1 Ekim 2017 Pazar

Milli Birlik Ve Bütünlüğümüzün Sağlanmasında Camilerin Rolü Ve Önemi-3

Milli Birlik Ve Bütünlüğümüzün Sağlanmasında Camilerin Rolü Ve Önemi-3
 
 
Mescitler, sadece dinî eğitim ve öğretimin yapıldığı yerler değildi. Daha ilk asırlardan itibaren edebiyat, bilhassa eski Arap şiiri de mescitte verilen derslerin konuları arasındadır. Hatta bazen mescitte nazarî tıp dersleri dahi verilmiştir. Mesela XI. yüzyılda İbnü’l-Heysem, Ezher Camiinde tıp dersleri veriyordu.
 
Camilerin eğitim ve öğretim mahalli olarak kullanılması geleneği Osmanlılar’da da başlangıçtan beri benimsenen ve devam ettirilen bir uygulama olmuştur. Osmanlı medreselerinde mevcut odalarda öğrenci ikamet etmekte, medrese dershanesinde belirli dersleri görmekte, bunun dışında genel dersleri camilerde takip etmekteydi. Takrir şeklinde halka açık olarak verilen bu dersler için XVII. yüzyıldan itibaren dersiamların tayin edildiği bilinmektedir. Osmanlı devletinin yıkılmasına kadar aralıksız süren bu usule Cumhuriyet döneminde de devam edilmiştir.
 
3-Caminin Devlet Müessesesi Olarak Hizmetleri: Caminin devlet müessesesi olarak hizmetlerini şu şekilde sıralayabiliriz:
 
a) İdarî Merkez Olarak Kullanılması: Hz.Peygamber İslâm dininin tebliğcisi olduğu gibi, İslâm devletinin de başkanı idi. Hz. Peygamber’in evi mescide bitişik idi ve O, cami ile evini dinî ve idarî münasebetler yönünden âdeta bütünleştirmişti.
 
Hz.Peygamber (s.a.v) devlet yönetimiyle ilgili meseleleri mescitte görüşüp karara bağlıyordu.
 
Hz.Peygamber (s.a.v) diplomatik görüşmeleri de mescitte yapar, yabancı elçileri güzel elbise giyerek burada karşılardı.
 
Camiler daha sonra bu fonksiyonlarını kaybetmişlerdir.
 
b) Camiler Adalet ve Hukukî Hizmetlerin Yapıldığı Yerlerdi:
 
Hz.Peygamber (s.a.v) zamanında çok yönlü olarak kullanılmış olan mescidin yerine getirmiş olduğu önemli görevlerden birisi de, çeşitli hukukî hadiselere sahne olmasıdır. Karı-koca arasındaki gerçekleştirilen nikah akdinin sona erdirilmesinden, alacaklı ile borçlu arasındaki anlaşmazlıkların giderilmesine kadar pek çok hukukî mesele mescitte çözüme kavuşturulmuştur.
 
Hz.Peygamber döneminde cami ve mescitlerin yerine getirmiş oldukları diğer görevleri şöyle sıralayabiliriz:
 
1.Mescitlerde edebî yarışmalar tertiplenirdi.
 
2.Mescitler, misafirhane olarak kullanılırdı.
 
3.Mescitler, hastane olarak kullanılırdı.
 
4.Mescitler, hapsane olarak kullanılırdı.
 
5.Mescitler, ganimetlerin dağıtıldığı yer olarak kullanılırdı.
 
6.Çeşitli bayram eğlenceleri buralarda tertiplenirdi.
 
Asr-ı Saadette mescidin bu çok yönlü kullanımına rağmen Hz. Peygamber, onun amacı dışında kullanılmasına kesinlikle müsaade etmezdi. Mesela Hz.Peygamber (s.a.v) mescitte şu hareketlerin yapılmasını kesinlikle yasaklamıştır:
 
1.Mescitte alış veriş yapmak.
 
2.Herhangi bir kayıp eşyanın ilân edilmesi.
 
3.Mescide cenaze sokulması.
 
4.Mescitte silah çıkarılması.
 
5.Mescitte cezaların tatbik edilmesi.
 
6.Mescitte saçların tıraş edilmesi.
 
7.Mescitlerin kirlenmesini sağlayacak bütün kötü işlerin yapılmasını yasaklamıştır.
 
8.Camilerde cemaatin huzurunu bozan her türlü davranıştan uzak durmak gerekir. Soğan sarımsak gibi ağır kokulu şeyleri yedikten sonra camiye gitmek mekruh sayıldığı gibi günümüzde camilerde çok rastladığımız, başkalarını inciterek öne geçmek, rahatsızlık verecek şekilde safları sıkıştırmak ve namaz kılanın önünden geçmek de sakınılması gereken davranışlar olarak sayılabilir.
 
Asr-ı Saadette olduğu gibi Osmanlı döneminde de camiler çok yönlü görev üstlenmiş, toplum hayatının ayrılmaz bir parçası olmuştur.
 
Osmanlı döneminde Hz.Peygamber’in camiye kazandırdığı etkinlikler hemen hemen aynen devam ettirildiği gibi, bazı yeni görevler de ilave edilmiştir.
 
Başlıca yapılış amacı ibadethane olmasının yanında camiler, birer eğitim-öğretim müessesesi olma özelliklerini Osmanlılar döneminde de devam ettirmişlerdir. Her ne kadar o dönemde eğitim-öğretim kurumu olarak medreseler önemli bir yere sahip olmuşlarsa da, medreselerin ayrılmaz birer parçası olarak camiler de, medreselerden geri kalmamıştır. Bu dönemde daha çok göze çarpan camili medrese veya medreseli cami, bunun en güzel örneğini oluşturur.
 
Osmanlılar döneminde camilerin, içinde yer aldığı ve âdeta onsuz olmaz diye düşünülebilecek bir kurum da külliyelerdir. Külliye, cami esas olmak üzere, çevresinde çeşitli sosyal görevi olan binaların düzenlenmesi suretiyle meydana getirilmiş bir binalar bütünüdür. Bir sosyal merkez olan külliyelerin merkezinde ise daima cami yer almıştır.
 
Hiç şüphesiz ki cami, o dönemde dinî görevlerin yerine getirildiği bir yerdi. Bunun yanında o, aynı zamanda külliyenin bir toplantı binası idi. Ayrıca cami, çeşitli konularda vaazların verildiği, hutbeler yoluyla toplumu aydınlatıcı bilgilerin verildiği yerdi. Aynı şekilde orada dersler de verilirdi, yani o dönemde camiler, bir nevi medreselerin de dershaneleri durumundaydı.
 
CAMİLERİN SOSYAL BÜTÜNLÜĞÜN SAĞLANDIĞI YERLER OLMASI
 
İslâm dini tevhid dini olup, birlik ve beraberliğe büyük önem verir. Yüce
 
Rabbimiz:
وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللهِ جَمِيعاً وَلاَ تَفَرَّقُوا
 
“Hepiniz toptan sımsıkı Allah’ın ipine sarılınız, sakın ayrılığa düşüp parçalanmayınız.”[1][6] buyurmuştur.
 
Peygamber Efendimiz de: “Allah’ın –rahmet ve inayet- eli cemaat üzerindedir”, “Cemaat, birlik ve beraberlik rahmettir. Ayrılık ise azaptır” buyurmuştur. Camilerimiz birlik ve beraberliğimizin en güzel bir şekilde gerçekleştiği yerlerdir. Zaten sözlerimin başında da ifade ettiğim gibi, cami kelimesi, “cem eden, toplayan, bir araya getiren” demektir. Bu toplanma günde beş vakit namazda, cuma namazında ve senede iki defa kılınan bayram namazlarında tezahür eder. Genç-ihtiyar, zengin-fakir, âmir-memur, âlim-câhil demeden bütün insanların bir araya geldiği aynı safta omuz omuza Allah’ın huzurunda durdukları yegane mekan camilerdir.
 
Cuma ve bayram namazları mutlaka camide kılınması gerektiği için bu namazlar daha da kalabalık olur. Böylece Müslümanlar bir araya gelerek ibadet etmekle kalmazlar, tanışır kaynaşırlar. Birbirlerinden haberdar olurlar. Küskünler barışır, fakire, kimsesize, yetimlere, ihtiyaç sahiplerine elbirliğiyle yardım edilir.
 
(Devam edecek)
 
Profesör.Dr.Mehmet SOYSALDI
 


 BU YAZI AŞAĞIDAKİ SİTEDEN ALINMIŞTIR:


 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder