Ölümü yaklaşan insan nasıl davranır? Ölümü güzelleştirmek elimizde mi? İşte ölümü güzelleştirmenin yolu…
Mâdem ki ölümden kaçış yok, öyleyse yapılması gereken; ölümü güzelleştirmeye çalışmak.
ÖLÜMÜ GÜZELLEŞTİRMENİN YOLU
Peki, ölüm nasıl güzelleşir? Ölüm, kimler için âdeta gurbetten sılaya dönüş huzuru ve sevdiğine vuslat sevinci olur?
Nasıl ki, güzel ve hayırlı bir netice için güzel bir gidişat zarurî ise, mesut bir âhiret hayatı için de îman ve sâlih amellerle müzeyyen, istikâmet üzere bir dünya hayatı elzemdir. Ebedî saâdete açılan bir ölüm, ancak îman ve Kur’ân nurları altında geçen nezih bir hayatın mükâfâtıdır.
Dolayısıyla bir Müslümanın, İslâm’ı hayatının hiçbir safhasında unutmaması gerekir. Yirmi dört saatini, kendisine en zirve rehber olarak takdim edilen Peygamberler Sultânı Efendimiz gibi değerlendirme gayreti içinde bulunması îcâb eder. Bu hususta da kendi hâlini ciddiyetle ve sık sık mîzân etmesi gerekir.
Zira Hazret-i Ömer şöyle buyurmuştur:
“Hesâba çekilmeden evvel kendinizi hesâba çekiniz. En büyük arz (yani Allah Teâlâ’nın huzûruna çıkarılıp O’na arz edileceğiniz gün) için (sâlih amellerle) süsleniniz! Şüphesiz dünyadayken nefsini hesâba çeken kimse için kıyâmet günündeki hesap hafif olacaktır.” (Tirmizî, Kıyâmet, 25/2459)
ÖLÜM KORKUSU NASIL GEÇER?
Bir Müslüman her gece; yaşadığı günün muhâsebesini yapmalı. Muhâsebelerle gayrete gelip ölüme lâyıkıyla hazırlanabilen mü’minler, ölümden korku duymak yerine onu ebedî bir vuslat vesîlesi olarak telâkkî ederler. Böyle olunca da, her iki âlem arasında geçit vazifesi gören ölüm güzelleşmeye başlar.
Demek ki ölümün soğuk ürpertilerinden kurtulmanın yegâne çâresi; “Ölmeden evvel ölünüz!” ifâdesinin tefekküründe derinleşerek sâlihâne bir ömür yaşamaya gayret etmektir. Zira her hayat sahibinin mutlakâ başından geçecek olan ölüm, insanın şahsına münhasır yaşayacağı husûsî bir kıyâmet gibidir. Nasıl ki Allâh’a îman edip istikâmet üzere bir kulluk hayatı yaşayanlara kıyâmet günü korku ve hüzün olmayacaksa, kişinin husûsî kıyâmeti demek olan ölüm ânında da aynı durum yaşanacaktır. Bu itibarla ölüm, kişinin mânevî derecesine göre tecellî edecektir.
ÖLÜM İLE İLGİLİ SÖZLER
Hazret-i Mevlânâ bu hakîkati ne güzel îzah eder:
“Oğul! Herkesin ölümü kendi rengindedir. Allâh’a vuslat olduğunu düşünmeden ölümden nefret edenlere ve ölüme düşman olanlara, ölüm korkunç bir düşman gibi görünür. Ölüme dost olanların karşısına da dost gibi çıkar.”
“Ey ölümden korkup kaçan can! İşin aslını, sözün doğrusunu istersen, sen aslında ölümden korkmuyorsun; sen kendi günah ve gafletlerinden korkuyorsun.”
“Çünkü ölüm aynasında görüp ürktüğün, korktuğun; ölümün çehresi değil, kendi çirkin yüzündür. Senin rûhun bir ağaca benzer. Ölüm ise o ağacın yaprağıdır. Her yaprak, ağacın cinsine göre tezâhür eder…”
“Kıyâmet günü, alacalı öküzler, yani kötü düşünceli kâfirler ve fâsıklar için korkunç bir kurban bayramıdır. O gün, öküzlere ölüm, müʼminlere ise bayram günüdür.”
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ebediyet Yolculuğu, Erkam Yayınları

http://www.islamveihsan.com/olum-nasil-guzellesir.html