12 Eylül 2015 Cumartesi

Hekimoğlu İsmail - Allah, rızka kefildir!

Hekimoğlu İsmail - Allah, rızka kefildir!


Hekimoğlu İsmail
AİLE-SAĞLIK

Allah, rızka kefildir!


Rızık, kendisinden faydalanılan şey demektir. Yaratıkların gıdalandığı, onları besleyen ve yaşatan nesnedir.

Kur'an'da Allah'ın ‘Rezzak' ismi geçer. Rezzak, “rızık veren” demektir. Allah yerdeki, gökteki, âlemlerdeki canlıların hepsini yoktan var etmiş, var ettiği her şeye hayat vermiş, hepsinin ecellerini, nefeslerinin adedini tayin ederken rızıklarını da belirlemiştir.

Hud Sûresi'nde, “Yeryüzünde yürüyen her canlının rızkı, yalnızca Allah'ın üzerinedir.” buyrulmuştur. Bunu anlamak için kâinat kitabına dönüp baktığımızda Kur'an'daki ayetlerle kâinattaki ayetlerin bütünleştiğini görürüz. Gerçekten her canlının rızkı yaratılmıştır; balıkların rızkı deniz, kuşun rızkı kay, çocuğun rızkı süt, solucanların rızkı çamurdur. Güneşin rızkı da ısı ve ışıktır. Yani her canlının kendisine uygun gıdası vardır. Bunun için yaratılan her mahlûk sebepli sebepsiz kendisine tahsis olunan rızkını alır. Çünkü mideleri yaratan Allah, midelerin ihtiyacını da yaratmıştır.

Demek ki aklımıza gelebilecek her türlü canlının rızkını veren Allah, bizim de rızkımızı verecek. Fakat biz ne yapacağız? Ayet-i kerimede “...öyleyse rızkı Allah'ın katında arayın.” buyruluyor. O halde bir kimse, Allah emrettiği için çalışır, rızkını helal yoldan ararsa, o şahıs ezelde belli olan rızkına kavuşur.

Dolayısıyla insanın rızkı için gayret etmesi, üzerine düşeni yapması, helalinden kazanmak gayretiyle çalışması lazımdır. Nitekim Adem (as)'dan Peygamberimiz (sas)'e kadar gelmiş geçmiş bütün peygamberler, kimisi çobanlık yaparak kimisi marangozluk yaparak bazıları da çiftçilik, terzilik, mühendislik, tüccarlık gibi mesleklerle geçimlerini temin için çalışmışlardır.

Ancak rızkının bereketli olmasını isteyen, rızkını helal yoldan aramalıdır; böyle yaparsa çalışmaları için de ayrıca sevap kazanır. Sevabı çok olan cennete gider. Eğer rızkını haram yollardan kazanmaya çalıştıysa yine ezelde belli olan rızka kavuşur. Fakat bu rızık ona hayırsız, bereketsiz olur. Rızkına kavuşmak için kazandığı günahlar, hem dünyasını hem ahiretini cehennem eder.

Bediüzzaman Hazretleri de bu konuya işaret etmiş, “Madem rızık mukadderdir ve ihsan ediliyor ve veren de Cenâb-ı Hak'tır. O hem Rahîm, hem Kerîm'dir. Onun rahmetini ittiham etmek derecesinde ve keremini istihfaf eder bir surette, gayr-ı meşru bir tarzda yüz suyu dökmekle, vicdanını, belki bazı mukaddesâtını rüşvet verip, menhus, bereketsiz bir mal-ı haramı kabul eden düşünsün ki, ne kadar muzaaf bir divaneliktir!” demiştir. Bu sebepten rızkı ararken de insan dikkat etmeli. Helal, haram belli.

Rezzak-ı Hakiki olan yalnız Allah'tır. Allah'ın yiyecekleri yaratması Rezzak sıfatından. O yiyeceklerin vücudumuzda hazmedilmesi yine Rezzak sıfatından; ilim de ibadet de soluduğumuz hava da rızıktır.

Çeşitli dükkânlarda çeşitli gıdalar satılmaktadır. Fakat rızkı yaratan Allah'tır. Manav karpuza bir fiyat ister, karpuzu yaratan Allah da şükür ister. Mesela sahabe hakkında ciltlerle kitap yazılmıştır. Fakat biz sahabeleri üç noktada hülasalandırabiliriz; ecellerini Allah'tan bilmişler, rızıklarını Allah'tan bilmişler ve Allah'ın verdiği her hal için şükretmişler. İşte bu, onları cesaretin, azmin, iradenin zirvesine çıkarmış.

“Biz ne yapacağız?” sorusunun cevabını özetlersek; mademki Allah rızka kefildir, sebeplere yapışacağız, rızkımızı helal yollardan arayacağız.

Rızık korkusuyla maaşımızdan endişe edip, para kazanamamak gibi bahanelerle haram şeyler satmak, haram işler görmek, hakikatlere aykırı hareket etmek Allah'ın Rezzak sıfatına inanmadığımızın alametidir, İslamiyet'i bilmemektir.

Kaldı ki Rızık, Rezzak-ı Kerim'den olunca, maaş ve ücret için memur ve işçi olmak da caiz değil. İslam'a hizmet için memur veya işçi olunur, maaş dolayısıyla gelir.

Kul, sebepler planında üzerine düşen gayreti gösterip Allah'a tevekkül ettiği müddetçe de Rezzâk olan Rabbi ona kâfîdir.
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder