16 Aralık 2014 Salı

Ahmed Şahin - Aramızdaki buzları eriten selam sünneti!

Ahmed Şahin - Aramızdaki buzları eriten selam sünneti!


Ahmed Şahin
 
 
AİLE-SAĞLIK
 

Aramızdaki buzları eriten selam sünneti!


Rabb’imiz ayetlerinde “Size selam verilince daha güzeliyle selamı alın, yahut da aynıyla selamı cevaplayın!” emri vermektedir. (Nisa-86)

Efendimiz (sas) Hazretleri de hadisinde, “Sizi birbirinize sevdirecek bir amel haber eriyim mi?” diye sormuş?, “Ver ya Resulallah” demeleri üzerine de buyurmuş ki:

-“Aranızda selamı yayın, tanıdığınız tanımadığınız herkese selam verin, kimseyi duanızdan mahrum bırakmayın!”

Ayet ve hadislerin bu açık uyarılarından dolayıdır ki, karşılaştığımız insanlara ilk sözümüz ‘önce selam sonra kelam’ olur, hiç tanımadığımız kimselerle bile selamla tanışır, kelamla irtibat kurar, dostluk, kardeşlik köprüleri inşa eder, samimi sevgi ve saygımızı bu vesile ile ömür devam ettiririz.

Müslüman’ın bu gizemli manalarla dolu (Esselamü aleyküm..) cümlesi, cennet halkının da kendi aralarında tercih ettikleri selamlaşma cümlesi olmakta, cennette de tercihe layık görülmektedir.

Selamın böyle külli ve kutsi dua manasından dolayıdır ki, ne ‘merhaba!’ ne de ‘günaydın’ gibi saygı cümleleri ‘Selamün aleyküm’ kudsi duasının yerini tutamamaktadır.

Nitekim büyüklerden biri, selam vermeden önce başka kelimelerle kelama başlayan ziyaretçisine uyarıda bulunarak der ki:

- Önce selam verseydin sen 10 sevap kazanırdın, o selama cevap vermekle ben de 10 sevap kazanırdım, böylece 20 sevapla başlamış olurduk birlikteki sohbetimize, sonuç daha bereketli ve hayırlı olurdu..

Müslümanların birbirlerine karşılıklı selam duası ömür boyu devam eder, asla basit bahanelerle terk etmezler. Hatta bu konuda selam verme edebini de kendi aralarında sıralamaya koyarlar.

- Önce küçükler büyüklere, yürüyenler oturanlara, arkadan gelenler önde gidenlere selam vermeleri münasip düşeceğini düşünerek selamlarını böyle disiplin içine alırlar.

Ancak bu sıralamaya rağmen selam vermede en önce başlayan en çok sevabı alandır hükmü de kesinlik arz eder. Nitekim küsler arasında da önce selam verip el uzatan da barış kahramanı sayılır, bunda tereddüt de söz konusu olmaz.

- Topluluktan bir kişi selam verince, karşı topluluktan da bir kişinin selamı almasıyla görev tamamlanmış sayılır.

- Erkekler yaşlı hanımlara selam verebilirler. Gençlerine ise yanlış yorumlanma ihtimali söz konusu olacaksa selam verme gereği duymazlar

- Karşıdan hanımıyla birlikte gelen beyle selamlaşma isteği, beyden gelmelidir. Şayet istemiyorsa ona selam vermeye çalışılmamalıdır. Selam verilip de hal hatır sorulacak olursa, hanımın birkaç adım ileriye geçip beyini beklemesi belli bir edebin gereği sayılmalıdır.

- Eve girenin, hanehalkına ilk sözü, selam vermek olmalıdır.

- Gayrimüslimlere selam verilirken, kimsenin rahatsız olmayacağı bir cümle ile:

- Esselamü ala men’ittebeal Hüda! diyerek ‘Allah’ın selamı doğru yola tabi olanların üzerine olsun’ demek de uygun olur ki, bu duadan kimsenin rahatsızlık duymaması, hatta herkesin memnun olması gerekir.

-Selamdan sonra güzel âdetlerimizden biri de, el uzatıp musafaha etme sünnetidir. Tutuşan ellerin sahipleri, karşılıklı saygı sevgilerini kuvvetlendirip sevap kazanmakla kalmazlar, sevgiyle tutuşan eller birbirinden ayrılırken üzerlerindeki küçük günahlarda aynı şekilde ayrılıp dökülürler, günahlardan arınmış olarak rahatlama hali duyarlar.

- Demek ki vazgeçilmez vasfımız olarak bildiğimiz selamlaşma ve tokalaşma sünnetimiz, dünyada dostluğumuzu, kardeşliğimizi kuvvetlendiriyor, ahirette de günahımızdan kurtarıp sevabımızı çoğaltıyor. Bu kucaklaştırıcı özelliğinden dolayı selamı tarif edenler demişler ki:

-Müslüman’ın Müslüman’a selamı, aradaki buzları eriten kelamı!


 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder