25 Ağustos 2014 Pazartesi

Efkan Vural - Her şeye rağmen yaşamak çok güzel-45

Efkan Vural - Her şeye rağmen yaşamak çok güzel-45

SEVGİLİ EFKAN HOCAM NAÇİZANE FAKİRİNİZ HAKKINDAKİ Milliyet Blog'daki Yazı dizisine ŞÖYLE DEVAM ETMİŞ...  Allah razı olsun hocam...
Sizi çok seviyorum canım hocam...


http://blog.milliyet.com.tr/her-seye-ragmen-yasamak-cok-guzel--45/Blog/?BlogNo=471869

Her şeye rağmen yaşamak çok güzel- 45


Her şeye rağmen yaşamak çok güzel- 45
 

Celal ÇELİK’in  hayata dair, ahlaki, dini ve felsefi düşünce ve yorumlarını beğeniyle  kendi diliyle sunmaya devam ediyorum.

Fakirinizin, gençlerin ahlakını bozulmasında tespit ettiğim en büyük eksiklik şudur. Gençlerin örnek alacağı doğru insanların yok denecek kadar az olmasıdır.

Evimizin arkasındaki parkta pencereden görüyorum. Liseli, hatta ortaokullu gençler, mahalle ortamında, parkta, kucak kucağa oturmalar, öpüşmeler... Bunlar ne yazık ki, dizilerdeki aşk sahnelerine özenmekten oluyor.

Kendi zamanımı hatırlıyorum. Benim de kız arkadaşım oldu ama biz yalnızken bile elele tutuşmaya utanırdık. (19 yaşında hastalandım) Çünkü birtek TRT vardı ve özentimiz sadece saç modelineydi...

Evet televizyon öyle bir silahtır ki, bu ahir zamanın en büyük fitnelerinden biridir. Birinci ve ikinci dünya savaşlarındaki kullanılan silahlardan milyonlarca insan can verdi.

Ama ya bugünkü üçüncü dünya savaşının silahı televizyondan... Evet madden ölen yok fakat ya manen... Televizyon imanımızı yok ediyor, gençleri zinaya düşürüyor, ahlakı öldürüyor.

Silahla ölsek 70-80 yıllık hayattan oluruz. Ya bir de imansız ölürsek, sonsuz gençlik yurdu cenneti kaybederiz. Böylece durumu anlattıktan sonra, ne yapalım televizyon izlemeyelim mi?

Yazılarımı okuyan gençler zaten bilinçli gençler.. Bu uyarım yeğenlerime... Uyanık olun.İzleyeceğiniz programı doğru seçin, dine, ahlaka, geleneklere aykırı dizi ve filmler izlemeyin..


İyiliğin ve kötülüğün küçüğü olmaz

Ne zamandır aklımda olan şu hadisi paylaşmak istiyorum.

Evet önümüze çıkan her iyilik fırsatını değerlendirmeli, nolacak küçük bişey bu, boşver diyen nefsimizi dinlememeliyiz. Tabi aynı şey kötülük içinde geçerlidir.

Hz. Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtü vesselâm) buyurdular ki:

"Bir adam yolda, yürürken susadı ve susuzluğu arttı. Derken bir kuyuya rastladı. İçine inip susuzluğunu giderdi. Çıkınca susuzluktan soluyup toprağı yemekte olan bir köpek gördü. Adam kendi kendine: 'Bu köpek de benim gibi susamış.' deyip tekrar kuyuya inip, mestini su ile doldurup ağzıyla tutarak dışarı çıktı ve köpeği suladı. Allah onun bu davranışından memnun kaldı ve günahlarını affetti."

İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah(aleyhissalâtü vesselâm) buyurdular ki:

"Bir kadın, eve hapsettiği bir kedi yüzünden cehenneme gitti. Kediyi hapsederek yiyecek vermemiş, yeryüzünün haşerâtından yemeye de salmamıştı."[Buhârî, Bed'ü'l-Halk 17, Şirb 9, Enbiya 50; Müslim, Birr 151, (2242)]

Yukarıdaki hadislerde Peygamberimiz (asm) bir kadının bir köpeğe su vermesinden dolayı aldığı mükafat ile bir kadının kediye verdiği zarardan dolayı aldığı cezayı ifade etmektedir. Bu da gösteriyor ki küçük gördüğümüz bir amel dahi insanın kurtuluşuna vesile olabilir. Hiç bir günahı da küçük görmemek gerekir. Bir günah da insanın cehenneme gitmesine sebep olabilir.

Bu da bizlere gösteriyor ki hiç bir amelimizi hafife almamalıyız. Ancak her köpeğe su verenin cennete gidecek veya her kediyi öldüren cehenneme gidecektir gibi bir kayıt yoktur. Allah insanın tüm amellerini birlikte değerlendirecektir. Belki köpeğe su veren kadın bu ameliyle sevapları günahlarından ziyade olmuştur. Diğer kadının da bu seyyiatıyla günahları sevaplarını geçtiği için cehenneme gitmiş olabilir.

Efkan Vural

(Devam edecek)

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder