AİLE-SAĞLIK
Her sabah sorulan 8 sorunun farkında mıyız?
İmam-ı Şafii Hazretleri, henüz on beş yaşlarında iken fetva verme makamına çıkaran bu ilmi nasıl bir aşk ve azimle kazandığını soranlara verdiği cevabında der ki:
Bir adam para kazanmak için nasıl bir azim ve arzu içinde olursa, ben de ilim elde etmek için öyle bir azim ve aşk içinde olurum. Yavrusunu kaybeden anne oğlunu bulunca nasıl sevinirse, ben de bilmediğim bir meselenin cevabını bulunca öyle sevinirim!
İlim sahibi olmak için böylesine derin bir azim ve çaba içinde olan büyük müctehid, ilimden ne anladığını da şu unutulmayan cümleleriyle açıklar:
- İlim, öğrenilen değil yaşanandır! Yaşanmayan ilim, geçmeyen para gibidir, sahibine hiç faydası olmaz. Sadece bilgim var diye gururlanmasına kuvvet vermiş olur.
Kuvvetli bir tefekkür derinliği yanında muhrik bir sese de sahip olan Hazret-i İmam, Kur’an okurken hem kendi ağlar hem de dinleyenleri ağlatırdı. Bu yüzden ağlayarak manevî kirlerden temizlenmek isteyenler okuyuşunu dinlemeye giderlerdi mescidine.
Onun mescide gidiş gelişi de ayrı bir tefekkür derinliği içinde geçerdi. Nitekim ‘Et-Terbiyetü’l-İslam’da Hazreti İmam, bu sabah yürüyüşü sırasında kendine sorulan sekiz soruyu anlatır. Hepimizi de yakından ilgilendiren bu sekiz soruyu bugün sizinle paylaşmak istiyorum.
Bir sabah namazı dönüşünde derin bir tefekkür içinde yürürken yaklaşan biri:
- Efendi Hazretleri, derin düşünce içinde görüyorum sizi, der. Bir sıkıntınız mı var yoksa?
Şafii Hazretleri bu soruya şöyle karşılık verir.
- Her sabah namaz dönüşünde benden istenenleri düşünüyorum da onun için dalgın yürüyorum.
Adam merak eder:
- Her sabah sizden istenenler mi var? Kimler neleri istiyor sizden?.
- Her sabah benden sekiz şeyin istendiğini düşünüyorum, diyerek o sekiz şeyi şöyle sıralar:
1- Rabb’im, benden farzlarını istiyor.
2- Resulullah (sas) Efendimiz benden sünnetlerini istiyor.
3- Ailem benden helal nafakalarını istiyor.
4- İmanım ve aklım kendilerine uymamı istiyor.
5- Nefsim ve şeytanım da kendilerine tabi olmamı istiyor.
6- Amellerimi yazan Kiramen Kâtibîn melekleri de benden hep sevap yazdırmamı istiyor.
7- Her doğan güneş ise bir gün daha yaşlandığımı düşünmemi istiyor...
8- Hazreti Azrail de kendisine bir gün daha yaklaştığımı hatırlamamı istiyor.
Bunları sırasıyla sayan Hazreti İmam:
- İşte, ben günlük hayatıma bu isteklerin muhatabı olarak başlıyorum. Dalgın yürüyüşümün sebebi bu sorumluluklarımı düşünerek gitmemdir, der.
Bu defa da soruyu soran düşünmeye başlar:
- Ya İmam der, bunlar sadece sana mahsus sorular mı, yoksa bana da soruluyor mu bu sorular? Hazreti İmam tebessüm ederek cevap verir:
- Onu senin irfanın bilir. Ben kendime her sabah böyle soruların sorulduğunu tespit ettim, istersen sen de şöyle bir tefekkür et, bu sorular sana da soruluyor olabilir.
Adam bir an şöyle bir dalar, hemen arkasından da başını sallayarak cevap verir:
- Evet ya İmam, bu sorular sadece sana değil bana da, hatta her sabah günlük hayatına başlayan herkese de sorulan sorulardır. Ama biz bunları düşünmüyorsak, bize de sorulmayışından değil bizim gafletimizdendir, der.
Ne dersiniz, Hazreti İmam’a sorulan bu sekiz soru bizlere de soruluyor mu her sabah? Var mı günlük hayata başlarken bizden istenenleri düşünerek yürüme hassasiyetimiz, bunları hatırlayarak güne başlama dikkat ve tefekkür derinliğimiz? Düşünmeye değer mi Hazreti İmam’ın bu uyarılarını?
a.sahin@zaman.com.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder