16 Haziran 2015 Salı

Ahmed Şahin - Nasıl bir af ve mağfiret ayına giriyoruz?

Ahmed Şahin - Nasıl bir af ve mağfiret ayına giriyoruz?


Ahmed Şahin
 
 
AİLE-SAĞLIK

 

Nasıl bir af ve mağfiret ayına giriyoruz?


Her Ramazan-ı şerifin başında, geçen seneki Ramazan'ımızın sonundaki hüzünlü hallerimi hatırlarım. Tamamlama mutluluğuna eriştiğimiz o Ramazan'ın son iftarında endişeli bir halde söylenmekten kendimi alamaz da derim ki:

–Acaba gelecek Ramazan'a da erişecek, bir orucu daha tutmaya muvaffak olacak mıyız? Rabb'imiz böyle bir mutluluk daha nasip edecek mi bize?

Hatta bu sırada biraz da ümitsizleşerek:

–Belki de ömrümüz vefa etmez, mutlu bir Ramazan'ı daha tutma saadetine erişemeyiz, diye de sızlanırım. Bir sene sonra bugün diyebiliyoruz ki:

-İşte Rabb'imizden bir mutlu Ramazan daha. İnşallah mükellefiyetlerini yerine getireceğimiz affımıza vesile olacak müjdeli bir Ramazan daha yaşayacağız.

Öyle ise buyurun, hep birlikte şimdiden şükredelim Rabb'imize. Bizi böylesi eşsiz af ve mağfiret fırsatlarıyla dolu bir mübarek aya daha ulaştırdığı için.

Unutmayalım, geçen Ramazan'ı birlikte yaşadığımız nice dost ve yakınlarımız yoktur bu Ramazan'da aramızda. Onlar yaşadıkları Ramazanlarının mükâfatını görmek üzere ayrılmışlar aramızdan. Biz de onlarla birlikte ayrılanlardan olabilirdik.

Ama Rabb'imiz lütfetmiş, bir Ramazan'a daha ulaşmamızı takdir buyurmuş. İşte bu lütfun şükrünü eda etmek için biz de niyetimizi kesinleştiriyor, ay boyunca kulluk görevimizi yerine getirmeye azm-ü cezm-i kastederek söz veriyor ve diyoruz ki:

-Rabb'imiz! Akşamları teravihlerimizi büyük bir aşk ile kılacak, geceleri sahurumuza aynı aşk ile kalkacak, gündüzleri orucumuzu da yine aynı sabır ve sebatla tutacağız. Ayrıca geçmişten getirdiğimiz bazı kötü alışkanlıklarımızı da terk ederek ay boyunca günah kirlerinden temizlenmiş müminler haline geleceğiz. Bunda azimli, cezimli ve kararlıyız. Şeytan vesvese verse de, nefsimiz zorluk çıkarsa da diyoruz ki:

–Ey bize vesvese verip şevksizlik telkin eden nefis ve şeytanımız! Size ne oluyor ki, oruç tutarken zorlanacaksınız gibilerden vesveseler vermeye yelteniyor, bize şevksizlik aşılamaya çalışıyorsunuz? Boşuna uğraşmayın. Biz biliyoruz ki sizin göreviniz de budur! Siz böylesine zorluk duyguları telkin edeceksiniz bize. Biz de karşı koyacak, uymayacağız sizin vesveselerinize. Bu da bizim imtihanımızdaki başarımızı teşkil edecektir.

Zaten ilk günlerden sonra öylesine rahat bir Ramazan günleri yaşayacağız ki, keşke bütün sene Ramazan olsa, ne kadar da rahat oluyor diyeceğiz. Nitekim geçtiğimiz her Ramazan'da da hep böyle dediğimiz gibi. Baştan iki üç günlük bir intibak zorluğu yaşarız; arkasından da öylesine mutlu ve huzurlu bir alışkanlığa ulaşırız ki, değerlendirmelerimiz hep aynı olur:

-Bedenimizdeki maddi ağırlıklar azaldı, sıhhatimizi kazandık, ruh gibi hafifledik, Ramazan'dan sonra da oruca devam etsek keşke, diye temennilerde bile bulunuruz.

Kaldı ki Ramazan'ın her gecesinde Rabb'imizin biz kullarına şu müjdeli hitabı da unutulacak gibi değildir. Bakın ne buyurur Rabb'imiz Ramazan ayı boyunca:

-Yok mu günah ve yanlışlarına tövbe istiğfar eden! Bekletmeden tövbe istiğfarlarını kabul edeyim?

-Yok mu ibadetlerini şevkle yerine getiren? Kat kat fazla sevap vererek mükafatlandırayım.

Biz de ay boyunca bu ilahi tekliflere: ‘Var ya Rab!' diyerek, el açıp dualar edecek, af ve mağfiretimizi ısrarla isteyeceğiz. Böylece sene boyunca maruz kaldığımız günah kirlerinden arınmaya yöneleceğiz bu özel ve güzel arınma ayı boyunca.

Müminlerin Ramazan-ı Şerif'i büyük bir aşk ve şevkle yaşamalarına sebep olan meşhur Ramazan hadisinin müjdesiyle bağlayalım bahsimizi. Bakın Rabb'imiz ne buyurur ay boyunca kulluk görevlerini yerine getiren itaatli kulları için:

-Kim sevabına inanarak Ramazan orucunu tutar, ibadet mükellefiyetlerini tam yerine getirirse, onun geçmişteki günahları, yaşadığı Ramazan hürmetine bağışlanır, günah kirlerinden temizlenmiş bir mümin olarak ulaşır bayrama!

Bize böyle beyaz bir sayfa açtıracak Ramazanlar dileğimizle.
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder