Prof Dr. Mahmud Esad Coşan (1938-2001) |
HAYIRLI CUMALAR
Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!..
Cumanız mübarek olsun, aziz ve sevgili Akra dinleyicileri! Allah bu mübarek sevaplı, nurlu günün hayrından, bereketinden en güzel tarzda hissemend olmayı cümlenize nasîb eylesin...
(EMEKLİ OLMADAN İŞYERİNDE KULAKLIKLA; ŞİMDİ İSE YATAĞIMDA KÜÇÜK RADYOMDAN HERGÜN SABAH 9:30'DA VE ÖĞLEDEN SONRA 15'DE M. ESAD HOCAEFENDİNİN AKRA FM'DE SOHBETLERİNİ DİNLİYORUM. Ankara Akra FM: 107.4 )
Bismillâhir-rahmânir-rahîm
Cehennem ve Cennet
Üçüncü hadis-i şerif; İmam Ahmed İbn-i Hanbel, İmam Buhari, Müslim, Neseî, İbn-i Hibban, --rıdvânullàhi aleyhim ecmaìn, radiyallàhu anhüm, rahimehümullàhu ecmaîn-- Enes RA'den rivayet etmişler. Kimisi mezhep imamı, kimisi hadis alimi; ama hepsi hadis önderleri, hadiste çok mükemmel eserler yazmış kişiler bunlar.
İleride olacak bir şeyi bize anlatıyorlar. İlerisi neresi?.. Ahiret. Ahirette olacak bir hususu Peygamber Efendimiz'in sözü, hadisini naklediyorlar, Peygamber Efendimiz buyurmuş. buyuruyor ki Efendimiz:
RE. 471/11 (Lâ tezâlü cehennemü yulkà fîhâ feteklü: Hel min mezîd? Hattâ yedaa fîhâ rabbül-izzeti kademeh, feyenzevî ba'duhâ ilâ ba'd ve teklü: Kattu kattu ve izzetike ve keremik. Ve lâ yezâlü fil-cenneti fadlun hattâ yünşiallàhu bihâ halkan âhara feyüskinühüm fî fudlil-cenneh) Sadaka rasûlüllah fî mâ kàl ev kemâ kàl.
Diyor ki Peygamber Efendimiz:
(Lâ tezâlü cehennemü yulkà fîhâ) "Cehennemin içine cehennemlikler atılır durur, atılmaya devam eder... (Ve tekl) Ve atıldıkça, cehennem de der ki, her atıldıktan sonra bakar böyle: (Hel min mezîd) 'Daha var mı, dahası var mı, daha atılacak var mı?' diye ister, bekler ve sorar Rabbül-âlemîn'den: 'Daha var mı yâ Rabbi?.. Daha gelsin!' gibilerden."
Hani bir canavar düşünün ki, kocaman ağzı var, kocaman vücudu var. Küçücük bir lokma atılıyor, lup diye yutuyor. Gene bakıyor böyle, daha istiyor, daha istiyor... Tabii canavar filân ne kelime, solda sıfır kalır. Cehennem muazzam bir azap âlemi... Oraya atılıyor ve dünyadaki günahlarına göre cehennemlikler orada cezalarını çekiyorlar. Korkunç, fecî, elîm, kelimelerin tarif edemeyeceği bir yer... Her seferinde de: "Hel min mezîd?" der. Kur'an-ı Kerim'de de bildiriliyor:
(Yevme neklü licehennem) "O gün cehenneme deriz: (Helimtele'ti) 'Doldun mu yâ cehennem?' (Ve teklü hel min mezîd?) O da: 'Daha var mı yâ Rabbi?.." der." Yâni, "Daha gelecek varsa gelsin, bende yer var!" mânâsına. Demek ki, cehennem çok geniş, dar değil. Çok azap yerleri, tabakaları var.
"Bu böyle der durur. (Hattâ yedaa fîhâ rabbül-izzeti kademehû) İzzet sahibi Rabbül-âlemîn Tebâreke ve Teàlâ Hazretleri kadem-i şerifini onun içine koyuncaya kadar... Yâni kudretiyle tecelli edinceye kadar, böyle der durur. O tecelli üzerine, (feyenzevî ba'duhâ ilâ ba'd) kıvrılır, buruşur, cehennemin bir kısmı öbür tarafına katlanır, kat kat katlanır, küçülür, daralır.
(Ve teklü: Kattu kattu...) 'Tamam yâ Rabbi! Pes, pes...' der. Yâni Cenâb-ı Hakk'ın o celâl tecellisi üzerine, böyle serkeşliği ve istekliliği kalmaz, buruşur kalır. (Ve izzetike ve keremike) 'İzzetine keremine and olsun ki pes pes, tamam tamam yâ Rabbi!' der."
(Ve lâ yezâlü fil-cenneti fadlun) "Bütün cennetlikler girdiği halde, cennette gene çok geniş yerler kalır. (Hattâ yünşiallàhu bihâ halkan âhar) Bihâ yerine, lehâ rivayeti de varmış bir rivayette.
"Cenâb-ı Hak oraya yeni bir takım mahlûklar yaratır, başka türlü yaratıklar yaratır. (Feyüskinühüm fî fudlil-cenneh) Bu cennetin arta kalan yerlerine, Cenâb-ı Hak onları iskân eder, yerleştirir."
Allah-u Teàlâ Hazretleri bize cennetini görmeyi nasib eylesin... Demek ki, çok geniş yerler var, herkese yer var. Girenlerin hepsi memnun ve mesrur olacak. Daha da artacak da, Cenâb-ı Hak yeni varlıklar yaratacak, oraları iskân edecek, süsleyecek, bezeyecek, şenlendirecek...
Cehennemde cezasını çekip, cehennemden çıkıp, cennete en son giren insanın, cennette sahip olacağı mekânların, arazilerin bu yeryüzü ve bu yedi kat semâvât kadar büyük olduğunu, Peygamber Efendimiz başka hadis-i şerifinde bildiriyor.
Cennete giren en sonuncu kişinin, yâni rütbede, derecelendirmede, sıralamada en arkada kalan kişinin de, cennette en yüksek makamın kendisine verildiğini sanacağını söylüyor. Çünkü cennete mahzun olmak, mahcub olmak, azımsamak, yokluk hissetmek diye bir şey bahis konusu değil. Her türlü güzellik var. Hudutsuz güzellikler var, sınırsız imkânlar var, çok büyük imkânlar var. Fazlasıyla tatmin edici imkânlar var. Herkes şâd olacak, memnun olacak...
Allah-u Teàlâ Hazretleri bizi cennetine girip, şâd u hürrem, mesrur ve memnun olanlardan eylesin... Kahrına, gazabına uğrayanlardan eylemesin...
Tabii, cenneti kazanmak için çalışmak lâzım! Cennete göre, cenneti kazanacak şekilde çalışmak lâzım!.. Cehenneme girmemek için de, cehennemden kurtulacak şekilde haramlardan, günahlardan korunmak lâzım!..
Allah-u Teàlâ Hazretleri cümlemize tefvîkını refîk eylesin... Cennetiyle cemâliyle cümlenizi, cümlemizi müşerref eylesin... Allah hepinizden râzı olsun...
Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtuhû, aziz ve sevgili izleyiciler ve dinleyiciler!..
18. 08. 2000 - AVUSTRALYA
HAYIRLI CUMALAR
Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!..
Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN
************************
http://esadcosankulliyati.com/arsiv/cuma/c000818.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder