Mü’minlerin sıfatları Kur’an-ı Kerim’de açıklanıyor. İşte ayette geçen mü’minlerin 10 sıfatı…
Allahü Teâlâ ve Tekaddes hazretleri, mü’minlerin, aşağıdaki ayeti kerimede sıfatlarını bildirmiştir:
1. Gerçekden Allah’ın emrine boyun eğen bütün erkekler ve kadınlar,
2. (Gereği üzere Allah’ı ve peygamberini tasdik eden) mü’min erkekler ve mü’min kadınlar,
3. İbadete devam eden erkekler ve kadınlar,
4. (İş ve sözlerinde) sâdık erkekler ve sâdık kadınlar,
5. Sabreden erkekler ve sabreden kadınlar,
6. Mütevazi erkekler ve mütevazi kadınlar,
7. Sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar,
8. Oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar,
9. Irzlarını koruyan erkekler ve kadınlar,
10. Allah’ı çok zikreden erkekler ve kadınlar (var ya) Allah bunlara bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamışdır. (Ahzab 35)
HİZMET ETMENİN ÖNEMİ
Her şeyde bilgi ve irfan sahibi olmak icab ettiği gibi gâfilâne ve sağlam niyetle yapılamıyan hizmetlerden de layıkı vechile kemalli bir netice alınamaz.
Hizmet sırf Allah rızası için yapılmalıdır. Niyet halis olmazsa sabun köpüğü üzerine yapılan binaya benzer. Bir türlü temel tutmaz.
Hizmet edilen şahıs (şayed hizmete layıksa) hizmetkârın, Allah’a karşı olan kulluğundaki, ihlâs, niyet ve samimiyetine nazar eder. Bunda noksanlığını görürse himmetini keser.
İhlâssız bir hizmete karşı, mürşid ne yapabilir. İsterse hizmet eden kişi, bütün malını, canını feda etse, gene bir netice alamaz.
Hizmet eden, ne kadar ihlâslı olursa olsun, yukarıdaki ayeti kerimedeki güzel sıfatlarla kendini tezyin etmelidir. Yok, ben hizmet ediyorum, deyerek, kendisini hiç bir şeyle vazifeli mükellef görmezse, bu da noksanlık olur.
Aklı selim sahibi olan hem hizmetine devam eder, hem de bahsi geçen bu on güzel sıfatla süslenmeğe gayretli olur. Bununla beraber gene de hizmet sevabını alır.
İmam Şafiî kuddise sirruh buyurur:
– Hizmet edene hizmet edilir. (Tabâkatu’l-Kübrâ)
Hizmet eden kişi, hizmetine devam ettiği müddetçe mânen de terakki etmelidir. Gönlünü Rabbına layıkı veçhile verib, ihlâs, edeb, ve tevazu üzere kulluk vazifesini kemaliyle yapmağa gayretli olmalıdır.
Yoksa, maneviyata ve usûle uymayan, hizmet ehli, rûhen inkişaf ve terakki edemezse yapdığı, hizmetler hep tersine tahakkuk eder. Böyle olunca yapılması icab edeni yapmaz, yapılmaması icab edeni yapar, çünkü firâset sahibi olamamışdır. İş böyle cereyan edince de, böyle bir hizmetden semere alınmaz ve huyu da güzelleşemez, her yapdığı iş tersine olur. Çünkü niyeti zayıf olduğu için (her ne kadar kendisini kusursuz görse de) Cenâb-ı Hakk celle ve alâ hazretlerinin nusretinden mahrum kalır.
Hoca Ubeydullah Ahrâr hazretlerinin hizmet hakkında pek kıymetli nasihatları şöyle ki:
– Hacegân tarikatında vaktin icabı ne ise ona göre davranılır. Zikir ve murakabe, ancak müslümanlara hizmet edecek bir mevzu olmadığı zaman tatbik edilebilir. Gönül almağa vesile olacak bir hizmet, zikir ve murakabeden önce gelir. Bazıları zanneder ki, nafile ibadetlerle uğraşmak hizmetten üsdündür. Halbuki gönül feyzi, hizmet mahsulüdür. Hoca Bahâeddin Nakşibend ve bağlıları, eğer kimsenin hizmetini kabul etmemişlerse bu, hizmet ve tevazuu tercih etmelerindendir. İhsan ediciyi sevmek zaruridir ve muhabbet mikdarınca alâka dahi tabiidir. Bu yolun sâlikleri kendilerini halkın menfaatine vermişler ve mukabilinde hiç bir şey beklememeği şiâr edinmişlerdir.
Devam ediyorlar:
– Ben bu yolu tasavvuf kitablarından değil, halka hizmetle elde ettim. Herkesi bir yoldan götürdüler hayır umduğum herkese hizmet ederim.
Ali Seyyidî kuddise sirruh buyurur:
– “Her kim dilerse ki: Alemlerin Rabbı olan Allahü Teâlâ onu koruya. Her türlü âfetten kendisini esirgeye. Onun veli kullarına hizmette bulunsun… ama sâdakatle”
(Altınoluk Sohbetleri 2, s. 235)
Kaynak: Sâdık Dânâ, Altınoluk Dergisi, Sayı: 188

http://www.islamveihsan.com/ayette-gecen-muminlerin-10-sifati.html