AİLE-SAĞLIK
Toplumda öfkesini yenerek sabredenler
Ayetlerde, hadislerde ısrarla sabırlı olma tavsiye edilmekte, insana musallat olan öfkeye ancak sabırla karşı konabileceği uyarısı da yapılmaktadır.
Maneviyat büyükleri de öfkeyi yenmek için hep aynı çareyi tekrarlamışlar. Sabır, sabır, sabır demişlerdir. Neden öfkeye karşı bu kadar sabır?
Çünkü öfkenin istilasına uğrayan insanda akıl gider, akılsız kimse durumuna düşebilir. Öfkeli anlarında her yanlışı yapmaya müsait hale gelir.
Hatta öfkelinin öyle bir anı olur ki, Allah korusun, namluyu hedefine doğrultup gözünü kırpmadan tetiği çekerek bir Allah binasını yerle bir edebilir. Sonrası? Sonrası ömür boyu pişmanlık ve gözyaşı... Ama bu pişmanlık ve gözyaşı öfkeye uymanın açtığı büyük yarayı tedavi etmez. Öfkesine uyan insan bunun acısını dünyada da çeker, ahirette de.
Bunun için öfkelenen insan, kendi kendine uyarılarda bulunmalı, öfkenin her türlü yanlışı yaptıracak bir aşırı duygu olduğunu hatırlayarak sabırla buna karşı koyabileceğini düşünmelidir.
Nitekim öfkeli haliyle bilinen bir adam gelerek:
-Ya Resulallah, bana öyle bir amel haber ver ki onu yapınca cehennemden kurtulup cennete layık hale geleyim, diye sorması üzerine Efendimiz (sas) Hazretleri şu manidar cevabı verir:
- Sen kapıldığın öfkeni sabırla yener de bir yanlış davranışta bulunmazsan, cehennemden kurtarıp cennete layık edecek amel işlemiş olursun! Yeter ki öfkeni yenecek sabra sahip ol! Öfkene uymaktan kendini koru!
Kendisini öfkelendiren olaylara maruz kalan insanın düşünmeye ihtiyacı her zamankinden fazla olmalıdır. Çünkü düşünen insan, önce kendi kusurlarını hatırlar, bu defa gönülden tövbe istiğfar ederek bir bakıma rahatlar, yine ben kazanıyorum hissiyle gerginliğini azaltıp dayanma gücünü çoğaltır.
Ancak kendi kusurunu hiç düşünmeyen insan ise gerginliğini azaltamaz, dayanma gücünü de artıramaz.
Bundan dolayı hep hikmetli konuşan Lokman demiş ki:
-Güler yüzlü ol, hiddetlenme! Faydalı iş yap, zararlı söz söyleme. Kendi kusurlarını düşünüp tövbe, istiğfar eyle, yine ben kazanıyorum de, kaybedenlerden olma!
Rabbimiz ayetlerinde öfkesini sabırla yenen kullarını övmekte, yendikleri öfkelerinden dolayı da cennete layık amel işlemiş olduklarını haber vermektedir.
Resulü Ekrem (sas) Efendimiz ise, öfkesini sabırla yenenleri gerçek pehlivan olarak tarif ederken şöyle bir misal vermektedir:
-Pehlivan güreşte rakibini yenen değildir. Asıl pehlivan, öfkesini yenerek zararlı bir şey yapmaktan kendini koruyan kimsedir!
Bir yol kenarında toplanan gençlerin büyük taşları kaldırarak kuvvet gösterisinde bulunduklarını gören Efendimiz (sas) Hazretleri onlara yaklaşarak buyurmuş ki:
- Bu taşlardan çok daha ağır bir yük haber vereyim mi size?
-Ver ya Resulallah, demişler. Şöyle buyurmuş:
-Hücuma geçen öfkesini bir hata yapmadan sabırla yenen kimse, sizin kaldırdığınız şu ağır taşlardan çok daha ağırını kaldıran kimse demektir.
Evet, öfkesini yenen kimse, en ağır yükü kaldıranlardan çok daha ağırını kaldırmış olmaktadır yendiği öfkesiyle.
Bundan dolayı mümini tarif eden Efendimiz (sas) Hazretleri şöyle buyurur:
-Hayret edilir müminin haline! Çünkü mümin bir musibete maruz kalsa sabreder kazanır. Bir nimete nail olsa şükreder yine kazanır! Sabırlı şükürlü haliyle mümin hep kazanır hiç kaybetmez!
Şurası da unutulmamalı ki, sabrın en değerlisi de, aile içinde gösterilen sabırdır. Çünkü aile içindeki sabır, sadece kendi nefsi için değil ailenin diğer fertlerini de korumak için gösterilen sabırdır. Rabb’imiz imanlı bir yuvanın huzurunun bozulmasını istemediğinden sabır gösterip yuvayı ayakta tutanlara, sayılamayacak kadar sevaplar ihsan etmektedir. Yeter ki imanlı ailenin mutlu yuvasını korumak için sabır kahramanlığı gösterilsin, imanlı neslin yetişmesi için gerekli olan feragat ve sadakat örnekleri de toplumda yok olmasın.
-Fatebiru ya ülil ebsar! Düşünün ey basiret sahipleri!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder