29 Ekim 2017 Pazar

Allah katında din İslâmdır-3

Allah katında din İslâmdır-3
 
 Allah inancı ve Allah korkusu gönüllerden silinmiş olursa, o gönüllere sahip insanların yapamayacağı hiçbir kötülük ve vahşilik yoktur. Bunun en yakın örneği Bosna Hersek'le Kosova'dır. Sırp canilerin buralarda kendi ırklarından olmayan insanlara karşı işledikleri cinayetler, sergiledikleri vahşet, tüyler ürpertici boyutlara ulaşmış, bütün dünyaya, "bunları yapanlar insan olamazlar" dedirtmiştir. Allah'a inanan ve bir gün O'nun yüce katında dünyada yaptıklarının hesabını vereceğini düşünen bir insanın, günahsız insanlara karşı bu cinayetleri işlemesi düşünülemez.
 
       İşte din fikri ve Allah inancı insanı ahlaken yükseltmekte ve ruh yönünden olgunlaştırmaktadır. Bu duygulara sinesinde yer vermeyen insanlar, güçleri yetip fırsat buldukça yapamayacakları hiçbir kötülük yoktur.
 
       Hangi yönden bakılırsa bakılsın, din insan için bir ihtiyaçtır. İnançsızlık ise büyük bir felakettir. Allah korusun, inançtan yoksun olan kimse madde âleminin kendisini tehdit eden olayları karşısında bunalıma girer. Sonsuz hayata, ahiret hayatına inanmadığı ve hayatı sadece dünya hayatından ibaret saydığı için, bütün gayreti dünyanın geçici zevklerini yaşamak olur. Bunları elde etmek için ise hiçbir ölçü ve ahlâk kuralı tanımaz. Bir gün dünyanın geçici zevklerinden ayrılacağını ve yok olup gideceğini düşündükçe tedirginliği artar ve huzuru kaçar. Bir insan için en büyük felaket budur. Halbuki din, ölüm ötesinde daha mutlu ve sonsuz bir hayatı müjdelemekte ve ona ulaşmanın yollarını göstererek insana huzur ve güven bahşetmektedir.
       d) Fert olarak din insana ne kadar gerekli ise toplum olarak da o kadar gereklidir.
İnsan doğuştan medenidir, toplum halinde yaşar. Hiç kimse yalnız başına bütün ihtiyaçlarını karşılayamaz, birbirleriyle yardımlaşarak ve dayanışarak yaşarlar.
      Birlikte yaşamak durumunda olan insanların birbirlerine karşı bir takım hak ve görevleri vardır. Bir insanın birlikte yaşadığı insanlara karşı saygılı olması görev ve hak anlayışına bağlıdır. Çünkü insan çoğu kez aşırı isteklerinin etkisinde kalarak kişisel çıkarlarından başka bir şey düşünemez. Bunun için insanı başkalarına karşı olan görevlerini yerine getirmeye ve onları başkalarına karşı saygılı olmaya mecbur edecek bir etkene ihtiyaç vardır, o da dindir. Bunun için din, sadece ferdin hayatını değil, toplum hayatını da olumlu şekilde etkileyen bir kurumdur. Dindar olan kimselerden oluşan toplumda suç işleme oranı daima düşük olacaktır. Yapılan istatistikler bunu teyit etmektedir. Müslüman toplumlar için Ramazan ayını örnek verebiliriz. Bu ayda Müslümanlar topyekûn ibadete yönelirler ve suç işleme oranı bu toplumlarda hissedilecek derecede düşer. Bu husus ilgililer tarafından da ifade edilmiştir.
       Dinine bağlı toplumlarda işçi-işveren münasebetleri en iyi seviyede bulunur. Çünkü işçi alacağı ücreti helâl etmek için işini gereği gibi yapar. İşveren de işçiye karşı olan yükümlülüklerini en iyi şekilde yerine getirir .
      Kamu görevinin söz konusu olduğu her yerde Devlet memurluğunda, ticarette, sanatta görev yapan dindar insan, üstlendiği göreve hıyanette bulunmaz, kimseye hile ve haksızlık yapmaz, hak etmediği bir ücreti almak istemez. Böylece toplum fertleri birbirleriyle barış ve dayanışma içerisinde bulunur. Birbirlerine karşı sevgi ve saygıda kusur etmezler.
       İşte böylece din, fert ve toplum hayatına huzur getirmiş olur.
       Değerli mü'minler, din hakkında verdiğimiz bu özet genel bilgiden sonra biraz da dinler ve özetle İslâm dini hakkında bilgi vererek konuşmamızı tamamlayalım.   
        Hak din, Allah tarafından bir peygambere vahye dilen, o peygamber tarafından da insanlara duyurulan din vahye dildiği  şeklini korumuş olmak kaydıyla- hak dindir. Böyle olan tek din İslâm dinidir. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de:
 اِنَّ الدِّينَ عِنْدَ اللهِ اْلاِسْلاَمُ
        "Allah katında din, İslâmdır"7 buyrulmuştur.
           Muharref din, Allah tarafından bir peygambere vahye dilmiş olduğu halde asli şeklini koruyamamış olan dindir. Hıristiyanlık ve Yahudilik böyle muharref dinlerdendir.
Bâtıl din, hak din ve muharref dinlerin dışında kalan dinlerdir.
       İslâm'dan önceki semavî dinler, yani Hıristiyanlık ve Yahudilik, esasta bir oldukları halde bunlar zamanla değişikliğe uğrayarak bozulmuşlar ve hak din olma özelliklerini kaybetmişlerdir. Bunun için de bu dinlere, değiştirilmiş anlamına muharref denilmektedir.
•Buna göre bugün yeryüzünde tek hak din İslâmiyet’tir. Bunun içindir ki Kur'an-ı Kerim'de:
وَمَنْ يَبْتَغِ غَيْرَ اْلاِسْلاَمِ دِينًا فَلَنْ يُقْبَلَ مِنْهُ وَهُوَ فِى اْلاَخِرَةِ مِنَ الْخَاسِرِينَ
       "Kim İslâmiyetten başka bir din ararsa bilsin ki, kendisinden asla kabul edilmeyecek ve O, âhirette zarar edenlerden olacaktır."8 buyurulmuştur.
        İslâm dini, hem son din ve hem de evrensel bir dindir. İslâm'dan başka bu nitelikte olan başka bir din yoktur. Çünkü peygamberimiz bütün insanlara gönderilmiş bir peygamberdir.9
قُلْ يَآاَيُّهَا النَّاسُ اِنِّى رَسُولُ اللهِ  اِلَيْكُمْ جَمِيعًا
De ki: “Ey insanlar! Şüphesiz ben, Allah’ın hepinize gönder-diği bir elçiyim.
وَمَا اَرْسَلْنَاكَ اِلاَّ كَافَّةً لِلنَّاسِ بَشِيرًا وَنَذِيرًا وَلَكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ
Ey Muhammed! Biz seni bütün insanlığa, ancak bir müjdeci ve uyarıcı olman için gönderdik. Fakat insanların çoğu, bu gerçeği anlamazlar.
وَمَا اَرْسَلْنَاكَ اِلاَّ رَحْمَةً لِلْعَالَمِينَ
Ey peygamber! Biz seni, ancak alemlere rahmet olmak üzere gönderdik.
           İslâm dini barış ve kardeşlik dinidir. Allah Teâlâ Kur'an-ı Kerim'de:
, اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ اِخْوَةٌ فَاَصْلِحُوا بَيْنَ اَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ      
      "Mü'minler ancak kardeştirler."10 İnsanları birbirine bağlayan kardeşlik bağından daha kuvvetli bir bağ yoktur. Nitekim Peygamberimiz ölümü ile sonuçlanan hastalığında yaptığı konuşmada şöyle demişti:
       "Arkadaşlığına ve malına en çok minnet duyduğum insan Ebû Bekir'dir. Ümmetimden bir kimseyi bu dünyada dost edinmem gerekse hiç şüphe yok ki, bu dost, Ebû Bekir olurdu. Fakat İslâm bağı hepimizi kardeş yapmıştır."11
        İslâm'ın getirdiği kardeşliğin en mükemmelini ilk Müslümanlarda görüyoruz. Medine'de Evs ve Hazreç diye iki kabile vardı. Bunlar uzun yıllar bir birleriyle savaşmışlardı. İslâmiyet gelince bu iki kabileyi barıştırdı, kardeş olduklarını bildirdi. Onlar da silahlarını bırakarak İslâm'ın aydınlığında kardeş oldular ve bundan sonra barış içinde yaşadılar.
Elhamdülillah, bizler müslümanız. Kur'an-ı Kerim ve Peygamberimizin uyarılarına kulak vermeli ve ilk Müslümanları örnek almalıyız. Birbirimize kardeşçe davranarak birlik, barış ve dayanışma içerisinde bulunmalıyız. Dinimiz bize bunu emretmektedir. Bundan düşmanlarımız üzülecek ve dostlarımız sevinecektir. Her şeyden evvel, emrini yerine getireceğimiz için Cenab-ı Hak bizden razı olacaktır, bundan daha büyük mutluluk olur mu?
Hepinize dünya ve âhiret mutluluğu dileyerek konuşmamı bitiriyorum. Cenâb-ı Hak bizlere, razı olacağı davranışları nasip etsin. Amîn.
 
DİPNOTLAR
7 Al-i İmran, 19.
8 Al-i İmran, 85.
9 A'raf, 158; Sebe, 28; Enbiyâ, 107.
10 Hucurat, 10. 11 Buhari, Kitabu's-Salât, 80; Müslim, Kitabu'I-Mesacid, 3
 
 
BU YAZI AŞAĞIDAKİ SİTEDEN ALINMIŞTIR:
 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder