4 Ağustos 2013 Pazar

Peygamberin Cennet arkadaşı "Hz Ukkaşe"

Peygamberin Cennet arkadaşı "Hz Ukkaşe"

Peygamberin Cennet arkadaşı "Hz Ukkaşe"
 

Yüreğimiz çıkınımıza koyup düşüyoruz yollara. Aşkın çölde bulduğu karşılığı bir nebze olsun yaşamak istiyoruz. Sevgi gemisinden uzanan kutlu eli bizde tutmak istiyoruz. En sevgilinin sevgisine mahzar olmuş, bir aşk abidesinin makamına yolculuğumuz. Kendimizden kaçıp kendimizi bulma peşindeyiz.

Gideceğimiz yer aşkın zirvesi. Herkes vardığında kendince nasibini alacak. Herkes beklediğinin karşılığını görecek. Bizim umudumuz peygamber mührünü öpmüş dudaklardan bir tebessüm alabilmek, o mührü peygamberi öpen tek kişi olan Hz Ukkaşe’nin dudaklarından.

Gaziantep’le Kahramanmaraş arasında bulunan Gaziantep’e bağlı Nurdağı ilçesine 7-8 km uzaklıkta bir tepenin zirvesinde bulunan türbenin yolunu tutuyoruz. Hayatta olduğu gibi yollar virajlı, bir Mevlevi semazen gibi etrafımızda döne döne ilerliyoruz. Her viraj dönüşümüzde biraz daha artıyor içimizdeki heyecan.

Türbenin bulunduğu tepenin eteklerine vardığımızda Araf’ta çıkan hacılar gibi zirveye ulaşmaya çalışan Ukkaşe sevdalılarını görüyoruz. Baharın yeşillendirdiği tepenin böğründe yokuşu tırmanmaya çalışan başlarındaki beyaz örtülü kadınların içlerindeki sevgi kendilerine destek veriyor.

Her gün binlerce insanın ziyaret ettiği Ukkaşe türbesine yurdun her yanından akın akın insanlar geliyor. Her birinin rengi, teni, ırkı birbirinden farklı ama hepsinin yüreğinde peygamberimizden geriye kalan bir peygamber sevgilisinin makamına ulaşma arzusu var.

Yokuşu çocuk, genç ihtiyar her yaşayan insanla tırmanıp tepenin zirvesine varıyoruz. Zirve daha da kalabalık. Türbeye yol olmasına rağmen insanların çoğu araçları ile çıkarken çoğu da yürüyerek çıkıyor.

Zirve bir bayram yerini andırıyor. Hz Ukkaşe için yapılan türbe en zirvede. Türbenin üzerine büyükçe bir yapı ile kapanmış. Kadınlar ve erkekler türbeyi ayrı kapılardan irerek ziyaret ediyor. İçerde namaz kılabilmek için bölümler var.

Ziyarete gelenlerin kimisi namaz kılıp ellerini açarak dua ediyor, kimisi Kur’an-ı Kerim okuyor. İçerisi bir manevi atmosferin yayıldığı duyguların feraha ulaştığı, gözlerin dolduğu, gönüllerin itminana ulaştığı bir mekan haline geliyor.

Türbenin hemen yanı başında bir mescit bulunmakta. Yine dışardan gelenlerin kalabileceği misafirhane var. Çok sayıda insan adaklarını gelip burada kesiyor. Bunun için kurban kesim hanesi de yapılmış.
Camii hoporlüründen sık sık türbe ziyaretlerinin adabından bahsedilip, türbeye ve etrafındaki ağaçlara bez bağlanmamasından, duanın Allah’a yapılması gerektiği yönünde anonslar yapılıyor.

Türbenin eteklerinde türbeye gidip ziyaretini gerçekleştirenler, dualarını edenler guruplar halinde küme küme ağaçların gölgesinde yemeklerini yiyor, çaylarını içiyor yada kestikleri kurbanlarını pişiriyorlar.

Türbenin eteklerine sığınmış durumda bulunan, dini kitap ve hediyelik eşya satan dükkanlarda türbe ziyaretine gelenlere hizmet ediyorlar.

Kahramanmaraş ve Gaziantep’te Hz Ukkaşe sevgisi çok gelişmiş durumda. Özellikle Kahramanmaraşlılar kandillerde, dini günlerde, yürekleri daralıp ferahlamak istediklerinde Hz Ukkaşe’nin türbesinin yolunu tutuyorlar. Kahramanmaraş ve Gaziantep’te HZ Ukkaşe duyulan sevgi erkek çocuklarının isimlerine yansımış durumda. Ukkaşe kelimesini Türkçeleştirip Ökkeş yapan yöre halkı çocuklarının ismini Ökkeş koymakta. Belki abartılı olacak ama Kahramanmaraş kalesine çıkıp Ökkeş diye seslendiğinizde çok sayıda erkeğin size baktığını göreceksiniz.

Hz Ukkaşe’nin kim olduğunu merak edenler için ondan bahsetmekte yarar var. Yapılan araştırmalarda Türbenin Ukkaşe b. Mihsan el-Esedi adına yapıldığı saptanmış. Bazılarına göre türbede Ukkaşe b. Mihsan’n gömülü olduğu söylense de, bazılarına göre burada katıldığı bir savaşta kaybettiği parmağı yada kanın döküldüğü yer olduğu için buraya türbe yapıldığı rivayet edilmekte.

Hz Ukkaşe hakkında özellikle Müslüman olmadan önce fazla bir bilgi bulunmamakta. Müslüman olduktan sonra ve Bedir savaşındaki başarılarından sonra kaynaklarda onun hakkında bilgiye rastlanmaktadır.

Hz Ukkaşe’nin Bedir savaşında çok büyük cesaret gösterdi. Savaşırken kılıcı kırıldı. Peygamberimiz(S.A.V) kendisine bir hurma dalı verdi. Bu dal onun elinde kılıç oldu. O kılıçla çok sayıda savaşa katıldığı rivayet edilmektedir.

Hz. Ukkaşe hayata iken cennetle müjdelenenlerden birisi. Peygamberimiz(S.A.V) bir gün; “Ümmetimden yetmiş bin kişi tertemiz olarak cennete girecektir” buyurunca Ukkaşe b.Mihsan:
- Ey Allah’ın elçisi ! Allah’a dua et de ben onlardan olayım” dedi. Peygamberimiz “Sen onlardansın” buyurdu ve ona dua etti. Bunun üzerine başka bir adam ayağa kalkarak:
- Ey Allah’ın elçisi! Cennetliklerden olmam için bana da dua et” deyince, Peygamberimiz
- Bu konuda Ukkaşe seni geçti buyurdu. (1)
Hz Ukkaşe bir peygamber aşığı, bir peygamber sevdalısı bir insan.O sevgiden dolayı Peygamberimizin kürek kemikleri arasında bulunan peygamberlik nişanesi, peygamberlik mührünü öpmeyi başlarmış bir sahabe.

“ Fetih suresi nazil olunca, Peygamberimiz(S.A.V), Cebrail’e:
-Ey Cebrail öleceğimi anladım, buyurunca Cebrail, Peygamberimize:
- Senin için ahiret dünyadan daha hayırlıdır, Rabbin sana (istediğini) verecek sen de razı olacaksın , (Duha:4-5) dedi.Bunun üzerine Peygamberimiz müezzini Bilal-ı Habeşi’ye, insanları cemaatle namaz kılmak üzere toplanmaları için çağırmasını emretti. Bütün Muhacir(Mekke’den Medine’ye hicret eden Müslümanlar ) ve Ensar (Medine’ li Müslümanlar) Mescid-i Nebi’de toplandı. Peygamberimiz onlara namaz kıldırıp sonra minbere çıktı ve insanlara hitap etti. Peygamberimizin bu konuşması sırasında kalpler ürperdi gözler ağladı. İnsanlara şöyle dedi.

- Ey insanlar sizin için nasıl bir peygamber idim? Onu dinleyenler:
- Allah mükafatını versin çok iyi bir Peygambersin. Sen bizim için merhametli bir baba, şefkatli ve öğüt veren bir kardeş gibiydin. Allah’ın sana verdiği Peygamberlik görevini yerine getirdin O’nun(Allah’ın) vahyettiğini bize ilettin, bizleri Allah’ın yoluna hikmetli ve güzel sözlerle davet ettin. Allah, ümmetlerine yaptıkları görev nedeni ile peygamberlere vereceği mükafatın en güzelini sana versin, dediler.

Bunun üzerine Peygamberimiz(S.A.V) şöyle buyurdu:
- Ey Müslüman topluluğu! Sizin üzerinizde bulunan hakkım ve Allah adına, sizden kime bir haksızlık yapmış isem, kıyamette hesaplaşıp hakkını almadan önce, şimdi onun ayağa kalkıp hakkını benden almasını istiyorum, dedi. Hiç kimse kalkmayınca Peygamberimiz bunu üç defe tekrarladı. Üçüncü defa söyledikten sonra Müslümanlar arasında bulunan ve kendisine Ukkaşe denilen yaşlı bir sahabe ayağa kalktı. Müslümanları yararak ilerledi ve Peygamberimizin önünde durdu ve şöyle dedi:

- Anam babam sana feda olsun ey Allah’ın elçisi, eğer ısrar etmeseydin senin karşına çıkıp bir şey istemeyecektim.Bir savaştan sonra gazilerin arasındaydım.Ayrılmak üzereyken develerimiz yan yana geldi.Devemden indim ayağını öpmek için sana yaklaştığımda değneğini kaldırdın ve sırtıma vurdun. Kasten bana mı vurdun yoksa devene mi vurmak istemiştin bilmiyorum deyince, Peygamber efendimiz:

- Ey Ukkaşe sana kasten vurmaktan Allah a sığınırım.Ey Bilal git(kızım) Fatıma’ya uzun bir değnek getir dedi . Bilal-ı Habeşi (şaşkınlıktan) ellerini başının üzerine koyarak :

- O, Allah’ın Peygamberi ve kendisine kısas yapılmasını istiyor, diyerek Hz.Fatıma’ nın yanına geldi kapıyı çaldı ve “Ey Peygamber’in kızı! Bana uzun bir değnek ver” deyince, Peygamberimizin kızı Hz Fatıma:

-Bugün ne hac günü, ne de O’nun savaştığı bir gün değil babam uzun değneği ne yapacak? Dedi. Bilal-i Habeşi:

- Babanın yaptıklarından haberin yok. Allah’ın elçisi borçlarını ödüyor, dünyayı terk ediyor ve kendisine kısas yapılmasını (kendisinde hakkı olanların hakların almasını) istiyor, dedi. Bunun üzerine Hz Fatıma:

- Ey Bilal! Allah’ın elçisine kısas yapmayı ( hakkını almayı) kendisine layık gören kimdir? ( Peygamberin torunları) Hasan ile Hüseyin’e haber ver. O adamın (Ukkaşe) yanına gitsinler de, almak istediği (hakkını) onlardan alsın. Peygamberden almasına izin vermesinler, dedi. Bilal-i Habeşi mescide girip değneği Peygamberimize verince O da Ukkaşe’ye verdi. Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer bunu görünce ayağa kalktılar ve:

- Ey Ukkaşe!İşte önündeyiz Hakkını bizden al.Peygamberden alma, deyince Peygamber efendimiz:

-Bırak ey Ebubekir sende bırak ey Ömer Allah sizin değerinizi ve makamınızı biliyor dedi. Bunun üzerine Ali b.Ebu Talip (Hz. Ali) ayağa kalktı ve:

- Benim hayatım Allah’ın elçisinin hayatının önündedir.İşte sırtım hakkını kendi elinle benden al ve bana(O’nun yerine) yüz sopa vur .Allah’ın elçisinden alma, deyince Peygamberimiz:

-Otur ey Ali. Allah senin değerini ve niyetini biliyor buyurdu.Sonra Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin kalktılar ve:

-Ey Ukkaşe!Sen bilmiyor musun biz Allah’ın elçisinin torunuyuz. Hakkını bizden alman Peygamberden alman gibidir, deyince Peygamber efendimiz:

-Gözümün nuru torunlarım sizde oturun Allah sizi burada unutmamıştır(sizin de niyetinizi ve değerinizi bilmektedir).Sonra Peygamber efendimiz Ukkaşe’ye

- Ey Ukkaşe!Vuracaksan vur deyince, Ukkaşe(R.A):

- Ey Allah’ın elçisi!Bana vurduğunda benim üzerimde elbise yoktu deyince Peygamberimiz sırtını açtı. Müslümanlar yüksek sesle ağlıyorlardı. Hz.Ukkaşe, Peygamberimizin beyaz sırtına baktı.Sanki sırtı Mısır’ da dokunan ince ve beyaz ketenden dokunmuş kumaş gibiydi fazla ilgilenip zaman kaybetmeden sırtını öptü ve şöyle dedi:

- Anam babam sana feda olsun ey Allah’ın elçisi sana kısas yapmaya(senden hakkını bu yolla almaya) kim cür’et edebilir? Bunun üzerine Peygamberimiz (S.A.V) :

- Ya hakkını alman için gerekeni yap ya da affet deyince, Hz. Ukkaşe:

- Kıyamet gününde Allah’ın beni affetmesini umarak sizi affediyorum dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz(S.A.V):

- Kim cennetteki arkadaşımı görmek isterse bu adama baksın dedi.Sonra (orada bulunan) tüm Müslümanlar Hz. Ukkaşe’nin alnından öperek ayağa kalktılar ve:

- Seni tebrik ederiz çok büyük bir mertebeyi ve Peygamberin cennetteki arkadaşlığını elde ettin dediler.” (2)

Her gün yüzlerce inanın gurup gurup Ziyaret ettiği bu türbe Peygamberden geriye hatıralara insanların sahip çıkışının da bir göstergesi.

İnsan Hz Ukkaşe’nin makamına varınca Peygamberin sırtındaki peygamberlik mührünü öpmeyi başarmış Hz Ukkaşe’nin dudaklarından bir tebessüm arıyor.


KAYNAKLAR
(1) El-İstiab 3/1081, Madde:1837 , Buhari , Tıb.17, Müslim, İman, 317.
(2) El - Isbahani , Hilyet-ül Evliya 4/ 73,

NASIL GİDİLİR
Hz Ukkaşe Türbesi’ne farklı yollardan gidilebilse de, Gaziantep’in Nurdağı ilçesinden gidilmesi en uygunudur. Türbe ilçe merkezine 8 km uzaklıktadır. Guruplar halinde gidilebileceği gibi ferdi olarak da gidilebilir. Türbe merkezine araçla çıkılabilmektedir.

www.truvadergisi.com
 
 
 
 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder