16 Ekim 2015 Cuma

İnsan ilimle yücelir!

İnsan ilimle yücelir!

 
Cemil Tokpınar
c.tokpinar@meydangazetesi.com.tr
09 Ekim 2015, 10:47
 
Peygamber Efendimiz (a.s.m.) "Gençliğinde ilim öğrenen taştaki damga gibi, yaşlılığında öğrenen ise, su üzerine yazı yazan gibidir" (Keşfü-l Hafâ, 2: 66) buyurarak, gençlikte öğrenilen ilmin daha kalıcı olduğunu belirtmiştir.
 
Gençlik yıllarında beynin ezberleme kabiliyeti daha güç- lüdür, zaman bakımından daha elverişlidir. Bununla birlikte, Peygamberimizin bize tavsiyesi, "Beşikten mezara kadar ilim öğrenmektir.” Çünkü yine onun buyurduğu gibi, "İlim öğrenmek kadın-erkek bütün Müslümanlara farzdır."
 
Gençlerimizi ilim öğrenmeye teşvik eden bir başka hadis de şudur: "Bir genç ilim ve ibâdet içinde yetişir, olgunlaşırsa, Allah Kıyâ- met Günü ona yetmiş iki sıddî- kın sevabı kadar sevap verir."

Peygamberimiz (a.s.m.), “İnsanlar helâk oldu, âlimler müstesnâ. Âlimler de helâk oldu, ilmini uygulayanlar müstesnâ. Onlar da helâk oldu, ihlâslı olanlar müstesnâ. İhlâslılar da büyük bir tehlikenin üzerindedirler” buyurmuştur. (Keşfü’l-Hafa, 2:415)
 
Demek ki tek başına ilim öğrenmek yetmemekte, bu ilmi ihlâsla tatbik etmek gerekmektedir. Bir başka hadiste, “Âlim ve ilim Cennettedir. Âlim ilmiyle amel etmeyince ilim ve amel Cennette olur; âlim ise Cehenneme gider” buyurulmuştur.
 
Şu hadiste ise muhteşem bir müjde vardır: “İlim İslâmın hayatıdır, îmanın direğidir. Bir ilmi öğrenene Allah, eksiksiz mükâfat verir. İlmi öğrenip de onunla amel eden kimseye Allah bilmediğini de öğretir.”

Müminlerin öğrenebileceği ilim ikiye ayrılır. Birisi zarurî ve vazgeçilmez olan, diğeri zarurî olmayandır. Zarurî ilim, dinin temel konularıdır. İnanç esaslarını, ibâdetlerin nasıl yapılacağını öğrenmek bunlardandır. Diğer kısmı ise, nafile olandır.
 
İlki, dini ilimleri özet olarak bilmekse, ikincisi teferruatlıca öğrenmektir. Bir mümin, bilhassa îmanla ilgili bilgileri çok iyi ve derinlemesine öğrenmelidir. Neye, niçin inandığını etraflıca kavramalıdır. Çünkü ilimlerin şâhı ve padişahı îman ilmidir. Başta namaz olmak üzere ibâdetle ilgili konuları öğrenmek, nelerin helâl nelerin haram olduğunu bilmek şarttır.
 
Neyin sevap neyin günah olduğunu bilmeyen kişi, Allah'ın rızâsını nasıl kazanacaktır? Kur'an okumasını öğ- renmek ve belirli yerlerini ezberlemek, ilmihal bilgisi edinmek, hadis okumak ilim öğrenmenin besmelesidir. Bunların ileri kademesi ise, başta îman ilmi olmak üzere her bir dalda derinleşmektir. Ayrıca dünyamıza gerekli fen ve sosyal bilimleri öğrenmek de gerekir. Hatta herkes bunların bir dalında derinleşmelidir.

Şu hadisler "âlim" olmanın ne büyük bir makam olduğunu gösteriyor: "Âlimler yeryüzünün kandilleri, peygamberlerin halifeleri, benim ve diğer peygamberlerin vârisleridir." "Âlimler önderdirler. Takvâ sahipleri efendi ve reistirler. Bunlarla oturup kalkmak hayır ve iyiliği arttırmak demektir." Bunlara, "Âlimin yüzüne bakmak ibâdettir" ve "Âlimin uykusu da ibâdettir" gibi hadisleri de eklediğimizde, "âlim" olmanın çok büyük bir makam olduğu anlaşılıyor.
 
Nitekim Yüce Peygamberimiz (a.s.m.), "Ümmetimin âlimleri İsrailoğullarının peygamberleri gibidirler" diyerek bu yüksek rütbeye ulaşmanın pek kolay olmadığını gösteriyor. "Amellerin hangisi daha üstündür?" diye sorulan bir suale, Peygamberimiz (a.s.m.), şu cevabı vermiştir: "Allah'ın isim ve sıfatlarını bildiren ilim her şeyden üstündür."
 
Suali soran sahabe, "Ya Resûlâllah, biz ilmin faziletini sormadık, amellerin en üstününü sorduk. Siz ise ilim diye cevap verdiniz” deyince Peygamberimiz şöyle devam etti: "Allah'ı bildiren ilimle birlikte olan amel, ne kadar az olursa olsun, insana fayda verir. Allah'ı tanımadan işlenmiş ameller ise insana fayda sağlamaz."
 
Burada unutulmaması gereken bir nokta vardır. İlimden murat, sadece dinî ilimler değildir. Dünya hayatımızla ilgili ilimler de çok mü- himdir. Her bir ilim, Allah'ın isimlerinin tecellisini anlatır ve O’nun bir ismine dayanır.
 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder