30 Temmuz 2017 Pazar

Hayatımızda Sabrın Önemi-3

Hayatımızda Sabrın Önemi-3

 Başa gelen sıkıntılardan dolayı sabretmeyip ölüm temennisinde bulunmak ise Peygamberimiz tarafından yasaklanmıştır. Bir hadislerinde bu durumu ve başa gelenlerden dolayı neler yapılması gerektiği şöyle bildirilmektedir. “Başına bir musibet geldi diye hiç biriniz ölümü temenni etmesin. Mutlaka böyle bir şey temenni etmek zorunda kalırsa: ‘Allahım, benim için yaşamak hayırlı olduğu sürece beni yaşat, hakkımda ölüm hayırlı olduğu zaman da beni öldür’ desin.”[1]


İlk Müslümanların müşriklerden görmüş olduğu eziyetler ve bu eziyetlere gösterilen sabır hatırlamakta fayda vardır. Safvân b. Ümeyye'nin kölesi olan Ebû Füheyke, efendisi tarafından her gün ayağına ip bağlanarak, kızgın çakıl ve kumlar üzerinde sürükletilirdi. Demirci olan Habbâb, kor hâlindeki kömürlerin üzerine yatırılmış; kömürler sönüp kararıncaya kadar, göğsüne bastırılarak kıvrandırılmıştı.

Ammâr'ın babası Yâsir, bacaklarından iki ayrı deveye bağlanıp, develer ters yönlere sürülerek parçalanmış, kocasının bu şekilde vahşice öldürülmesine dayanamayıp müşriklere karşı söz söyleyen Sümeyye, Ebû Cehil'in attığı bir ok darbesiyle şehit edilmişti. Halef oğlu Ümeyye, kölesi Habeşli Bilâl'i her gün çırılçıplak kızgın kumlar üzerine yatırır, göğsüne kocaman bir taş koyarak güneşin altında saatlerce bırakır; Hz. Peygamber (s.a.s.)'e küfretmesi, Müslümanlığı terk etmesi için ezâ ederdi.
 

Peygamberimizin çekmiş olduğu sıkıntılar ve bu sıkıntılara karşı göstermiş olduğu sabır elbette gönüllerimizde yer etmelidir. Efendimize hakaret, işkence ve her türlü kötülüğü yapmaktan çekinilmemiştir. Geçeceği yollara dikenler döküyorlar, üzerine pis şeyler atıyorlar, kapısına kan ve pislik sürüyorlar, evinin önüne pislik atılıyordu. Bir defa Harem-i Şerifte namaz kılarken "Ukbe b. Ebî Muayt" saldırıp boğmak istemiş, Hz. Ebû Bekir kurtarmıştı. Başka bir zaman, Kâbe'nin yanında namaz kılarken, Ukbe b. Ebî Muayt Ebû Cehil'in teşvikiyle yeni kesilmiş bir devenin iç organlarını, secdeye vardığında üzerine atmış; kızı Fâtıma yetişip üzerindeki pislikleri temizledikten sonra, başını secdeden kaldırabilmişti. Müşriklerin tek taraflı ilan ettikleri ve üç yıl süren boykotta ise Müslümanlarla beraber Efendimiz çok büyük sıkıntılara maruz kalmış, bu günlerde çekilen açlığın giderilmesi için midelere, sırtlara taşlar bağlanmıştı.

Alemlere rahmet olarak gönderilen, bir işaretiyle dağları taşları müşriklerin başına geçirmeyi bekleyen Cebrail (a.s.) olmasına, Sevgilinin en Sevgilisi olmasına rağmen böyle sıkıntıların başa gelmesinin hikmeti nedendir. Bu husus düşünülmelidir. Alemler hürmetine yaratılan bir Peygamber başına gelenler için hiçbir sıkıntıya, sabırsızlığı, ümitsizliği düşmemiş, bunun yanında sabır, şükür, istiğfar dilinden eksik olmamıştır. Bu olaylardan biz Ümmet-i Muhammed’e de dersler çıkmaktadır. Başımıza Efendimizin başına gelen sıkıntıların ne kadarı gelmiştir ki sabırsızlık gösterelim. Beraberce bir düşünelim Efendimizin hayatını. Daha doğmadan yetim kalmıştır, çocukluğunu yaşayamadan annesini kaybetmiştir, en zor zamanında amcasını, eşini kaybetmiştir, bir çocuğu hariç bütün çocuklarının ölümünü görmüştür, yukarıda dile getirdiğimiz üzere türlü türlü sıkıntılara maruz kalmış, açlıkla, savaşla daha birçok sıkıntı ile imtihana tabi tutulmuş. Bizle bize verilene şükretmek başımıza gelene sabretmek zorundayız.
 

Yüce Rabbim yapmış olduğumuz ibadetlerimizi kabul eylesin. Günahlarımızı affeylesin. Sabırla geçen bir hayatın sonunda selamete, cennet yurduna ulaşmayı bizlere nasip etsin. Allah’a emanet olun. Cumanız mübarek olsun.
 

[1] Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 41
http://www.guncelvaaz.com
Ahmet ÜNAL
Vaiz

BU YAZI AŞAĞIDAKİ SİTEDEN ALINMIŞTIR:
http://www.guncelvaaz.com/index.php/ahlaki-ilkelerle-ilgili-vaazlar/29-hayatimizda-sabrin-onemi-vaaz.html
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder