23 Eylül 2015 Çarşamba

Ahmed Şahin - Bayramda komşularımızı biz de böyle mi düşünüyoruz?

Ahmed Şahin - Bayramda komşularımızı biz de böyle mi düşünüyoruz?


Ahmed Şahin
 
 
AİLE-SAĞLIK

 

Bayramda komşularımızı biz de böyle mi düşünüyoruz?


Peygamberimiz (sas) Hazretleri, Müslüman'ın çevresindeki din kardeşlerinin derdiyle dertlenmesi gerektiğini anlattığı tarihi hadisinde şöyle muhteşem bir uyarıda bulunmuştur:

- Müslüman'ın derdiyle dertlenmeyen bizden değildir!

Bu sebeple bizler Müslüman'ın derdiyle dertleniriz. Onlar ister kapı komşumuz olsun, isterse ülkeler ötesinde ihtiyaç içinde inleyen kardeşlerimiz olsun, dertlerini dertlerimiz bilir, birlikte ağlar, birlikte güleriz.

En azından böyle olmamız gerektiğini düşünürüz. Bundan dolayı da kurbanlarımızın az kısmını evimizdeki çoluk çocuklarımız için ayırırken, kalan çoğunluğunu da kurban kesemeyen kardeşlerimize ikram etmeyi ihmal edilmez görevimiz bilir, asla onları kendi mahrumiyetleriyle baş başa bırakmayı, ilgisiz kalmayı meşru görmeyiz. Biliriz ki, onların derdi de bizim derdimizdir.

İsterseniz sözü daha fazla uzatmadan, ‘Müslüman'ın derdiyle dertlenmeyen bizden değildir!' uyarısında bulunan Efendimiz'in (sas) kendisi de kurban kesemeyen, et yüzü görmeyen komşularının derdiyle nasıl dertlendiğini gösteren muhteşem örneklerinden sadece ikisine şöyle kısaca bir göz atalım. Hayret dolu hayranlıkla bir daha hatırlayalım komşunun derdiyle dertlenme misallerini.

Çoğu zaman kurbanını vekil tayin ettiği Hazreti Ali Efendimiz'e kestiren Peygamberimiz (sas) Hazretleri bir Kurban Bayramı'nda geniş çevresiyle bayramlaştıktan sonra nihayet Hane-i Saadet'ine gelince hemen validemize sorar:

- Aişe! Kurban etini dağıttınız mı?.. Sevinçle cevap verir validemiz:

- Dağıttık ya Resulallah! Hem de öyle bir dağıttık ki, bir buttan başka bize hiçbir şey kalmadı!..

Bu dağıtım miktarından çok memnun olan Efendimiz'in (sas) tebessümlü yorumu şöyle olur:

- Desene Aişe, bir buttan başka hepsi de bize kaldı!

Evet, Aişe validemiz kurban etinin tümünü de komşularına dağıttıklarını söylüyor, bir buttan başka hiçbir şey kalmadı bize, diyor. Efendimiz de buna çok seviniyor ve dağıtılanın tümü de amel defterine yazıldığından mahşerde hep yanlarında olacağına işaret ederek:

- Desene Aişe, bir buttan başka hepsi de bize kaldı! diyerek takdirlerini ifade ediyor.

Demek ki, kurban etinin komşularına dağıtılan miktarı, sevap defterine yazıldığından, mahşerde dağıtanın hep yanında bulunuyor. Dağıtılmayanı ise burada tüketildiğinden amel defterinde görünmüyor, mahşerde de yanında bulunmuyor.

Bundan da anlaşılıyor ki, kurban etinin ne kadarı dağıtılır, ihtiyaçlıların dertlerine derman olursa o kadar hayırlı ve makbul olur. Çünkü ahirette verdikleri bulunacaktır yanında, vermedikleri kalacaktır burada. Bundan dolayı atalarımız, ‘Ne verirsen elinle, o gider seninle' demişlerdir.

İşte bu anlayış, kurbanı tümüyle bağışlamayı çok cazip hale getiriyor, ya da ne kadarını dağıtırsak o kadarının bize kaldığını düşündürmesi bakımından muhteşem bir paylaşma misali olarak hafızamıza yerleşmiş bulunuyor, her bayramda mutlaka hatırlama ve hatırlatma gereği duyuyoruz bu muhteşem misalleri!

Elbette unutulmaması gereken örnek sadece bundan ibaret değildir. Günümüze mesaj yüklü bir muhteşem komşuyu düşünme misalini daha hatırlayalım isterseniz.

Bir bayram sabahı erkenden kurban etini pişirip sürerler Efendimiz'in (sas) önüne. Hemen bismillah, deyip yemeye başlamaz da sorar:

- Şu anda komşularımız da kurban eti yemeye başladılar mı?

- Hayır, derler. Henüz onların hisselerini göndermedik, en önce size hazırlayıp sunduk, herkesten önce siz tadasınız diye!..

Bunun üzerine verdiği cevap, insanlık tarihinin şeref levhalarına geçecek muhteşemlikte bir komşuları düşünme cevabı olur. Buyurur ki:

- Götürün bu eti! Ne zaman komşularımızın da bacalarından et pişirdiklerine işaret eden dumanlar yükselirse o zaman getirin. Komşusunun yemediğini yiyen, giymediğini giyen, onların derdiyle dertlenemeyip ayrı bayram yapan kimselerden olmak istemem!..

Et kaldırılır, daha sonra komşuların bacasından et pişirmeye başladıklarının işareti olan dumanlar yükselir, bundan sonra buyurur ki:

- İşte şimdi kurban eti yiyebiliriz, çünkü komşularımız da et yemeye başlamışlardır!

- Fatebiru ya ülil ebsar!.. Düşünün ey geniş imkânlı kurban sahipleri!..

Bu duyarlılıkta yaşayacağımız nice bayramlar dileğimizle.
 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder