9 Şubat 2016 Salı

Benim neyim eksik?

Benim neyim eksik?

 
Aslıhan Erkişi

a.erkisi@meydangazetesi.com.tr
05 Şubat 2016, 08:00

Hani şu artık illallah dedirten izdivaç programları var ya, işte onlardan birinde bekar olduğu iddia edilen hanım şöyle diyordu:

Benim neyim eksik?

İddia edilen diyorum çünkü artık böyle programlarda neyin gerçek, neyin kurgu, neyin tiyatro olduğunu bilemez olduk. Mesela; genç, edepli, oturup kalkmasını bilen genç bir kızın reyting yapmadığını bilen yapımcının daha aşırı, orijinal adaylara ihtiyacı var. 72 yaşında bir teyze, 68 yaşında bir hacı amca, hatta iyi de dans ediyorsa ne âlâ!

İşte reyting budur. İyi de, çok izlenmesi doğru olduğu manasına gelir mi? Elbette HAYIR...

KURGU OLMALI DİYORUM

‘Etiler’de ev, Bebek’te yat, Beykoz’da kat isterim’ diyen mi ararsın, ‘2500 lira benzin parama yetmez’ diyeni mi ararsın? Daha önce 2 kadını öldürmüş bir adamın oraya çıkarılmasına mı yanarsın, yoksa insan onurunun ayaklar altına alınmasına mı yanarsın? Bir yerde bunların kurgu olduğuna inanmak istiyorum. Çünkü bizim insanımız bu kadar olamaz düşüncesine sığınıyorum. Kurgudur, öyle olmalı...

Kurgu her yerde. Değirmen gibi senaryo ve kadro öğüten dizi ve medya sektörüne bakınca; aşk, nefret, gıybet, kıskançlık, yaralama, sebil gibi cinayet... Melanet adına ne ararsan var. Niye? Biz izliyoruz, alıcısı var, yanlış olana da tepki göstermiyoruz diye. Tepki göstermediğimiz için adam kız arkadaşının başına silahı dayıyor, hatırlayamadığım bir sürü tehdit cümlesi kuruyor, tetiğe basması an meselesiyken, karşısındaki genç kız kafasında silah, patolojik bir vaka gibi “Haklısın, vur öldür” saçmalaması yapıyor. Ondan sonra sosyal medyadan #kadınaşiddetehayır de sokaklara çık!

SÜT BANYOSU MU YAPIYORUZ!

Sizce de bu dizilerdeki lüks, şatafat, o havuzlu, kat kat villalar, etrafta fır dönen hizmetçiler, korumalar vs. bu kadarı da aşırı değil mi? Dışarıda böyle bir hayat mı var? Ama çoğu dizide ortam bu. Gören de ülkenin yüzde 90’ının aylık geliri 50 bin TL ve üzeri, parayı nereye harcayacağını bilemeyen, sütle banyo yapan, her gün havyar tüketen, yalı ve dağ evleri dışında bir yerleşimi olmayan, sokaklarında en düşüğü BMW dolaşan bir yer zanneder.

Dizilerde de o güzel eve ihtirasla bakıp alenen “Benim neyim eksik”, “Benim de olmalı” diyen ve o eve sahip olmak için türlü dolaplar, şeytanlıklar yapanlar var. Dizileri çoğunlukla gençler seyrediyor. Direkt olmasa da bilinçaltına minik minik o mesajlar ve değer yargıları yazılıyor. Bir nevi görsel ve işitsel davranış ve karakter eğitimi.

Şöyle diyenler çıkabilir: “Bize kanaatkarlığı tavsiye ederek, halihazırda zengin olan, iyi yaşayanların hayatına devam etmesini, bizim de fakirliğe talimimizi istiyorsunuz!” Yok öyle bir şey. “En makbul insan, zengin, etrafına ve yoksullara faydalı olandır” düsturunu biliyorum çünkü. Servet düşmanlığının faydası yok. Mevzum; imkan yokken gençleri lükse, şatafata özendirenler. Dolayısıyla çoğunun mutsuzluğuna sebep olanlar.

İşte böyle… Hayaller Iphone 6 Plus, gerçekler Ericsson 688.

Çalışırsın, gayret edersin, eğitimini eksiksiz alırsın. Başarı kendiliğinden gelir.

Ülkemde böyle değil ama “Hayaldi gerçek oldu” dileğiyle... 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder