Sevgili Peygamberimiz buyurmuşlardır ki: "Ramazan geldiği zaman Cennet'in kapıları açılır, Cehennem'in kapılan kapanır, şeytanlar zincire vurulur, bağlanır." “Kim, faziletine inanarak ve karşılığını yalnızca Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.”
“Oruçlu mü’minin ferahlayıp sevineceği iki an vardır: Birisi iftar ettiği zaman, diğeri de orucunun sevabıyla Rabbine kavuştuğu andır. Muhammed’in (aleyhissalatü vesselam) canı kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha güzeldir.”
“Kim yalan konuşmayı ve yalan-dolanla iş yapmayı terketmezse, Allah o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına kıymet vermez.”
“Oruç günahlara karşı bir kalkandır. Sizden biriniz oruç tuttuğu zaman kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri kendisine söver ya da sataşırsa: ‘Ben oruçluyum’ desin.”
“Cennette reyyan denilen bir kapı vardır ki, kıyamet günü oradan ancak oruçlular girecek, onlardan başka kimse giremeyecektir.” “Kullarım Ben’i senden soracak olurlarsa, bilsinler ki Ben pek yakınım. Bana dua edenin duasına icabet ederim. Öyleyse onlar da davetime icabet ve Bana hakkıyla inanıp tasdik etsinler ki doğru yolda yürüyerek selamete ersinler.”
“Ramazan ayının son on gününde Rasülullah (sallallahu aleyhi ve selem) geceleri ihya eder, ev halkını uyandırır, kendisini tamamen ibadete adardı.” “Kim bir oruçluyu iftar ettirirse, oruçlu kadar sevap kazanır. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmez.”
Bir hadiste bildirildiğine göre de Allah Rasülü (sallallahu aleyhi ve selem), bir gün Hz. Sa’d İbni Ubade’nin yanına geldi. Hz. Sa’d derhal bir parça ekmek ve zeytin çıkarıp Rasülullah’a ikram etti. Efendimiz (aleyhi ekmelüttehaya) bunları yedikten sonra ona şöyle dua etti: “Evinizde hep oruçlular iftar etsin, yemeğinizi iyiler yesin, melekler de duacınız olsun.”
“Sahur yapınız, zira sahurda bolluk-bereket vardır.”
Rasulullah’dı. (s.av) “Rasüllullah (sallallahu aleyhi ve sellem) insanların en cömerdi idi. Onun en cömert olduğu anlar da Ramazan ayıydı. Cebrail (aleyhisselam), Ramazan’ın her gecesinde Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ile buluşur, karşılıklı Kur’an okurlardı. Bundan dolayı Rasülullah (aleyhissalatü vesselam) Hazret-i Cibril ile buluştuğunda, esen rüzgardan daha cömert davranırdı.”
YARDIMLAR ZEKAT ADINA YAPILMALI
Sevgili kardeşlerim,
Ramazan ayı, oruç ayı, Kur’an ayı olmanın yanında, aynı zamanda yardım ve yardımlaşma ayıdır. Bu vesile ile çok önemli bir hususun altını çizmek istiyorum:
Yapacağınız bütün iyilikleri ve yardımları zekat adıyla yapınız. Yapacağınız yardımları, vereceğiniz paraları zekat adıyla yapar ve verirseniz bu tutum ve anlayış size şu güzellikleri kazandıracaktır:
1-Zekat adına verdiğinizde Allah namına vermiş olacağınızdan Allah sizden razı olacak, nimete şükretmiş sayılacaksınız, sevap kazanacaksınız.
2-Verdiğinizi zekat adına verirseniz, zekatı alan muhtaç adam, size karşı tabasbus yapmaya, eziklik hissetmeye mecbur kalmayacak ve izzet-i nefsi kırılmayacaktır.
3-Zekatı alan muhtaç adamın sizin hakkınızda yapacağı dualar makbul olacak.
Eğer yapacağınız iyilikleri, ikramları, vereceğiniz paraları zekat adıyla vermezseniz üç zararla baş başa kalmış olacaksınız:
1-Verdikleriniz, Allah rızası için verilmemiş olma ihtimaline binaen size sevap getirmeyecek, faydasız gitmiş olacaktır.
2-İyilik yapmak istediğiniz zavallı fakiri, minnet esareti altında ezmiş olacaksınız.
3-Zekatı alan kimselerin makbul duasından mahrum kalacaksınız.
Zekat veren insan kendisini Cenab-ı Hakk’ın bir dağıtma memuru bilmeli, kendisini mal sahibi zannedip de küfran-i nimete, nankörlüğe düşmemelidir.
ZEKAT VE SADAKA İLE İLGİLİ KUR’AN’DAN ÇIKARDIĞIMIZ ÖLÇÜLER DE ŞUNLAR
1-Zekat ve sadaka veren fakirden teşekkür beklememeli, zekatını kabul ettiği için de asıl kendisi fakire teşekkür ve dua etmelidir.
2-Zekat verecek imkana sahip olanlar, usulüne uygun verdiklerinde Allah için verdikleri bir, yedi yüz olarak kendilerine dönecektir.
3-Verdiklerini başa kakmadan, eziyet etmeden verenlere ücretlerini Allah verecek, böyleleri ne korku ve ne de hüzünle karşılaşmayacaklardır.
4-Güzel bir söz ve bağışlama, arkasında başa kakma ve eziyet olan sadakadan daha güzel ve daha hayırlıdır.
5-Sadaka vermede riyakarlığı, ancak Allah’a ve ahiret gününe imanı olmayanlar yapar. Eziyet edilerek ve başa kakılarak verilen sadaka, batal olmuştur, sahibine hiçbir şey kazandırmaz.
6-Sadaka ve zekat temiz ve helal olan maldan verilmeli, hem de sadaka ve zekatı veren malın kötüsünü değil, kendine layık gördüğünden vermelidir.
7-Sadaka verme konumunda olanlara şeytan: “Verme, fakir olursun” der. Allah ise, “ver, korkma” der. İnsan şeytanı değil, Allah’ı dinlemelidir.. Mülkün sahibi şeytan değildir, Allah’tır. Allah, verdi mi Allah’ca verir. Kul, onun rızası yolunda verdi mi Allah onu, kat kat artırarak geri verir.
8-Başkalarına ders ve teşvik olsun diye, zekatı açıktan vermek daha faziletlidir. Riya olur korkusuyla da sadakayı gizli vermek efdaldir, daha hayırlıdır.
9-Muhtaçların menfaatini düşünerek zekat ve sadaka verenler, aslında kendilerine verdiklerini unutmamalıdırlar. Verdikleri, bir servet olarak kendilerine dönecektir.
10-Sadaka ve zekatlar, kendilerini ilim ve cihad için Allah yoluna adayan Kur’an öğrencileri ve iman hizmetinde bulunan kimseler için tahsis edilmelidir. Ticaretle meşgul olmayan ve utandıklarından dolayı da istemeyi beceremeyen böyle kimseler zengin zannedilip ihmale uğrayabilirler. Böyleleri aranmalı, bulunmalı ve gereği yapılmalıdır.
KUR’AN VE HADİSLERE GÖRE ZEKAT VERMEYENLERİ BEKLEYEN KORKUNÇ AKİBET
Şimdi gelin hep beraber Yüce Rabbimizin zekat vermeyenler hakkındaki dehşetli uyarılarını ve Sevgili Peygamberimizin bu husustaki hadislerini büyük bir dikkatle okuyalım. Bu uyarıları bir tehdit değil, Allah’ın zengin ve fakir kullarına gösterdiği şefkatin bir tezahürü olarak görelim. Uçuruma doğru gitmekte olan bir görme engelliyi bağırıp uyarmanız ona tehdit midir, şefkat mi? Şefkattir. Ateşten uçurumlara doğru giden manevi görme engellisi olan kimseleri de Yüce Rabbimizin uyarmasını elbette tehdit değil, şefkatin ta kendisi olarak görmeliyiz. İşte Rabbimizin uyarıları:
“Altın ve gümüşü (parayı ) biriktirip de onları Allah yolunda harcamayanları pek acıklı bir azapla müjdele. O gün bu paralar cehennem ateşinde kızdırılacak da onların alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak ve, “İşte bu, kendiniz için biriktirip sakladığınız şeylerdir. Haydi tadın bakalım biriktirip sakladıklarınızı”! denilecek.
Bir başka ayet-i celilesinde de şöyle buyurmaktadır:
“Allah'ın, kendilerine lütfundan verdiği nimetlere karşı cimrilik edenler, (zekat ve sadaka vermeyenler, hayır-hasenat yapmayanlar) bunun, kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır o, kendileri için şerdir. Cimrilik ettikleri şey, kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah'a aittir. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.”
Allah Rasulü Efendimiz de şöyle buyurmuşlardır:
“Allah kime mal verir de zekatını ödemezse, kıyamet gününde o mal, sahibine, gözlerinin önünde simsiyah iki benek bulunan gayet zehirli ve zehirinin etkisinden başı kel bir yılan şeklinde onun karşısına getirilip boynuna dolandırılır, sonra yılan onu avurtlarına alarak boğmaya başlar: 'Ben senin malınım, ben senin yığdığın stoklarınım." der. Allah Rasulü Efendimiz bu sözünün arkasından yukardaki ayet-i celileyi okuyarak işin ciddiyetini ortaya koymuştur.
SERVETİNİZİ VE SAĞLIĞINIZI KORUMAK İSTER MİSİNİZ?
Zekat ve sadakalar, bahçemizdeki ağaçlarda görünen fazla dallardır. Onlar budanırsa bahçe sağlığa kavuşacak, daha güzel ve tok meyveler vermesine sebep olacaktır. Dalların budanmasına izin vermeyen bahçesine zarar verir. Günün birinde de bahçeden de, meyveden de mahrum kalır. Servetini kaybeden, sıhhatini de kaybeder. Gerek servetimizi ve gerekse sıhhatimizi korumak istiyorsak Rasulullah Efendimizin şu sözünü kulaklarımıza küpe yapalım. Buyurmuşlar ki: “Servetinizi zekat vererek koruyun, hastalarınızı ve hastalıklarınızı sadaka ile tedavi edin, belaların defi için dua ile, (namazla Allah’tan) yardım isteyin.”
“Kalp amellerinin güneşi imandır, beden ile yapılan amellerin fihristesi namazdır, mal ile yapılan amellerin kutbu zekattır.”
Oruç bir zırh, bir kalkandır. Onu tutan korunur. Namaz, dinin direği ve kıvamıdır. Direk olmazsa, bına yıkılır. Zekat İslam’ın köprüsüdür. Zenginle fakiri birbirine bağlar, dost eder. İhtilalleri, anarşi ve terörü önler.
RAMAZAN AYINI AYLARIN SULTANI YAPAN OLAYLAR
1-Ramazan ayında oruç farz kılınmıştır,
2-Kur’an bu ayda inmeye başlamıştır,
3-Bu ayda semanın ve cennetin kapıları açılmaktadır,
4-Cehennemin kapıları kapanmaktadır,
5-Şeytanlar ve cinlerin azgınları bu ayda zincire vurulmaktadır,
6-Bin aydan hayırlı olan Kadir gecesi vardır,
7-Allah, samimiyetle kendisine yönelen kullarını bağışlamaktadır,
8-Ramazan ayında kılınan nafile ibadetlere farz sevabı, farzlarına ise 70 farz sevabı verilmektedir.
Ramazan-ı Şerifiniz mübarek olsun. Ağzınız tatlı, yuvanız mutlu, iftar sofralarınız bereketli olsun.
Tarih : 19.06.2015 Kaynak : Risale Ajans