25 Haziran 2015 Perşembe

Vesveseler Niçin Gelir?

Vesveseler Niçin Gelir?

 
Vesveseler Niçin Gelir?

h.gultekin@meydangazetesi.com.tr
19 Haziran 2015, 01:52
                          
Kendinizi en mutlu hissettiğiniz zamanlarda bile beyninizde sanki bir kıymık var gibi hissettiniz mi hiç? Manevi bir iklime dalacağınızda birdenbire sizi huzursuz eden bir ürperti. Sevinçten havalara uçmanız gereken bir durumda, sizi aşağılara çeken bir duygu. Siz hissetmemiş olsanız bile bugün birçok insanın duygu ve düşünce dünyası bu gibi durumlarla altüst durumda. Nereden ve nasıl geldiğini bilemediği vesveseler birçoğumuzun hayatını karartabiliyor ve hem kendisi hem de çevresindekiler için gerçekten çekilmez bir hale gelebiliyor.
 
Dakikalarca abdest alanı mı ararsınız, yoksa bir türlü niyet edip namaza başlayamayanı mı? Veya temizlediği yeri defalarca temizleyen, düzensiz duran her şeye karşı aşırı hassasiyet göstereni mi? Bu ve bunun gibi vesveseler kimi insanlarda zamanla takıntı haline gelebiliyor ve insanı içinden çıkılması zor bir duruma sokabiliyor. Bunlar bir yana, bir de inandığımız kutsal değerlere dair gelen vesveseler vardır ki belki insana en ağır geleni ve en çok zorlayanı da bu olsa gerek.

Kaderin de bir payı var
 
Bu konuda bilmemiz gereken belki en önemli husus; vesveselerin, her insana bazı eksik ve boşlukları sebebiyle geldiği düşüncesinin yanlışlığıdır. Zira ibadetlerini yerine getiren inançlı insanlarda bile bu tür vesveselerin olması, bu yargının yanlışlığını gösteren en büyük delildir. Evet, her ne kadar bizim birtakım zaaflarımız ve boşluklarımız bizi vesveselere açık hale getiriyor olsa da meselenin bir de yaratılıştan getirilen ruh yapısı ve soyaçekimle ilgisini göz ardı etmememiz gerekir. Dolayısıyla vesveseye maruz kaldığımız zamanlarda suçun hepsini üzerimize almak yerine, varsa eksiklerimiz onları kapatmaya çalışmalı, geri kalanı ise kadere havale ederek ruhen sükûnete kavuşmalıyız.

Nasıl kurtuluruz?
 
1.Kimi vesveseler dinin özünü tam olarak anlamamaktan meydana gelir. Bir örnekle açıklayalım: Rabbimiz bizlere, abdest almamızı emretmiş. Abdestin hikmetlerinden biri de azalarımızın temizliğini sağlamak. Ancak bu hikmet, sanki abdestin farziyetinin asıl sebebiymiş gibi, kimi insanlar abdest organlarını defalarca yıkarlar. Oysa bunun yerine sadece bir veya iki avuç su, bu farziyeti yerine getirmeye kâfidir. Suyun, ilgili uzvu ıslatmış olması inşallah Rabbimizi razı edecektir. Bu açıdan vesveseli insanlar her bir organını bir-iki avuç suyla yıkasalar görecekler ki hem içleri rahat edecek, hem farzı yerine getirmiş olacak, hem de israfa girmemiş olacaklardır. Efendimizin, sadece birkaç tas (yaklaşık 4 lt.) suyla gusül abdesti aldığı bilgisi daima kulağımıza küpe olsun.

2.Vesveseler eğer başlangıç seviyesindeyse, henüz insanı fazla zorlamıyor ve insan, iradesiyle üstesinden gelebilecek bir vaziyetteyse o zaman büyüklerimizin bize tavsiyesine göre bu vesveselerin üzerine fazla gitmemek, gözünde fazla büyütmemek gerekir. Bunun için de daha ulvi şeyleri düşünüp, bu yüce hakikatler karşısında vesvesemizin aslında değer verilecek bir yanının olmadığını kendimize telkin edebiliriz.

3. Bu hususta tavsiye edilebilecek en önemli şeylerden bir tanesi de duadır. Dua, müminin silahı olduğu gibi aynı zamanda kalkanıdır da. Bela ve musibetlere karşı dua kalkanını iyi kullanan bir mümin, belanın gelmesine engel olamasa bile en azından etkisini azaltabilir. Gelen bela büyük bir tahribat verecekken, dua sayesinde belki bir sinek ısırığına dönüşebilir.

4. Vesveseye maruz kalan insanların çoğunun ihmal ettiği bir husus da tıbbi destek almaktır. Bilmemekten, vesveseye alışmış olup, onu bir rahatsızlık olarak görmemekten, günümüz tıbbının ulaştığı seviyeyle bu tür hastalıkların yüzde yüze yakın bir başarıyla tedavi edildiğinden haberi olmamaktan dolayı birçok insan senelerce bu ıstırabı çekmekte.

 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder