Prof Dr. Mahmud Esad Coşan (1938-2001) |
HAYIRLI CUMALAR
Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!..
Cumanız mübarek olsun, aziz ve sevgili Akra dinleyicileri! Allah bu mübarek sevaplı, nurlu günün hayrından, bereketinden en güzel tarzda hissemend olmayı cümlenize nasîb eylesin...
(EMEKLİ OLMADAN İŞYERİNDE KULAKLIKLA; ŞİMDİ İSE YATAĞIMDA KÜÇÜK RADYOMDAN HERGÜN SABAH 9:30'DA VE ÖĞLEDEN SONRA 15'DE M. ESAD HOCAEFENDİNİN AKRA FM'DE SOHBETLERİNİ DİNLİYORUM. Ankara Akra FM: 107.4 )
Bismillâhir-rahmânir-rahîm
b. Riyânın Azı Bile Şirktir
İkinci hadis-i şerif... Muaz RA'den Taberânî ve Hàkim rivayet etmiş. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:
RE. 110/2 (İnnel-yesîre miner-riyâi şirkün) "Riyanın az bir miktarı bile şirktir, müşrikliktir, Allah'a şerik koşmak demektir."
Riyâ ne demek?.. Ahiret amelini, sevap kazanılacak bir işi Allah için yapmamak, gösteriş için yapmak; işte bu riyadır. Riyâ zâten reâ-rü'yet kökünden geliyor. Başkasına göstermek için, gösteriş olsun diye bir iş yapmak demek.
Yesîr küçük, az bir miktar demek. Az miktar bir riyâkârlık bile şirktir. Neden?.. Allah'ı düşünmüyor, Allah'ın rızasını düşünmüyor da, gösteriş yapmak istediği, göstermek istediği kimseyi düşünüyor. Ordan gelecek aferini, ordan gelecek menfaati hesaba katıyor da, o güzel işi riyâkârca yapıyor. İşte onun için o da Allah'a şirk koşmaktır.
Yâni bir insan yaptığı iyi bir işi Allah rızası için yapacak. Birisi beğensin veya alkışlasın, veya birisinin gözüne gireyim de o da benim işimi görsün filân gibi bir hesapla yapmayacak. Azı da yasak, çoğu da yasak... Az diye bazıları önemsemez, yapar; hayır, azı bile doğru değil... Hiç riyâkâryık yapmamalı, hiç gösteriş düşünmemeli, her işini Allah rızası için yapmalı... Her zaman, (İlâhî ente maksdî ve rıdàke matlûbî) "Yâ Rabbi, benim maksûdum sensin, ben senin rızanı taleb ediyorum. Senin rızandır benim istediğim şey..." demeli ve hep Allah'ın rızasını düşünmeli!..
İyi müslümanlık bu işte... Her yaptığı şeyi Allah rızası için yapmak...
c. Evliyâullaha Düşmanlık Etmek
Sonra hadis-i şerifin devamında buyuruyor ki Peygamber Efendimiz: (Men àdâ evliyâallah, fekad bârezallàhe bil-muhàrabeh) Allah'ın evliyâsına düşmanlık yapanlar, Allah'la harb için meydana çıkıp, Allah'a meydan okumuş gibi olur. "Çık karşıma da çarpışalım seninle de, hadi bakalım gör!" demiş gibi olur.
İki insanın birbirini er meydanına çağırmasına mübâreze deniliyor. Harpte, "Ortaya çık da, hadi bakalım bir çarpışalım!.. Çık meydana..." demiş gibi, Allah'a böyle bir küstahça diklenme yapmış gibi olur. Allah'ın sevgili kullarına düşmanlık yapan, Allah'a düşmanlık yapmış gibi olur.
Neden?.. Biliyor ki, o kimse Allah'ın sevgili kulu, bir taraftan da ona ezâ, cefâ ediyor. Yâni bu ne demek?.. "Ben Allah'tan korkmuyorum, onunla çarpışırım, onunla düşmanım!" demek oluyor.
Çünkü, Allah'ı seven Allah'ın evliyâsını da sever, Allah'ın kitabını da sever, Allah'ın peygamberlerini de sever, Alah'ın ahkâmını da sever, Allah'ın dinini de sever, Allah'la ilgili olan, Allah'ın sevdiği her şeyi sever; Allah'ın sevmediği her şeyi Allah için sevmez.
Allah içkiyi sevmiyor; ben de sevmiyorum... Allah kumarı yasaklamış; ben de sevmiyorum... Allah şu günahı yasaklamış, bu günahı yasaklamış; ben de onlardan uzaklaşıyorum. Yâni Allah'ı seven, Allah'ın hatırı için, Allah'ın rızası için sevdiklerini sever, sevmediklerini sevmez. Allah'ın düşmanlarını dost edinmez, Allah'ın dostlarını da düşman edinmez.
Kim Allah'ın evliyâsına düşmanlık yapar, düşman bilir, düşman olarak karşısına dikilir, ona ezâ cefâ yaparsa, Allah'la harp ilan etmiş, Allah'a meydan okumuş gibi olur.
Meydan okumak ne demek, meydana çağırmak, "Çık meydana! Meydana seni davet ediyorum, çık da seninle çarpışacağım!" demek.
Demek ki Allah'ın sevgili kullarına düşmanlık etmeyeceğiz. Ben bu devirde bakıyorum, diyar diyar gezdiğim yerlerde görüyorum. Böyle kitaplarda medhedile medhedile anlatılmış olan çok büyük alim, arif, zarîf, kâmil, velî, mahbub, makbul kulları, bazıları bakıyorum yerden yere çalmağa çalışıyor, bir sürü ağır hakaret, laf söylüyor. Kimisi İmam-ı Azam'a çatıyor, kimisi İmam Mâtüridî'ye çatıyor, kimisi tasavvufa çatıyor, kimisi tasavvuf büyüklerine, mürşid-i kâmillere, kerametleri zâhir evliyâullaha çatıyor... Kimisi müslüman diye müslümanlara çatıyor.
Biliyorsunuz Kur'an-ı Kerim'de ayet-i kerimeler var: Allah müslümanların dostudur, velîsidir, müslümanlar da Allah'ın evliyâsıdır, sevgili kullarıdır; bu kesin... Mü'mini Allah seviyor; müşriki sevmiyor, kâfiri sevmiyor, mü'mini seviyor.
E mü'minlerle düşmanlık yapıyor bir insan, ne olur?.. Allah'a meydan okumuş olur, Allah onun cezasını verir. Allah'a meydan okuyup da Allah'la çarpışanın sonu hüsrandır. Ama bunun bir zamanı vardır. Bir zaman gelecek, Allah onu bizim gözümüze gösterecek. Allah düşmanının, bir zaman gelip Firavun gibi hor ve zelil, bütün dediklerinden dönmüş, perişan bir şekilde kötü akıbetine uğradığı çok görülmüştür.
DEVAMI:
http://esadcosankulliyati.com/arsiv/cuma/c981009.html
HAYIRLI CUMALAR
Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!..