Bedevi birinin peygamberimize sorduğu ve sormadan önce “Suallerim biraz sert ve ağır olacak” dediği sorular neler? Peygamberimiz bu bedeviye nasıl cevaplar vermiştir? Bu hadisten nasıl bir hisse çıkartmalıyız? Dr. Murat Kaya anlatıyor…

Enes bin Mâlik (r.a) şöyle anlatır:
“Bir defasında Nebiyy-i Muhterem (s.a.v) Efendimiz’le birlikte oturduğumuz esnâda deve üstünde biri gelip devesini Mescid’in kapısında çökerttikten sonra bağladı. Ondan sonra:
«‒Hanginiz Muhammed’dir?» diye sordu.
Nebiyy-i Mükerrem Efendimiz (s.a.v) ashâbı arasında dayanmış oturuyorlardı.
«‒İşte dayanmış olan şu beyaz zâttır» dedik. Adamcağız:
«‒Ey Abdü’l-Muttalib’in oğlu!» diye hitâb etti. Nebiyy-i Ekrem Efendimiz (s.a.v):
«‒Seni dinliyorum buyurdular.
«‒Ben sana bâzı şeyler soracağım. Amma suallerim biraz sert ve ağır olacak, gönlün benden incinmesin!» dedi.
Nebiyy-i Ekrem Efendimiz (s.a.v):
«‒Aklına geleni sor!» buyurdular.
«‒Sen’in ve Sen’den evvelkilerin Rabbi aşkına söyle, bütün insanlara Sen’i Allâh mı gönderdi?» dedi. Allah Rasûlü(s.a.v):
«‒Evet buyurdular.
«‒Allâh aşkına söyle, bir gün bir gece içinde beş vakit namaz kılmayı sana Allâh mı emretti?» dedi.
«‒Evet buyurdular.
«‒Allâh aşkına söyle, senenin şu mâlûm ayında oruç tutmayı sana Allâh mı emretti?» dedi.
«‒Evet buyurdular. Yine:
«‒Allâh aşkına, şu mâlûm olan sadakayı zenginlerimizden alıp fukarâmıza dağıtmayı sana Allâh mı emretti?» dedi. Nebiyy-i Muhterem Efendimiz (s.a.v) buna da:
«‒Evet buyurunca adamcağız:
«‒Sen ne getirdiysen ben ona îmân ettim. Ve ben kavmimin geride kalanlarına da elçiyim. Ben, Sa’d bin Bekr kabîlesinden Dımâm bin Sa’lebe’yim.» dedi.” (Buhârî, İlim, 6. Bkz. Müslim, İman, 10)
BU HADİSTEN NE ANLAMALIYIZ?
Müslim’in rivâyetinden anlaşıldığına göre Efendimiz (s.a.v) bu kabîleye elçi göndermiş, onlar da meselenin aslını soruşturmak için Dımâm (r.a)’ı, Efendimiz’e göndermişlerdi.
Dımâm (r.a) bütün kabilesinin îmânına sebep olmuştur. İbn-i Abbâs (r.a):
“Dımâm bin Sa’lebe’den daha faziletli ve üstün bir heyetin geldiğini aslâ işitmedik!” buyurmuştur.
Talebe, duyduğu bazı şeyleri hocasına arzederek onun tasdikini alırsa, artık “Hocam bana böyle öğretti” demeye hak kazanır. Muhaddisler bunu, “Arz”, “Hocaya okumak” diye tâbir ederler.