AİLE-SAĞLIK
Sadaka, belayı önleyecek kuvvette olmalı
Soru: Sadakanın gelecek belayı def edeceği yolunda yazılar okuyor, konuşmalar dinliyoruz. Ancak son devrelerde belalardan, kazalardan da bir türlü kurtulamıyoruz. Acaba sadaka mı vermiyoruz, yoksa verdiğimiz sadakalar mı gelecek belayı önleyemiyor, diye aklımıza geliyor. Siz nasıl bakıyorsunuz sadakanın belayı önleme konusuna?
Cevap: Verilen sadakanın gelecek bela ve musibetleri def edecek güç ve kuvvette olması gerekiyor. Aksi takdirde sadakanız küçük, önlemesi gereken bela ve musibet de büyük olursa, küçük sadakanın büyük belayı önlemeye gücü yetmiyor, bela ve musibetler de böylece engelsiz kalıp artıyor diye yorumlar da yapılıyor.
Bu geniş konuyu vaktiyle verilen bir misalle de açıklamaya çalışmıştım. Okuma sabrı gösterirseniz o misali bugün konuyu biraz daha netleştireceği ümidiyle bir daha arz edeyim.
Vaktiyle sahip olduğu koyun sürüleriyle tanınan bir zengine müracaatta bulunan yoksul bir köylü:
- Bizim çoluk çocuklar da sizlere dua etsin, süt veren koyun keçilerinizden bize de sadaka verin, der.
Sürü sahibi beklemeden hemen koyunların içine dalar, ancak nerede zayıf bir koyun, topal bir keçi, varsa onları getirip:
-Buyurun der, benim sadakalarım bunlardır!.
Yoksul adam yarı üzüntülü yarı sevinçli olarak zayıf topal hayvanları sadaka olarak alır, ancak uzun zaman bakıp besledikten sonra süt almaya muvaffak olacaktır tabii.
Bu sırada ağanın cuma namazı için gittiği camide konuşan hocaefendi şöyle açıklamalar yapar:
-Sadaka belayı def eder. Bunda şüpheniz olmasın. Yeter ki verdiğiniz sadaka gelen belayı def edecek güçte ve kuvvette olsun. Malınızın en zayıfını, güçsüzünü, topalını vermeyin, gelecek belayı karşılayacak güçte, kuvvette olsun verdiğiniz sadakalarınız.
Sadaka sahibi ağa, şöyle düşünür: Herhalde benim verdiğim güçsüz ve topal koyunları kastediyor. Biri ona anlatmış olmalı.
O gece bu konunun münakaşasını yaparak uykuya dalar. Az sonra kendini çöldeki koyun sürüsü içinde bulur. Bir de bakar ki boynuzlu koçlar, besili koyunlar kendisine doğru hücuma geçiyor, sert vuruşlarıyla toslayarak yerlere seriyor, toz duman içinde bırakıyorlar kendisini.
Bununla beraber birkaç zayıf koyun, topal keçi, cılız hayvan da kendisini korumaya çalışıyorlar, ne yazık ki, zayıf ve sakat olduklarından hücum eden güçlü kuvvetli koç ve koyunlara karşı korumaya güçleri yetmiyor, ağayı yerlere serilmekten kurtaramıyorlar.
Gördüğü bu rüyanın etkisinde yine gittiği cuma namazında hocaefendinin manidar konuşmasını dinliyor:
-Verdiğiniz sadakanız size hücum edecek belaya karşı koyacak kuvvette olmalıdır. Aksi halde hücuma geçen güçlü belanın toslamasına maruz kalırsınız da toz duman içinde yerlere serilmekten kurtulamazsınız!
Namazdan sonra yaklaştığı hocaefendiye:
- Cemaatinizde ihtiyaç sahipleri varsa gönderin, sürünün en kuvvetli koyun ve keçilerinden vereyim de hemen sağıp çoluk çocuk hep birlikte bolca süt içsinler, der.
Hocaefendi tebessüm ederek cevap verir:
-Vereceğiniz sadaka, imkanlarınızla mütenasip miktarda ve maruz kalacağınız musibeti de önleyecek güç ve kuvvette olmalıdır. Aksi halde verdiğiniz zayıf ve güçsüz sadakaların sevabını alırsınız, ancak gelecek belayı önlemeye güçleri yetmeyeceğinden siz de toz toprak içinde yerlere serilmekten kurtulamazsınız.
Böylece artan bela ve musibetlere, aynı şekilde artan kuvvetli sadakalarla karşı konabileceğine ait bilgiler de sunmuş oldular bizlere. a.sahin@zaman.com.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder