18 Ekim 2017 Çarşamba

Allah'ın has kullarının özellikleri-2

Allah'ın has kullarının özellikleri-2
 
6. Şirk, kasten adam öldürme ve zinadan uzak dururlar:
وَالَّذِينَ لَا يَدْعُونَ مَعَ اللَّهِ إِلَهًا آخَرَ وَلَا يَقْتُلُونَ النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ إِلَّا بِالْحَقِّ وَلَا يَزْنُونَ وَمَن يَفْعَلْ ذَلِكَ يَلْقَ أَثَامًا
“Yine onlar ki, Allah ile beraber (tuttukları) başka bir tanrıya yalvarmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Bunları yapan, günahı (nın cezasını) bulur.”[1]
 
Şirk, Allah’a ortak koşmak, kasten cana kıymak ve zina etmek, İslam’da yasaklanmış olan büyük günahlardandır. Bu büyük günahları işleyenler, kıyamet gününde katmerli bir azaba çarptırılacak ve sürekli azap içerisinde kalacaklardır.
Allah’a ortak koşmak, en büyük günahtır. Yüce Allah:
اِنَّ اللهَ لاَ يَغْفِرُ اَنْ يُشْرَكَ بِهِ وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذَلِكَ لِمَنْ يَشَآءُ وَمَنْ يُشْرِكْ بِاللهِ فَقَدِ افْتَرَى اِثْمًا عَظِيمًا
“Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; bundan başkasını, (günahları) dilediği kimse için bağışlar. Allah’a ortak koşan kimse büyük bir günah ile iftira etmiş olur.”[2] buyurmaktadır.
 
İslam dininde kısas ve benzeri bir ceza dışında bir insanı öldürmek de haram kılınmıştır. Kasten adam öldürmek, en büyük günahlardan biridir. Nitekim Yüce Allah, bir kişinin haksız yere öldürülmesinin ne kadar büyük bir cinayet olduğunu şöyle açıklamaktadır:
مَن قَتَلَ نَفْسًا بِغَيْرِ نَفْسٍ أَوْ فَسَادٍ فِي الأَرْضِ فَكَأَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَمِيعًا وَمَنْ أَحْيَاهَا فَكَأَنَّمَا أَحْيَا النَّاسَ جَمِيعًا
“Kim, bir cana karşılık olmaksızın (haksız yere) bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim de bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur.”[3]
 
İslam dininde şiddetle yasaklanan büyük günahlardan biri de zinadır. Zina, kadın ve erkeğin iffet ve namus perdesini yırtan, aileyi temelinden sarsan, ahlâk ve fazileti yıkıp nesli soysuzlaştırarak toplumu dejenere eden,yozlaştıran kötü bir fiildir. Bundan dolayı Yüce Allah,
وَلاَ تَقْرَبُواْ الزِّنَى إِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةً وَسَاء سَبِيلاً
“Zinaya yaklaşmayın. Zira o, bir hayasızlık ve çok çirkin bir yoldur.”[4] buyurarak zinayı yasaklamış ve haram kılmıştır.
Bu ayette “zina etmeyin” denilmeyip de “zinaya yaklaşmayın” buyrulması ilgi çekicidir. Bu şekildeki bir ifadeyle yalnız zina değil, kişiyi zina etmeye sevk eden bütün yollar da yasaklanmaktadır.
Demek ki, Allah’a ortak koşmak, haksız yere adam öldürmek ve zina etmek iman ahlâkı değil, şirk ahlâkıdır. İnanan insanlar bu türlü büyük günahları işlemekten kesinlikle sakınırlar.
 
7. Yalancı şahitlik yapmaktan ve yalan konuşmaktan sakınırlar:
وَالَّذِينَ لَا يَشْهَدُونَ الزُّورَ وَإِذَا مَرُّوا بِاللَّغْوِ مَرُّوا كِرَامًا
“Onlar, yalan yere şahitlik etmezler, boş söz ve işlere rastladıklarında vakarla oradan geçigiderler.”[5]
 
Onlar, iftiranın yapıldığı ve yalan sözlerin konuşulduğu yerde durmazlar, öyle işlere katılmazlar, boş laf konuşanların yanından ağırbaşlılıkla geçer giderler. Allah’ın ayetlerini duyunca onlara karşı ilgi ve saygı gösterirler. Nitekim, bu ayet, Kasas suresi 55. ayetle şöyle açıklanmaktadır:
وَإِذَا سَمِعُوا اللَّغْوَ أَعْرَضُوا عَنْهُ وَقَالُوا لَنَا أَعْمَالُنَا وَلَكُمْ أَعْمَالُكُمْ سَلَامٌ عَلَيْكُمْ لَا نَبْتَغِي الْجَاهِلِينَ
“Onlar, boş söz işittikleri zaman ondan yüz çevirirler ve ‘bizim işlerimiz bize sizin işleriniz size. Size selam olsun. Biz kendini bilmezleri (arkadaş edinmek) istemeyiz.’ derler.”[6]
 
8. Yapılan vaaz ve nasihatleri kabul ederler:
وَالَّذِينَ إِذَا ذُكِّرُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ لَمْ يَخِرُّوا عَلَيْهَا صُمًّا وَعُمْيَانًا
“Kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığında, onlara karşı sağırlar ve körler gibi davranmazlar.”[7]
Allah’ın ayetleri iki türlüdür. Birincisi, kâinat planında yer alan, Allah’ın varlığını, birliğini ve yüceliğini gösteren belgelerdir. Nitekim kâinatta bulunan her şeyde Allah’ın varlığına ve birliğine delalet eden bir burhan vardır.
 
İnanan insanlar, o burhanları iyi okuyup gerekli dersi alırlar. İkincisi ise, Kur’an ayetleridir ki, Yüce Allah, o ayetleri de inananların ibret ve öğüt almaları için indirmiştir. İnananlar, Kur’an ayetleri okunduğunda manasını düşünür, ihtiva ettiği manayı anladıktan sonra, ibret ve öğüt alarak gereğini yerine getirirler. Onlar, gerek kevnî ayetler, gerekse Kur’an ayetleri karşısında kör ve sağırlar gibi davranmazlar. Kur’an, sırf okunup anlaşılması ve içerdiği kıssa ve öğütlerden ibret alınıp hükümlerinin hayatta uygulanması için indirilmiştir.
 
İnsanın Allah’ın kevnî ve Kur’anî ayetlerini okumaması, anlamaması ve o ayetler vasıtasıyla yapılan ikaz ve uyarılara kulak asmaması çok kötüdür. Kur’an’da anlatılanlar insanlara âdeta bir vaaz ve nasihatten ibarettir. İnsan, Kur’an’da verilen vaaz ve nasihatleri dinlemeyince, hatalarını anlayıp kendini düzeltmesi mümkün değildir.
 
9. Daima Allah’a tazarru içerisinde dua ederler:
وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّقِينَ إِمَامًا
“Ey keremi bol Rabbimiz! Bize gözümüzün, gönlümüzün süruru olan temiz eşler ve nesiller ihsan eyle ve bizi takva sahiplerine önder kıl.”[8]  diyerek Rablerinden, kendilerine temiz, salih eşler ve çocuklar vermesini, kendilerini günahlardan korunanlara önder yapmasını dileyerek daima dua ve niyazda bulunurlar.
Bu ayette inananların yüce Allah’tan kendilerine temiz, salih eş ve çocuklar nasip etmesi için dua ettiklerinden bahsedilmektedir. Çünkü salih eş, insanın hem dünyada mutlu olması hem de ahiretteki ebedi saadeti kazanması için bir vesiledir. Çocuklar ise geleceğimizin teminatıdır.
 
İnsan neslinin devamı, nesebin muhafazası, toplumu meydana getiren ve toplumun temel taşı olan aile müessesesinin kurulması evlilikle mümkün olur. İslam dini aile yuvasını sağlam temellere oturtmak, faziletli nesiller yetişmesine zemin hazırlamak için meşru ölçüler içinde evlenmeyi hem emretmiş, hem de bir takım müeyyidelerle onu cazip hale getirmiştir. Allah Teala ayette şöyle buyurmuştur:
وَاللّهُ جَعَلَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجًا وَجَعَلَ لَكُم مِّنْ أَزْوَاجِكُم بَنِينَ وَحَفَدَةً وَرَزَقَكُم مِّنَ الطَّيِّبَاتِ أَفَبِالْبَاطِلِ يُؤْمِنُونَ وَبِنِعْمَتِ اللّهِ هُمْ يَكْفُرُونَ
 
“Allah size kendinizden eşler var eder. Eşlerinizden de oğullar ve torunlar var eder. Size temiz şeylerden rızık verir. Öyleyken batıla inanıyorlar ve Allah’ın nimetlerini inkâr mı ediyorlar?”[9]
وَأَنكِحُوا الْأَيَامَى مِنكُمْ وَالصَّالِحِينَ مِنْ عِبَادِكُمْ وَإِمَائِكُمْ إِن يَكُونُوا فُقَرَاء يُغْنِهِمُ اللَّهُ مِن فَضْلِهِ وَاللَّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ
“İçinizdeki bekarları, kölelerinizden ve cariyelerinizden sâlih olanları evlendirin. Eğer yoksul iseler. Allah onları lütfu ile zenginleştirir. Allah lütfu bol olandır, bilendir.”[10]
 
İslam Peygamberi de gençleri evliliğe teşvik ederek şöyle buyurmuştur:
يَا مَعْشَرَ الشَّبَابِ مَنْ اسْتَطَاعَ منكُم الْبَاءَةَ فَلْيَتَزَوَّجْ ، فَإِنَّهُ أَغَضُّ لِلْبَصَرِ ، وَأَحْصَنُ لِلْفَرْجِ ، وَمَنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَعَلَيْهِ بِالصَّوْمِ فَإِنَّهُ لَهُ وِجَاءٌ
“Ey Gençler! Sizden evlenmeye gücü yeten evlensin. Çünkü evlilik gözü harama bakmaktan korur. Tenasül uzvunu zinadan alıkoyar. Evlenmeye gücü yetmeyen de oruç tutsun. Çünkü orucun şehveti kıran bir gücü vardır."[11]
 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم النكاح من سنتي فمن لم يعمل بسنتي فليس مني وتزوجوا فإني مكاثر بكم الأمم ومن كان ذا طول فلينكح ومن لم يجد فعليه بالصيام فإن الصوم له وجاء
“Nikah benim sünnetimdir. Sünnetimi terk eden benden değildir. Evleniniz, çünkü ben sizin çokluğunuzla diğer ümmetlere övüneceğim. Hali vakti yerinde olan evlensin, eli dar olan da oruç tutsun. Zira oruç, şehveti kırar.”[12]
 
Sâliha kadını, dünyanın en güzel nimeti sayan Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur:
اَلْدُّنْيَا مَتَاعٌ، وَخَيْرُ مَتَاعِ الدُّنْيَا الْمَرْأةُ الصَّالِحَةُ
"Dünya bir meta'dır. Dünya metaının en hayırlısı saliha kadındır."[13]
 
“Mü’min, Allah korkusundan ve O’na itaatten sonra, sâliha bir kadından yararlandığı kadar hiçbir şeyden yararlanmamıştır. Çünkü, ona emretse sözünü dinler, yüzüne baksa kendisini sevindirir, üzerine yemin etse yeminini doğru çıkarır, başka tarafa gitse kendisinin gıyabında namusunu ve malını korur.”[14]
 
Evlilik, kişinin kendisini ve eşini harama düşmekten korur, insan neslini son bulmaktan, yok olmaktan kurtarır. Doğurma ve çoğalma yoluyla neslin devamını sağlar. Zira toplum nizamının tamamlayıcı bir unsuru olan ailenin kurulması, nesebin muhafazası, neslin bekası ve bireyler arasında yardımlaşma ruhunun geliştirilmesi evlilikle mümkün olur. Bundan dolayı Kur’an-ı Kerim, insanları evlenmeye teşvik etmiştir.[15]
 
İşte Furkan suresi 63-74. ayetlerde zikredilen bu vasıfları taşıyan kullara, sabırlarından dolayı içinde melekler tarafından sağlık ve esenlik dilekleriyle karşılanacakları, cennette yüksek saraylar verilecektir. Onlar, cennetteki o saraylarda devamlı kalacaklardır. Orası ne güzel varış yeri, ne güzel bir yerleşim yeridir.
 
Allah, bizleri ve bütün inananları has kullarından eylesin.
 
Cenâb-ı Hak cümle ehl-i İslâm’a şuur ve takvâ ihsan eyleyip, istikamet üzere hayırlı bir ömür nasip eylesin. Âmîn…
 
 
 
BU YAZI AŞAĞIDAKİ SİTEDEN ALINMIŞTIR:
 
  


[1] Furkan 25/68
[2] Nisa 4/48
[3] Maide 5/32
[4] İsra 17/32
[5] Furkan 25/72
[6] Kasas suresi 55
[7] Furkan 25/73
[8] Furkan 25/74
[9] Nahl 16/72
[10] Nur 24/32
[11] Ebu Davud, Nikâh,1; İbn-i Mace, Nikâh,1
[12] İbn Mâce, Nikah, 1
[13] Müslim, Radâ', 17
[14] İbn Mâce, Nikah, 5
[15] Ateş, S, Kur’an’a Göre Evlenme ve Boşanma, s.4

--


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder