Senin hazinen hiç bitmez
Annesiyle beraber bir bakkaldan alış veriş yapan küçük çocuğa dükkân sahibi şeker kutusunu açıp,
“İstediğin kadar al yavrum” der. Çocuk el uzatıp almaz, çekingen davranır. Bakkal, bir avuç şekeri kendi uzatır, verir. Dışarı çıktıklarında annesi;
“Yavrum, bakkal amca al dediğinde niye almadın?” der.
Çocuk:
“Anneciğim, benim ellerim ufak, bakkal amcamınkiler daha büyüktü. Onun vermesini bekledim,” der.
İşte biz de bu çocuk gibiyiz.
Allah'ım, bizim küçücük ellerimizle istemelerimize, o sonsuz büyük kerem elinle ve o sonsuz büyük rahmet elinle ihsan et.
Senin hazinen hiç bitmez... Küçük büyük verdiğin her nimete hamd olsun.
Gönderdiğin Sevgili Peygamberimize (Sallallahü aleyhi ve sellem) salât ve selâm olsun . . .
Sayın değerli sağlam ciğerli kardeşlerim. Bildiğiniz üzere ''kader'' insanların en çok kafasını karıştıran konulardan birisi . Bende acizane bahsetmek istiyorum..
Öncelikle kader; ezelden ebede kadar hayır ve şer (iyi ve kötü) meydana gelecek bütün hadiselerin (olaylar) Allah katında malum olmasıdır (bilinmesi) ve yazmasıdır. Şimdi bu tanım akıllara şu soruyu getirebiliyor ;
- Madem Allah kaderimizi önceden bilmiş ve yazmış peki bizim bu kadere etkimiz ne?
Buradan hemen bir cümleyi daha tanımlamam icap ediyor o da ''cüz-i irade''. Cüz-i İrade; Allah'ın insanlara vermiş olduğu iradeye deniyor. Buradan nereye bağlıyorum, yani ; Bizler kendi kaderimizi Allah'ın bize vermiş olduğu cüz-i irade ile seçiyoruz ve belirliyoruz. Cenab-ı Allah ise ezeli ve ebedi ilmiyle geçmişi , şimdiyi ve geleceği biliyor ve ona göre kaderimize yazıyor.Örnek verelim;
Kader araba olsun cüz-i irademiz de direksiyon.Direksiyonu sağa kırarsan sağa sola kırarsan araba sol tarafa gider. Kaderimizde öyle.. Cüz-i iradenle neyi tercih ediyorsan kaderine Allah onu yazıyor. Sen arabayı hızlı sürdün ve kaza yaptın diyelim. Allah da bunu biliyordu ve kaderine yazdı.Sen dikkatsizlik ve ihmalkarlıkla kaza yapmanı Allah'a isnad edemezsin. Çünkü unutulmaması gereken en önemli konu ; Allah yazdığı için sen kaza yapmadın , sen kaza yapacağın için Allah yazdı. Allah'ın bilmesi onu Cenab-ı Allah'ın yapması anlamına gelmiyor.
Bunu ayetle pekiştirirsek;
''Ve biz, her insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık... ''İsra / 13
Bu ayet-i kerime aynı zamanda ''Ben kader mahkumuyum , kaderim böyleymiş..'' gibi kadere karşı sözler söyleyen iddia sahiplerinin iftiralarını çürütüyor.
''Bize gelen bir hayır varsa Allah'tan , bir kötülük varsa nefisimizdendir..'' sözünü de tam yeri gelmişken söyleyeyim dedim kardeşlerim.Allah kullarına zulmetmez biz kendimize zulmediyoruz.. Başımıza gelen kötü olayların mesuliyeti bizim nefsimize ve şeytana uymamız ya da yanlış seçim yapmamızdan kaynaklanıyor. Mesela ;
1400 yıl öncesine gidelim ve birbirinden iki ayrı kutup olan Hz. Ebubekir efendimiz (r.a) ve Ebu cehili ele alalım. Hz. Ebubekir efendimiz Allah'ın ona vermiş olduğu cüz-i irade ile Allah'a iman etmeyi hatta Peygamberimizin (sav) en yakın dostu olma şerefine nail olmuştur. Ebu Cehil ise yeğeni (s.a.v) alemlere rahmet olmasına rağmen , defalarca Efendimizin (sav) kapısına gidip onu din'e davet etmesine rağmen cüz-i iradesi ile iman etmemeyi tercih etmiş ve kendisini cehennemin top 10 listesine yazdırmayı başarmıştır.
Hatta Katolik bir papazın iman etmesini sağlayacak bir mucizeyi de şuraya iliştirmek istiyorum. Tebbet Suresin de Cenabı Allah Ebu Leheb ve karısından bahseder.
''...Ebu Lehebin elleri kurusun! Karısı da ona cehenneme odun taşıyanlardan olacak''
buyuran yüce Rabbimiz bu sureyi indirirken Ebu Lehebin iman etmeyeceğini ve imasız biçimde ölüp cehenneme gideceğini bildiriyor. Ve Ebu Leheb iman etmeden ölüyor. Bura da mucize olan konu ise; Eğer Ebu Leheb iman edip ölseydi Kur'anın bu suresi geçersiz kalacaktı.(haşa) Ama Allah ezeli ve ebedi ilmiyle Ebu Lehebin iman etmeyeceğini biliyor ve bu sureyi kesin olarak indiriyor. Papaz bundan etkileniyor ve Müslüman oluyor. SubhanAllah!..
Bu da Allah'ın yüce Kur'anın ve kadere karşı iradesinin büyük bir göstergesidir.
Umarım buraya kadar bir sorun yoktur..
Şimdi gelelim derin mevzuya. Hanım kardeşlerimizin çok merak ettiği bir husus da evlilik kader mi? mevzusu.
İnanın bu soru bile insanı şirke götürür ki haşa! Kader değildir deseniz dinden çıkarsınız o kadar önemli. Bu şu demek oluyor; Allah'ın benim evleneceğim insandan haberi yok demekle aynıdır ki bu hiç bir şekilde mümkün değildir. Yüce Allah ilmiyle her zerreyi bilir. O yüzden EVLİLİK TABİ Kİ KADERDİR.
Ama kader iki çeşide ayrılıyor. Biri ihtiyari kader (yani çok ders çalışıp karşılığında üniversite kazanmak gibi) ikincisi ise ızdırari kaderdir (ne zaman doğacağınız ,boyunuz , cinsiyetiniz vs.) yani seçme şansınızın bulunmadığı kaderdir.
Evlilik çoğunlukla ihtiyari kader yani seçimlerinize bağlı olan kaderdir. Ama Allah bazen ızdırari kader yaşatır ki bu da imtihandır. İyi bir eş verir şükür ister , kötü bir eş verir sabır ister..
SONUÇTA İKİSİ DE KADERDİR..Hatta;
Kiminle evleneceğimiz ezelden muayyen olup, hiçbir surette değişmeyeceğini, hatta Ashab-ı Kiram'dan bir zatın Peygamberimize ;
"Falan kadınla evlenmek istiyorum, dua buyurun."demesi üzerine ;
"Eğer sana İsrafil, Mikail ve... Hamele-i Arş [a.s] dua etse, araların da Bende bulunsam, gene sen ancak senin için yazılan kadınla evlenirdin."
[Ramuz:357/9]
buyurmuşlar.Burada bize düşen dua ederek bize yazılan kişinin hayırlı bir insan olmasını istemektir. Dua evleneceğiniz insanı değiştirmez ama onun daha hayırlı bir insan olmasını sağlayabilir.Tabi yaşantınız ve seçimleriniz de çok önemli. Kimi malı olsun der kimi mülkü.. Kimi yakışıklı olsun der kimi uzun boylu.. Eğer dindar olsun diye dua ederseniz sizin için daha hayırlı olur kardeşim..
Bu arada kaderle kısmet bile evlendi bi biz evlenemedik diyen kardeşlerimiz var , Canımsınız:) emin olun siz iğne ucunda dahi olsanız kaderinizde ki insanla karşılaşırsınız. Fizan da , Mekke de , Mısır da .. nerede olursa olsun. Dert etmeyin ,dua edin:)
Ve Allah kulunun DUASINA üç şekilde cevap verir;
- Evet , der istediğini verir.
- Hayır, der hiç vermez (yine bizim iyiliğimiz için)
- Bekle , der en hayırlısını verir.
Umarım mesaj alınmıştır :) sevgilerimle..