Peygamber Efendimiz’in şahit olunan en güzel tebessümü…
Fahr-i Kâinat Efendimiz’in vefâtına yakın günlerdi. Efendimiz namazı kıldırmak için çıkamıyor, namazları Hazret-i Ebûbekir, kıldırıyordu. O gün ezan okunduğunda, Sahâbe-i Kiram; Efendimiz’i görme ve namazı O’nunla edâ etme iştiyâkını izhâr etti: «Allah Resûlü gelmeden namaza durmak istemiyoruz.» diyorlardı. «Çok özledik, mümkünse aramızda Allah Resûlü de olsun.» diyorlardı.
Hâlbuki Efendimiz’in mescide gidecek gücü-kuvveti yoktu. Çok bitkin bir hâldeydi. Ancak bu hasretli davet üzerine: “Bir kova su getirin.” dedi. Onu üzerine dökünüp gusletti. Sonra ayağa kalkmak istedi. Yine tâkat bulamadı. Kalkamadı ve bayıldı. Kendine geldi, yine bir kova su istedi. Gusletti. Fakat yine bayıldı. Üçüncüsünden sonra da tâkat bulamamıştı. Fakat vazgeçmedi. Koluna girdiler, mescide kadar götürdüler.
EN GÜZEL TEBESSÜM
Varlık Nûru Efendimiz, Hazret-i Ebûbekir’e işaret ettiler. O da emre riâyet ederek mihraba geçti. Bu şekilde Efendimiz, cemaatle olan son namazını kılmış oldu. Bundan sonrasını Ayşe Vâlidemiz şöyle anlatıyor:
“Ben, Allah Resûlü’nü; bu kadar ıstırap içinde iken, omuzlanarak götürülüp getirilecek kadar rahatsız oldukları hâlde hiç bu kadar sevinçli görmemiştim. Namazdan sonra arkasına döndü; mübârek terbiyelerinde yetişen o güzel ve güzîde cemaate memnuniyet içinde baktı, baktı…
Ardınca bıraktığı ve her biri yıldızlar misâli olan o ideal nesli görünce Allah Resûlü öyle bir sevindi, o bitkin hâliyle öyle güzel bir tebessüm etti ki; belki de o, Allah Resûlü’nün şahit olduğum en güzel tebessümüydü…”
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Nesil Endişesi, Erkam Yayınları

http://www.islamveihsan.com/peygamberimizin-en-guzel-tebessumu.html