8 Kasım 2017 Çarşamba

ALLAH’I TANIMAK VE O'NA İMAN ETMEK-3

ALLAH’I TANIMAK VE O'NA İMAN ETMEK-3
 
IV. SELBÎ SIFATLAR
 
Allah’ın selbî ve tenzîhî sıfatları, Allah’ın ne olmadığını ve neler yapmadığını, hangi özelliklere sahip olmadığını ifade eden sıfatlardır.  Allah’ın bu sıfatlarından bir kısmını şöyle özetleyebiliriz:
 
* Allah’ın anası, babası, eşi, çocuğu ve benzeri yoktur. O, hiçbir şeye muhtaç değildir. İhlas suresi, Allah’ın bu niteliklerini bize bildirmektedir.
  قل هو الله احد الله الصمد لم يلد و لم يولد و لم يكن له كفوا احد
 
“De ki O Allah tektir. O samettir yani, hiçbir şeye muhtaç değildir, her şey O’na muhtaçtır. Ondan çocuk olmamıştır yani O, kimsenin babası değildir. O doğmamıştır yani, O, kimsenin çocuğu değildir. Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir.”
  لا شريك له
 
“Onun hiçbir ortağı yoktur…” (En’âm,6/163).
 لا تاخذه سنة و لا نوم  
 
O’nu ne uyuklama tutabilir ne de uyku (Bakara, 2/253).
   و هو يطعم و لا يطعم
 
(yaratıkları) besleyendir ve (kendisi) beslenmeye ihtiyacı olmayandır” (En’âm, 6/14).
و ما الله بغافل عما تعملون
 
“Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir” (Bakara,2/74)ز
  ان الله ليس بظلام للعبيد
 
"Allah, kullarına asla zulmedici değildir (Al-i İmrân,3/182). لا يسئل
عما يفعل و هم يسئلون
 
“O, yaptığından dolayı sorgulanamaz fakat onlar sorgulanırlar” (Enbiya, 21/23).
  و الله يحكم لا معقب لحكمه “Allah hükmeder. O’nun hükmünü bozacak hiçbir kimse yoktur…” (Ra’d,13/41).
 و ما كان الله ليعجزه من شيئ في السماوات و لا في الارض
 
“Ne göklerde ne de yerde Allah’ı âciz bırakacak hiçbir şey yoktur…” (Fâtır, 35/44).
 ان الله لا يخفى عليه شيئ في الارض ولا في السماى 
 
“Şüphesiz göklerde ve yerde hiçbir şey Allah’a gizli kalmaz” (Al-i İmran, 3/5).
  فلن يخلف الله عهده
 
“Allah verdiği sözden asla dönmez” (Bakara,2/80).
 ان الله لا يخلف الميعاد “Şüphesiz Allah va’dinden dönmez” (Al-i İmrân,3/9).
 
HABERÎ / MÜTEŞÂBİH SIFATLAR
 
Haberî sıfatlar; Allah’ın eli, yüzü, gözü, gelmesi, inmesi ve yakın olması gibi âyet ve hadislerde geçen sıfatlardır. Kur’ân’da Allah’ın eli, yüzü, gözü, arşı istivası, gelmesi, insanlara yakınlığı ve onlarla beraber olmasından söz edilmektir.
            يد الله فوق ايديهم
            “Allah’ın eli onlarının elinin üstündedir” (Fetih,48/10).
                  و لله المشرق و المغرب فاينما تولوا فثم وجه الله 
            “Doğu ve batı (bütün yeryüzü) Allah’ındır. Nereye dönerseniz Allah’ın yüzü işte oradadır” (Bakara,2/115).
               و اصنع الفلك باعيننا و وحينا
 
            “Ey Nuh! Gözümüzün önünde ve vahyimize göre gemiyi yap” (Hûd, 11/37).
              و جاء ربك و الملك صفا صفا
 
            “Rabbin ve melekler saf saf geldi” (Fecr,89/22).
              الرخمن على العرش استوى
 
“Rahman arşa istiva etmiştir”  (Taha, 20/5).
              و اذا سالك عبادي فاني قريب
 
            “Kullarımı beni senden sorarlarsa (bilsinler ki) gerçekten ben onlara çok yakınım” (Bakara, 2/186).
              و هو معكم اين ما كنتم
 
“Nerede olursanız olun O (Allah) sizinle beraberdir” (Hadîd,57/4).
 
Meallerini verdiğim âyetlerde Allah’ın eli, yüzü, gözü, gelmesi, arşı istiva etmesi, yakın ve beraber olması hangi anlamdadır? Allah yaratıklarından hiç birine benzemez. Dolayısıyla Allah’ın elini, yüzünü, gözünü ve gelmesini insanların eli, yüzü, gözü ve gelmesi gibi düşünemeyiz. Öyle ise bu ayetlerde geçen Allah’ın bu sıfatları ne anlama gelmektedir?
 
Bir kısım İslam âlimleri, Allah Kur’ân’da elinden, yüzünden, gözünden ve gelmesinden söz etmektedir. Biz bunların mahiyetini, nasıl olduklarını bilemeyiz, çünkü Allah bize bildirmemiştir. Biz sadece bu sıfatlarını kabul ederiz. Allah’ın eli, yüzü, gözü … vardır, fakat bizim elimiz, yüzümüz, gözümüz gibi değildir. Bu sıfatların keyfiyetlerinden, nasıl olduklarından bahsetmeyiz şeklinde görüş beyan etmişlerdir.
 
Bir kısım İslam âlimleri ise Allah’ın elini, yüzünü, gözünü ve gelmesini yorumlamışlar, tevil etmişlerdir. Bu âlimlerin yorumuna göre, Allah’ın elinden maksat, gücü, kudreti ve nimetidir. Allah’ın yüzünden maksat O’nun zatı ve rızasıdır. Allah’ın gözünden maksat, ilmi, yardımı, himayesi, gözetimi ve denetimidir. Allah’ın gelmesinden maksat emrinin gelmesidir. Allah’ın arşı istivasından maksat; arşı istila etmesi ve arşa hâkim olmasıdır. Allah’ın inmesinde maksat, nimet ve rahmetinin inmesidir. Allah’ın yakın olmasından maksat, af, merhamet ve yardımının yakın olmasıdır. Allah’ın beraber olmasından maksat, O’nun kullarının her halini görmesi, bilmesi, murakabesi, ve onlara yardım etmesidir.
 
SONUÇ
 
Allah’ı tanımak bizim en başta gelen görevimizdir. Biz Allah’ı Kur’ân ve Sünnette belirtilen isim, fiil ve sıfatlarıyla tanıyabiliriz. “Allah’a îman”; Allah’ın varlığını, birliğini, yaratan, yaşatan, rızık veren ve besleyip büyütenin yalnız Allah olduğunu, O’ndan başka ibadete layık mabut bulunmadığını, ibadetin sadece O’na yapılması gerektiğini, O’nun ezelî ve ebedî olduğunu, bütün kemal sıfatlarla muttasıf ve noksan sıfatlardan münezzeh bulunduğunu, Kur’ân ve Sünnette belirtilen isim, fiil ve sıfatlarıyla bilip inanmayı gerektirir. O’na iman, aynı zamanda O’na ibadet ve itaat etmeyi, Kur’ân ve Sünnette yer alan emir ve yasaklara, öğüt ve tavsiyelere uymayı, helal ve haramlara riayet etmeyi gerekli kılar.
 
 
BU YAZI AŞAĞIDAKİ WEB SİTEDEN ALINMIŞTIR:
 

--


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder