2 Temmuz 2013 Salı

Mahlûkâta Merhamet

Mahlûkâta Merhamet
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“(Onlara) Göklerde ve yerde olanlar kimindir? diye sor. "Allah'ındır" de. O, merhamet etmeyi kendi zatına farz kıldı. Sizi, varlığında şüphe olmayan kıyamet gününde elbette toplayacaktır. Kendilerini ziyana sokanlar var ya işte onlar inanmazlar.” (En’âm, 12)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“Allah Teâlâ bu konuşamayan hayvanlara iyi davranmanızı emrediyor! Verimli bir arâziden geçiyorsanız hayvanların biraz otlamasına müsâade edin! Kurak bir yerden geçiyorsanız oradan çabuk geçin, bu tür yerlerde fazla oyalanarak hayvanlara sıkıntı ve zarar vermeyin!” (İbn-i Hacer, el- Metâlibü’l-Âliye, II, 226/1978)
Emsalsiz örnek şahsiyetimiz Hz. Muhammed Mustafa (sav) Efendimiz ashâbına bir gün:
“–Nefsim kudret elinde bulunan Allâh’a yemin ederim ki, birbirinize merhamet etmediğiniz müddetçe cennete giremezsiniz.” buyurmuşlardı.
Ashâb-ı kirâm:
“–Yâ Rasûlâllah! Biz hepimiz merhametliyiz.” dediler.
Allah Rasûlü (sav) buyurdular ki:
“–(Benim kastettiğim) merhamet, sizin anladığınız şekilde yalnızca birbirinize olan merhamet değildir. Bilâkis bütün mahlûkâta şâmil olan merhamettir, (evet) bütün mahlûkâta şâmil merhamet!..” (Hâkim, IV, 185/7310)

--

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder