26 Kasım 2017 Pazar

İSLAM'DA HAYVAN HAKLARI-2

İSLAM'DA HAYVAN HAKLARI-2
 
Hayvanlara Merhamet Etmek:
 
Rasulullah buyurdu ki:
اَلرَّاحِمُونَ يَرْحَمُهُمُ الرَّحْمَنُ اِرْحَمُوا أَهْلَ الْأَرْضِ يَرْحَمْكُمْ مَنْ فِي السَّمَاءِ
 
“Merhamet edene Allah da merhamet eder; siz yerdekine merhamet edin ki gökteki de size merhamet etsin”[11]
 Rasulullah buyurdu ki:
جَعَلَ اللَّهُ الرَّحْمَةَ مِائَةَ جُزْءٍ، فَأَمْسَكَ عِنْدَهُ تِسْعَةً وَتِسْعِينَ جُزْءًا، وَأَنْزَلَ فِي الْأَرْضِ جُزْءًا وَاحِدًا، فَمِنْ ذَلِكَ الْجُزْءِ يَتَرَاحَمُ الخَلْقُ، حَتَّى تَرْفَعَ الفَرَسُ حَافِرَهَا عَنْ وَلَدِهَا، خَشْيَةَ أَنْ تُصِيبَهُ
 
“Allah rahmeti yüz parça yarattı. Bu rahmetten doksan dokuzunu yanında tuttu. Yeryüzüne (bu rahmetin) sadece bir parçasını indirdi. İşte bu bir parça sebebiyledir ki yaratıklar birbirine acımaktadırlar. (Öyle ki) at, süt emen yavrusuna engel olmaması için ayağını bu rahmet sayesinde kaldırır.”[12]
 
Rasulullah buyurdu ki:
بَيْنَا رَجُلٌ يَمْشِي، فَاشْتَدَّ عَلَيْهِ الْعَطَشُ، فَنَزَلَ بِئْرًا، فَشَرِبَ مِنْهَا، ثُمَّ خَرَجَ فَإِذَا هُوَ بِكَلْبٍ يَلْهَثُ يَأْكُلُ الثَّرَى مِنَ الْعَطَشِ
 
Bir adam yolda giderken çok susadı. Hemen bulduğu bir kuyuya indi ve oradan su içti. Sonra kuyudan çıktı bir de ne görsün, kuyunun başına gelmiş bir köpek orada soluyor ve susuzluktan ağzını toprağa sürtüp nemli toprağı yalıyordu.
فَقَالَ: لَقَدْ بَلَغَ هَذَا مِثْلُ الَّذِي بَلَغَ بِي، فَمَلَأَ خُفَّهُ، ثُمَّ أَمْسَكَهُ بِفِيهِ، ثُمَّ رَقِيَ، فَسَقَى الْكَلْبَ،
 
Onu görünce kendi kendine dedi ki, bu köpek de benim gibi çok susamıştır. Hemen kuyuya indi, ayakkabısını su ile doldurdu. Sonra ayakkabısını ağzıyla tutarak kuyudan yukarı çıktı ve çıkardığı suyu o köpeğe içirdi.
فَشَكَرَ اللَّهُ لَهُ، فَغَفَرَ لَهُ
 
Bundan dolayı Allah o kulundan memnun oldu ve onu mükâfatlandırdı ve onun günahlarını bağışladı.
قَالُوا: يَا رَسُولَ اللَّهِ، وَإِنَّ لَنَا فِي الْبَهَائِمِ أَجْرًا؟
 
Ashab sordu: "Ey Allah'ın elçisi, bize hayvanlara yaptığımız iyilikten dolayı da sevap mı var?!"
قَالَ: فِي كُلِّ كَبِدٍ رَطْبَةٍ أَجْرٌ
 
Peygamber (sas) şöyle buyurdu: "Evet, can sahibi her varlığa yapılan iyiliğe sevap vardır."[13]
 
Rasulullah buyurdu ki:
دَخَلَتِ امْرَأَةٌ اَلنَّارَ فِي هِرَّةٍ رَبَطَتْهَا، فَلَمْ تُطْعِمْهَا، وَلَمْ تَدَعْهَا تَأْكُلُ مِنْ خَشَاشِ الْأَرْضِ
 
Bir kadın bir kedi yüzünden Cehennem'e girmeyi hak etmiştir. Şöyle ki, kediyi hapsedip bağlayarak ona yemek yedirmedi ve (onun) yerin haşerelerinden de yemesine izin vermedi.[14]
Hz. Peygamber (sas) zayıflıktan (açlıktan) karnı sırtına yapışmış bir deveye rastladı ve şöyle dedi:
 
"Bu dilsiz hayvanlar hakkında Allah'tan korkun! Onlara uygun şekilde binin ve onlardan uygun şekilde yiyin."
 
Hz. Âişe bir deveye bindi. Devede hırçınlık vardı. Âişe onu ileri geri çevirmeye başladı. Bunun üzerine Rasulullah ona:
عَلَيْكِ بِالرِّفْقِ
 
«Yumuşak davran...» diye söyledi.[15]
 
Rasulullah süt sağım sırasında koyunların memelerinin incinmemesi ve çizilmemesi için sağıcıların tırnaklarını kesmelerini istemiştir. Hayvanlar arasında güreş, dövüş tertip edilmesini yasaklamıştır...[16]
 
Şeddâd b. Evs'in şöyle dediğini rivayet edilmiştir:
ثِنْتَانِ حَفِظْتُهُمَا عَنْ رَسُولِ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، قَالَ:
 
Peygamber'den (sas) ezberlediğim iki şey vardır. O şöyle buyurdu:
إِنَّ اللهَ كَتَبَ الْإِحْسَانَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ، فَإِذَا قَتَلْتُمْ فَأَحْسِنُوا الْقِتْلَةَ، وَإِذَا ذَبَحْتُمْ فَأَحْسِنُوا الذَّبْحَ، وَلْيُحِدَّ أَحَدُكُمْ شَفْرَتَهُ، فَلْيُرِحْ ذَبِيحَتَهُ
 
“Allah her şeyde ihsanı (yani onu en iyi, en güzel şekilde, Allah'ı görüyormuşçasına yapmayı) farz kılmıştır... Sizden hayvanını kesecek olan kişi bıçağını önceden iyice bilesin ve kestiği hayvana eziyet çektirmesin!”[17]
 
Hz. Peygamber (sas) bir defasında da hayvanını kesmek için yatırdıktan sonra gözünün önünde bıçağını bileyen bir adamı şöyle ikaz etmiştir:
وَيْلَكَ أَرَدْتَ أَنْ تُمِيتَهَا مَوْتَاتٍ هَلَّا أَحْدَدْتَ شَفْرَتَكَ قَبْلَ أَنْ تُضْجِعَهَا
 
“Yazıklar olsun! Zavallı hayvanı defalarca mı öldürmek istiyorsun? Bıçağını hayvanı yatırmadan önce bileyemez miydin?”[18]
 
Hz. Cabir anlatıyor:
أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَرَّ عَلَيْهِ حِمَارٌ قَدْ وُسِمَ فِي وَجْهِهِ فَقَالَ:
 
Hz. Peygamber (sas) yüzü ateşle dağlanmış bir eşeğe rastladı ve:
لَعَنَ اللهُ الَّذِي وَسَمَهُ
 
"Onu dağlayana Allah lânet etsin!" buyurdu.[19]
 
Cahiliye devri Arapları, yemek için canlı develerin sırtını ve koyunların kuyruğunu keserlerdi. Hz. Peygamber (sas) bunun önüne geçmek için bu kısımlardan faydalanmayı yasaklamıştır.  Fıkıh kitaplarında bu konudaki hüküm şöyledir:
 
"Hayvan canlı olduğu hâlde ondan kesilen her parça, leş hükmündedir. Haramdır, yenilmez!"
 
Rasulullah buyurdu ki:
اِرْكَبُوهَا سَالِمَةً، وَدَعُوهَا سَالِمَةً، وَلَا تَتَّخِذُوهَا كَرَاسِيَّ لِأَحَادِيثِكُمْ فِي الطُّرُقِ، وَالْأَسْوَاقِ فَرُبَّ مَرْكُوبَةٍ خَيْرٌ مِنْ رَاكِبِهَا، وَأَكْثَرُ ذِكْرًا لِلَّهِ تَبَارَكَ وَتَعَالَى مِنْهُ
 
“Sağlam bineklere binin. Onları salim tutun. Onları sokak ve pazarlarda hitabe ve sohbet kürsüsü edinmeyin. Zira nice binekler, binicisinden daha hayırlıdır ve ondan daha çok Allah’ı zikreder.”[20]
 
Rasulullah buyurdu ki:
إِيَّاكُمْ أَنْ تَتَّخِذُوا ظُهُورَ دَوَابِّكُمْ مَنَابِرَ، فَإِنَّ اللَّهَ إِنَّمَا سَخَّرَهَا لَكُمْ لِتُبَلِّغَكُمْ إِلَى بَلَدٍ لَمْ تَكُونُوا بَالِغِيهِ إِلَّا بِشِقِّ الْأَنْفُسِ، وَجَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ فَعَلَيْهَا فَاقْضُوا حَاجَتَكُمْ
 
“Hayvanlarınızın sırtını minberler yerine koymayın. Şurası muhakkak ki tek başınıza güçlükle gidebileceğiniz bir yere sizi götürmeleri için Allah onları sizlere musahhar (hizmetçi) kıldı. Arzı da sizin (durma yeriniz) kıldı, öyleyse ihtiyaçlarınızı (duran hayvanının sırtında değil) arz üzerinde görün.”[21]
Ömer b. Abdülaziz'in de hayvanlara ağır gem ve koşum takımı vurulmaması, nodulla dürtülmemesi, develere 600 rıtıldan (yaklaşık 230 kg) fazla yük yüklenmemesi hususunda görevlilere talimat gönderdiği rivayet edilir.
 
Ömer b. Abdülaziz, gönderdiği mektuplardan birinde valilerine atın boş yere koşturulup, eziyete maruz bırakılmasını önlemelerini hatırlatmıştır.
 
Yol güvenliğini sağlayan yetkililere, atlara ağır gemlerin takılmamasını ve altlarında demir bulunan yularlarla onlara eziyet edenlere izin vermemelerini emretmiştir.
 
Devrin zabıta memurlarının görevlilerinden biri de, insanların hayvanlara güçlerinin üstünde yük taşıtmalarına, hayvanların seyir hâlinde işkence ve dövme gibi fiillere maruz kalmalarına engel olmalarıydı. Bu davranışı yapanlara ceza veriyorlardı.
 
(Devam edecek)
 
Hazırlayan: Mehmet ERGÜN / Vaiz
 
[11] Ebu Davud.
[12] Buhari.
[13] Buhari, Müslim.
[14] Buhari.
[15] Müslim.
[16] İbn Hanbel.
[17] Müslim, Tirmizi.
[18] Abdurrezzak, Musannef.
[19] Müslim.
[20] İbn Hanbel.
[21] Ebu Davud.
 
BU YAZI AŞAĞIDAKİ SİTEDEN ALINMIŞTIR:
 

--


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder