kötülükleri unut!..”
Rivâyete göre Lokmân Hekîm’in yüzük taşında:
“Gördüğünü gizlemen, şüphe ettiğini açıklamandan daha güzeldir!” yazılı idi.
Aleyhisselâm!..
LOKMAN HEKİM “HEKİMLİĞİN ATASI”
Lokman diğer özellikleri yanında hekimliğin atası olarak da tanınmış, onun bütün bitkilerin özünü bildiği söylenmiş ve kendisinden dertlere şifa olacak reçeteler ve formüller nakledilmiştir. Lokman’a nisbet edilen meseller çeşitli adlarla bir araya getirilmiştir. Bunlardan biri Emŝâlü Luķmân al-Ĥakîm ve ba’żu aķvâli’l-’Arab’dır ki Thomas Erpenius (Leidae 1615), bir diğeri olan Emŝâlü Luķmân el-Ĥakîm ise Georg Wilhelm Freytag (Bonn 1823) tarafından Latince’ye çevrilmiştir.
LOKMAN HAKÎM’İN HASTALAR İÇİN TAVSİYESİ
Hem hastalıkların hem de gönüllerin hekimi olan Lokman Hakîm Hazretleri’ne bir gün sormuşlar:
“–Efendim, hastalarımıza neler yedirelim? Ne tavsiye buyurursunuz?”
Lokman Hakîm şu güzel ve özlü cevabı vermiş:
“–Hastalarınıza acı söz yedirmeyin de, ondan başka ne yedirirseniz zararı olmaz inşâallah…”
http://www.islamveihsan.com/lokman-hekim-kimdir.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder