22 Nisan 2015 Çarşamba

Ahmed Şahin - Bediüzzaman’dan ‘müspet hareket etme’ uyarıları!

Ahmed Şahin - Bediüzzaman’dan ‘müspet hareket etme’ uyarıları!


Ahmed Şahin
 
 
AİLE-SAĞLIK
 

Bediüzzaman’dan ‘müspet hareket etme’ uyarıları!


‘Şahdamar Yayınları’, Dr. Mahir Şahin’in hazırladığı ‘Bediuzzaman’a Göre Eğitim ve Öğretmen’ kitabını yayımlayarak özellikle gençlere ve öğretmenlere fevkalade önemli bir bilgilendirme hizmetinde bulunmuştur.

245 sayfalık kitapta baştan sona Risale-i Nur kaynaklı orijinal sayılabilecek şevk verici, istikamet gösterici, başarı sağlayıcı birçok tespitler yapılmıştır. Bu orijinal tespitlerden sadece ‘müspet hareket etme’ tespitine kısaca bir göz atalım isterseniz. Diğer önemli tespitler kitaptan incelenecektir elbette.

******

“Emirdağ Lahikası 2’de, Bediüzzaman Hazretleri şöyle diyor:

- “Aziz kardeşlerim! Bizim vazifemiz müsbet hareket etmektir. Menfi hareket değildir. Rıza-yı İlahî’ye göre sırf hizmet-i imaniyeyi yapmaktır; vazife-i İlahiye’ye karışmamaktır. Bizler asayişi muhafazayı netice veren müsbet iman hizmeti içinde her bir sıkıntıya karşı sabırla, şükürle mükellefiz!..”

Eğitim açısından ele aldığımızda bu manada müspet hareket, etrafta olup biten olumsuzluklara değil; kendisinin yapması gereken olumlu hizmetlere bakarak gereksiz şeylerle meşgul olmamaktır. Bir fert olarak eğitimci, en önemli vazifenin, nefislerin ıslahı olduğuna inanması lazımdır! Bunun için de, kendisine düşen vazifenin nefislerin ıslahı olduğu düşüncesinden hareketle, başka şeylere dikkatini dağıtmadan kendi vazifesiyle meşgul olmalıdır. Başka insanların eksik ve gedikleriyle ilgilenmeme, yanlışa yanlışla cevap vermeme, en olumsuz durumlarda bile konumunu kaybetmeme, müspet hareketin gereklerindendir.

Bediüzzaman’ın iman hizmetine başladığı yıllar aynı zamanda Türkiye’de Batılılaşmanın ve modernleşmenin herkesi inkâra sürüklediği yıllardır. O dönemde iman hizmeti diye bahsedilen şey, bir köydeki üç-beş insanın kalbine iman hakikatlerinin duyurulmasıdır. O, dışarıdaki yangının büyüklüğüne bakarak ümitsizliğe kapılmamış, kendisine düşen vazifeyle meşgul olmuştur. O, çevresindeki üç-beş insanla hizmete başlamış ve zaman gelmiş, Allah’ın inayetiyle davası milyonlara ulaşmıştır. Onun hayatına bakılacak olursa müspet hareketten hiç ayrılmadığı ve talebelerine de hep bu müspet hareketi tavsiye ettiği görülecektir. Zaten talebelerine son dersi de müspet hareket olmuştur..

O’nun tarihe geçen bir müspet hareket örneği.

Bir gün resmî elbiseli, iri yarı, heybetli bir adam geldi Bediüzzaman’ın huzuruna. Selam verip elini öperek oturdu yanına.

-Efendim, arkadaşları dışarı çıkarın sizinle gizli bir şey görüşmek istiyorum, dedi.

Bediüzzaman adama dönerek;

- Ne söyleyeceksen söyle onlar yabancı değiller, dedi.

Kör Hüseyin Paşa, aşiret reisiydi ve Bediüzzaman’la görüşmek için Patnos’tan kalkmış gelmişti. Kemerinden iki kese altın çıkardı.

- Efendim bu benim malımın zekâtıdır, talebelerinle afiyetle harcarsın, dedi. Bediüzzaman cevaben;

-Paşa, sen bilmez misin zekâtın başka yere taşınması dinen caiz değildir!.

- Efendim çevremdeki fakirlere zekâtımı dağıttım, bu sizin içindir.

-Benim zekâta ihtiyacım yok, hem ben zekât ve hediye kabul etmiyorum!.

Kör Hüseyin Paşa, mahcup bir şekilde altınları tekrar kemerine soktu ve şöyle söyledi:

-Efendim, sizden bir ricam olacak. Ben bu devletle savaşmak istiyorum!. Beş bin askerimle Van’ın etrafını kuşatmaya aldım, emir verdiğin anda hemen vuracağım!.

Bediüzzaman celallendi, yerinden doğruldu, kaşlarını çattı:

-Paşa! Aklını başına al! Kimi kime vurduracaksın? Hasan’ı Hüseyin’e, Ahmed’i Mehmed’e mi kırdıracaksın? Paşa:

-Efendim ben bu konuda kararlıyım. Sizden fetva bekliyorum!.

Paşa! Eğer Müslüman kanının dökülmesine sebep olursan, Allah’ın huzurunda sorumlu olursun. Düşündüğün şeyden vazgeç!.. Paşa, Bediüzzaman’a adeta yalvararak:

-Seyda, ben bu kadar hazırlık yaptım, şimdi askerime ne cevap vereceğim? Bediüzzaman:

Aşiretine ve askerine mahcup ol ama yarın Allah’ın huzurunda rezil olma!.

Kör Hüseyin Paşa, dizüstü oturduğu yerden kalktı, elini dizine vurarak, ‘Seyda sen benim evimi yıktın, sen benim evimi yıktın!’ diye söylene söylene gitti..

Van’dan asker, top, tüfek neyi getirmişse hepsini de alıp uzaklaştı!.”

Bediüzzaman’ın bu tavrı da bir müspet hareket örneği olarak tarihe geçti.

-Fa’tebirû yâ üli’l-ebsâr! Düşünün ey basiret sahipleri!
 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder