15 Haziran 2017 Perşembe

Helal Kazanç-Helal Lokma-2

Helal Kazanç-Helal Lokma-2
 
Helak olan kavimden (Medyen Halkından) ibret almak gerekir.
 
Medyen halkı ticaretle uğraşan bir halk idi. Ticaretten elde ettikleri yüksek karlarla bolluk içerisinde yaşarlardı. Bolluk içerisinde müreffeh bir hayatı sürdürenden beklenilen adaletle iş yapması, ticaretini doğru ve dürüst yapması iken onlar yanlışa saptılar. İnsanları aldattılar. Yüce Allah’ta her topluma uyarıcı gönderdiği gibi Medyen halkına da iyi olanı bulsunlar iyi olana tabi olsunlar diye Şuayb (a.s.) gönderdi. Tüm Peygamberlerin uyardığı gibi O’da kavmini şöyle uyardı.
 
وَإِلَى مَدْيَنَ أَخَاهُمْ شُعَيْبًا قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُواْ اللّهَ مَا لَكُم مِّنْ إِلَهٍ غَيْرُهُ وَلاَ تَنقُصُواْ الْمِكْيَالَ وَالْمِيزَانَ إِنِّيَ أَرَاكُم بِخَيْرٍ وَإِنِّيَ أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ مُّحِيطٍ
وَيَا قَوْمِ أَوْفُواْ الْمِكْيَالَ وَالْمِيزَانَ بِالْقِسْطِ وَلاَ تَبْخَسُواْ النَّاسَ أَشْيَاءهُمْ وَلاَ تَعْثَوْاْ فِي الأَرْضِ مُفْسِدِينَ
بَقِيَّةُ اللّهِ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ وَمَا أَنَاْ عَلَيْكُم بِحَفِيظٍ
 
“Medyen halkına da kardeşleri Şu’ayb’ı peygamber gönderdik. O, şöyle dedi: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. Sizin O’ndan başka hiçbir ilâhınız yoktur. Ölçüyü ve tartıyı eksik yapmayın. Ben sizi bolluk içinde görüyorum. Ben sizin adınıza kuşatıcı bir günün azabından korkuyorum. Ey milletim! Ölçüyü ve tartıyı tamamı tamamına yapın; insanlara eşyalarını eksik vermeyin; yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın. Eğer inanan kimselerseniz Allah’ın bıraktığı helâl kazanç sizin için daha hayırlıdır. Ben sizin başınızda bir bekçi değilim.” (Hud, 11/84-86)
 
Şuayb (a.s.) her türlü uyarısına kulak tıkayan ve söz dinlemeyen Medyen halkı bir sayha (ses) ile helak oldu. Helak olanlardan olmamak için Peygamberlerin öteden beri getirdiği tavsiyelere kulak vermeli, ticaretimizi doğru ve dürüst bir tarzla gerçekleştirmeliyiz.
 
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) Medine’ye hicretlerinde ilk inen süre Mutaffifin süresi idi. Medine’de ölçeklerin bozuk olması hasebiyle inen ve tartının haramdan helal hale getirilmesini isteyen ayetlerde şöyle buyruluyor.
 
وَيْلٌ لِّلْمُطَفِّفِينَ  [] الَّذِينَ إِذَا اكْتَالُواْ عَلَى النَّاسِ يَسْتَوْفُونَ  [] وَإِذَا كَالُوهُمْأَو وَّزَنُوهُمْ يُخْسِرُونَ  []أَلَا يَظُنُّ أُولَئِكَ أَنَّهُم مَّبْعُوثُونَ  [] لِيَوْمٍ عَظِيمٍ  [] يَوْمَ يَقُومُ النَّاسُ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ  []
 
"Ölçü ve tartıda hile yapanların vay haline! Onlar, insanlardan bir şey ölçüp aldıkları zaman ölçüyü tam yaparlar; kendileri onlara bir şey ölçtükleri veya tarttıkları zaman eksik yaparlar. Onlar, büyük bir gün için tekrar diriltileceklerini sanmıyorlar mı?  O gün insanlar âlemlerin Rabbi huzurunda duracaklardır." (Mutaffifin, 83/1-6)
 
Ayetler bize insan psikolojisinin nasıl bir bozulma ile karşı karşıya kalabileceğini açık bir şekilde ifade etmektedir. Kendisi için her şeyin iyi olmasını isteyenler diğerleri için aynı titizliği göstermemektedirler. Oysaki bu durum Allah’a inanan bir mü’min için asla gerçekleşmemesi gereken bir durumdur. Müminin nasıl bir ruh haline sahip olması gerektiğini Sevgili Peygamberimiz şöyle buyuruyor.
 
لا يُؤْمِنُ أَحدُكُمْ حتَّى يُحِبَّ لأَخِيهِ مَا يُحِبُّ لِنَفْسِهِ 
 
“Kendisi için istediğini mümin kardeşi için istemeyen iman etmiş olmaz” (Buhârî, Îmân 7)
 
İslam’da asli ve tabii kazanç yolu emektir. Bu bakımdan Müslüman, çalışmadan başkalarının sırtından veya gayri meşru yollardan kazanç elde etmekten şiddetle sakınmalı; kazancının nereden ve nasıl geldiğine dikkat etmeli, kazancı temiz olmalı; hem kendini hem de aile fertlerini helâl gıda ile beslemelidir. Ayrıca Allah yolunda harcayacağı para da temiz bir şekilde kazanılmış olmalıdır. Haram yollardan kazanılmış paranın hayrı olmaz. Bir insanın duasının kabul olması için de helâl gıda ile beslenmesi şarttır. Çünkü haram ile beslenenlerin duaları kabul olmaz. (Muhlis Akar, Vaaz Projesi, DİB yay.)
 
  Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) bu konu hakkında şöyle buyuruyorlar:
 
« أيُّهَا النَّاسُ إنَّ اللَّه طيِّبٌ لا يقْبلُ إلاَّ طيِّباً ، وَإنَّ اللَّه أمَر المُؤمِنِينَ بِمَا أمَر بِهِ المُرْسلِينَ ، فَقَال تَعَالى : {يَا أيُّها الرُّسْلُ كُلُوا مِنَ الطَّيِّباتِ واعملوا صَالحاً } وَقَال تَعالَى : { يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمنُوا  كُلُوا مِنَ طَيِّبَات مَا رزَقْنَاكُمْ } ثُمَّ ذَكَرَ الرَّجُلَ يُطِيلُ السَّفَر أشْعَثَ أغْبر يمُدُّ يدَيْهِ إلَى السَّمَاءِ : يَاربِّ يَارَبِّ ، وَمَطْعَمُهُ حَرامٌ ، ومَشْرَبُه حرَامٌ ، ومَلْبسُهُ حرامٌ ، وغُذِيَ بِالْحَرامِ، فَأَنَّى يُسْتَجابُ لِذَلِكَ ، ؟
 
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Allah Teâlâ temizdir; sadece temiz olanları kabul eder. Allah Teâlâ peygamberlerine neyi emrettiyse mü’minlere de onu emretmiştir. Cenâb–ı Hak Peygamberlere: ‘Ey peygamberler! Temiz ve helâl olan şeylerden yiyin, iyi ve faydalı işler yapın!’ buyurmuştur. Mü’minlere de:
 
‘Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yiyin’ buyurmuştur.”  Resûl–i Ekrem daha sonra şunları söyledi:


“Bir kimse Allah yolunda uzun seferler yapar. Saçı başı dağınık, toza toprağa bulanmış vaziyette ellerini gökyüzüne açarak: Yâ Rabbi! Yâ Rabbi! diye dua eder. Halbuki onun yediği haram, içtiği haram, gıdası haramdır. Böyle birinin duası nasıl kabul edilir!” (Müslim, Zekat 65)
“Nasıl olursa olsun nereden gelirse gelsin fark etmez” anlayışıyla elde edilen kazanç bize fayda getirmeyecektir. Asıl kazanç kendi el emeğimizle elde ettiğimizdir. Bize fayda verecek, lokmamızı helal hale getirecek de kendi emeğimizle kazandığımızdır.
 
Efendimiz (s.a.s) bir hadisinde bizlere şu tavsiyeyi yapmaktadır.
 
مَا أَكَلَ أَحَدٌ طَعَاماً خَيْراً مِن أَنَ يَأْكُلَ مِن عمَلِ يَدِهِ ، وَإِنَّ نَبيَّ اللَّه دَاوُدَ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم كان يَأْكلُ مِن عَمَلِ يَدِهِ
 
“Hiçbir kimse, asla kendi kazancından daha hayırlı bir rızık yememiştir. Allah’ın Peygamberi Dâvûd (a.s.) da kendi elinin emeğini yerdi.” (Buhârî, Büyû’ 15)
 
Maddi ve manevi çalışmamızın karşılığını bizlerde alacağız. Bu bilince sahip olarak çaba göstermekte önemli ve değerlidir. Kur’an-ı Kerim’de hepimizce malum olan ayette şöyle buyruluyor.
وَأَن لَّيْسَ لِلْإِنسَانِ إِلَّا مَا سَعَى وَأَنَّ سَعْيَهُ سَوْفَ يُرَى  
 
“İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır. Onun karşılığı ileride mutlaka görülecektir” (Necm, 53/39-40)
 
Ahmet ÜNAL
 
Uzman Vaiz
 

BU YAZI AŞAĞIDAKİ SİTEDEN ALINMIŞTIR:

http://www.guncelvaaz.com/index.php/vaaz-bolumu/ramazan-vaazlari/624-helal-kazanc-helal-lokma.html
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder